Cumhurbaşkanı Erdoğan dünya finans piyasalarındaki kötü şöhretini kolay kazanmadı. 2018 yılında Londra'da finans dünyasının katıldığı bir toplantıda kendi faiz teorisini anlattığı günden itibaren finans dünyasının en yakından izlediği devlet başkanlarından biri haline geldi. Finans dünyası o günden bu yana Erdoğan'ı merakla, dikkatle ve kaygıyla izlemeye devam etti.
Ciddiye alınabilecek bütün ülkelerde geniş yetkilere sahip olan merkez bankası başkanlarının politika faizini artırmaya karar verdiği dönemde, Türkiye'de Erdoğan'ın kuklası haline gelen TC Merkez Bankası başkanlarının politika faizini düşürmeye zorlanması Erdoğan'ın şöhretini daha da artırdı. Sayın Erdoğan'ın faiz fobisi sayesinde Türkiye'de enflasyonun başını alıp gitmesi de Türkiye'nin yabancı sermayenin iltifat etmediği bir ülke haline gelmesine yol açtı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
Mehmet Şimşek'in dönüşü
Erdoğan'ın 2018'de görevinden uzaklaştırdığı Mehmet Şimşek'i 2023'de kurtarıcı olarak göreve davet etmesi ve Şimşek'in onayıyla TCMerkez Bankası'nın başına Hafize Gaye Erkan'ı getirmesi, Mehmet Şimşek'in ifadesiyle "rasyonel" yani akılcı politikalara geri dönüş olarak tanımlandı.
Bu önemli politika değişikliğinin ilk sonuçlarının alındığı ve TC Merkez Bankası'nın nihayet politika faizini artırmaya başladığı dönemde bu önemli değişikliğin Türkiye'ye dış kaynak girişini nasıl etkileyeceği tartışılırken çiçeği burnunda TCMB Başkanı'nın bir gece yarısı görevden alınması herkesi şaşırttı. Mehmet Şimşek derhal devreye girerek bu görev değişikliğinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ve izlenen politikanın değişmeyeceğini açıkladı.
Financial Times'ın başyazısı
Uluslararası finans çevrelerinin yakından izlediği yayın organlarının başında gelen Financial Times'in 12 Şubat tarihli dünkü sayısında yer alan başyazı, son dönemde TC Merkez Bankası yönetiminde medyana gelen değişiklikleri bu çerçeveden bakarak değerlendiriyor. TCMB'nin yeni başkanı Fatih Karahan'ın da Mehmet Şimşek'in tercihiyle bu göreve getirildiği ve bu nedenle izlenen politikada bir değişiklik beklenmediği belirtiliyor.
Ancak Financial Times'ın başyazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyulan derin güvensizliğin hiç de azalmadığı ve bu nedenle yabancı sermayenin Erdoğan'ın nihayet doğru yola girdiğine ikna olarak hemen Türkiye'ye akmasını beklemenin gerçekçi olmadığı vurgulanıyor.
Kimse hesap sormayacak mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2017 sonundan itibaren Türkiye ekonomisini yetersiz kaynaklarla hızlı büyütme sevdasına kapılıp TC Merkez Bankası'nı bu amaçla kullanmasaydı ve gerçekçi bir faiz politikası uygulansaydı Türkiye daha çok dış kaynak kullanarak büyümesini sürdürebilir ve azgın enflasyon sarmalına girmeyebilirdi.
Ben başta CHP olmak üzere siyasi partilerin izlenen yanlış politikaların ülkeye kaça mâl olduğunu hesaplayıp neden Erdoğan'a hesap sormadığını çok merak ediyorum.
Osman Ulagay kimdir? İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu. Kitapları - Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi - Küreselleşme Korkusu - Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği - Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap |