Türkiye ülkenin geleceği için kritik önem taşıyan bir seçime doğru giderken iktidar cephesinin atmakta olduğu adımları anlamlandırmak hiç zor değil. Seçimi kazanmak ve rakipsiz tek adama bir dönem daha sorumsuz cumhurbaşkanı olarak ülkeye hükmetme yetkisini vermek için akla gelebilecek her yolu deneyecekler. Her şey çok açık, hiçbir şeye şaşmamak gerekiyor bu süreçte. Aday belli, yöntemler belli, yandaş mahkemeler ve troll ordusu göreve hazır.
Muhalefet cephesinde ise durum biraz karışık. Altılı Masa’nın sonu gelmeyen toplantıları, ucu açık aday tartışmaları, her masa mensubunun kendini göstermek için bir şeyler söylemesi kafa karıştırıyor. Sıkı muhalefet yapmak ve kılıç kuşanmış rakibe kafa tutmak ne işe yarayacak bilmiyorum ama seçimi kazandırabilecek kesimlere, örneğin gençlere Altılı Masa’nın nasıl umut aşılayacağını doğrusu çok merak ediyorum. İktidarın 20 yılda yapamadıklarını “Yeni Türkiye Vizyonu” diye pazarlamaya çalıştığı ortamda muhalefetin dünyadaki son gelişmelerden de esinlenen bir yeni vizyon ortaya koymak için nasıl bir hazırlık içinde olduğunu doğrusu çok merak ediyorum.
Küreselleşmenin karakteri değişiyor
Dünya Ekonomik Forumu’nun geçen hafta Davos’ta yapılan yıllık toplantısında, “en yüksek risk” faktörü olarak öne çıkan hayat pahalılığı sorunundan Rusya-Ukrayna savaşına, süregelen jeopolitik gerilime ve dünya ekonomisinin seyrine kadar pek çok konu tartışıldı. Ayrıca teknolojideki baş döndürücü dönüşümün yaşantımızı nasıl etkilediği ve bundan sonra nasıl etkileyeceği de önemli bir gündem maddesiydi Davos’ta. Geçen ay dünyayı sarsan Chat GPT uygulamasının yapay zekanın nelere kadir olduğunu bize bir kez daha hatırlattığı ortamda, teknolojideki dönüşümün küreselleşmenin geleceğini nasıl etkileyeceği de gündeme geldi kaçınılmaz olarak.
Demokratik Kapitalizmin Krizi adlı kitabı yeni yayınlanan Financial Times yazarı Martin Wolf, Davos’tan yazdığı yazıda, küreselleşme sürecinde bugün gelinen noktayı tanımlarken, küreselleşmenin sonunun gelmediğini ama karakterinin değişmekte olduğunu vurgulayarak Mc Kinsey Global Institute tarafından geçen yıl yayınlanan Küresel Akımlar(Global Flows) raporunun bulgularına dikkat çekti. Söz konusu rapora göre 2010-2019 yılları arasında küreselleşmenin niteliğini değiştiren bir dizi gelişme yaşanmıştı dünyada. Bu dönemde küresel hizmet satışlarındaki, ülke değiştiren öğrenci sayılarındaki ve entelektüel sermaye transferlerindeki patlama mal ticaretindeki artışı gölgede bırakmış, veri(data) transferlerindeki yıllık artış ise yüzde 50’yi bulmuştu.
Martin Wolf bundan sonraki aşamada küresel dönüşümü dijital teknolojinin ve sanal dünyadaki yeni dinamiklerin belirleyeceğini düşünüyor. Küresel kapitalizmin bugünkü haliyle reforma muhtaç olduğunu kabul ediyor ama umutsuz değil; insanlığın ancak uluslararası akımlara açık ve özgürlükçü demokrasiye bağlı bir sistemle refaha kavuşabileceğini savunmaya devam ediyor.
Gençlerin Türkiye’deki çıkmazı
ABD’den Çin’e dünyada söz sahibi olmak isteyen ülkelerde yeni yetişmekte olan gençlerin bu büyük dönüşümde önemli rol oynamaya başladığı görülüyor. Bu dönüşümün önemini kavramış olan ülkelerde iktidar sahipleri, eğitim sisteminden kurumsal yapıya uzanan bir uyum içinde bu süreci yönetmeye çalışıyor.
Türkiye’de ise farklı bir tablo var karşımızda. Halen Türkiye’yi yönetmekte olan yasakçı anlayışın gençlerin geleceğini değil kendi geleceğini düşünerek kayırmacı bir anlayışla bu dönüşümde rol oynamak isteyen gençlerin önünü tıkadığı bir gerçek. Bu nedenle eğitimlerine Türkiye dışında devam etmek amacıyla yurt dışına giden gençlerin sayısı hızla artıyor ve gençlerimiz uluslararası öğrenci göçüne katkıda bulunuyor. Türkiye’de bir iktidar değişikliği olmazsa bu durumun daha da kötüye gideceği belli.
Muhalefet için gol pası
Türkiye ülkenin geleceğini belirleyecek kritik bir seçime doğru giderken yapılan kamuoyu yoklamaları, bir bölümü ilk defa oy kullanacak olan genç seçmenlerin oylarının sonucu belirleyebilecek kadar önemli bir faktör olabileceğini gösteriyor. Güvenilir kamuoyu araştırmalarına göre 18-30 yaş grubundaki seçmenlerin kitlesel tercihi seçimin sonucunu belirlemeye yetebilir görünüyor ama muhalefeti temsil eden Altılı Masa’nın gündeminde bu oyları celbedecek bir proje var mı bilmiyorum. Güncel eğilimleri yansıtan bir vizyonu ortaya koyarak gençlere hayallerini süsleyecek farklı bir geleceğin umudunu aşılamak için yeterli zaman kaldı mı Altılı Masa’nın önünde, hiç emin değilim ama Davos’ta konuşulanlardan aldığım ilhamla bunları yazmadan edemedim.
Osman Ulagay kimdir? İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu. Kitapları - Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi - Küreselleşme Korkusu - Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği - Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap |