ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında çıkan çatışmalarda yaklaşık 1 milyon Iraklı sivil yaşamını yitirdi, ancak AKP buna ses çıkartmadı. Ses çıkartmadığı gibi, ABD’nin Irak’ı Türkiye üzerinden işgal etmesine destek verdi, ABD askerlerinin Türkiye’de konuşlanması ve buradan Irak’a geçmesi için TBMM’ye tezkere sundu, bu tezkere CHP’lilerin muhalefetiyle reddedildi.
Arap ülkelerinde mevcut yönetimlere karşı isyan hareketi çıktıktan sonra, Libya lideri Muammer Kaddafi, kendisini devirmek için mücadele eden muhalefeti sert bir biçimde bastırdı, ülkeyi iç savaşa soktu, AKP yine sessiz kaldı, diplomatik bir yöntemle, hem Kaddafi’yi hem muhalefeti idare etti, hatta uluslararası askeri müdahaleye karşı çıkarak Kaddafi’ye destek verdi, Kaddafi, İngiltere ve Fransa’nın operasyonuyla devrildikten sonra aslan kesilip, muhalefete destek verdi.
Yine aynı dönemde, Bahreyn’de Şii çoğunluk, azınlıkta olan Sunni yönetime başkaldırınca, Sunni yönetim, Suudi Arabistan’ın da desteğiyle muhalefeti acımasız bir biçimde bastırdı, birçok sivil yaşamını yitirdi, ancak AKP buna da ses çıkartmadı.
Ancak nasıl oluyorsa konu Suriye olunca, AKP şahlandı, Suriye yönetimini devirmek için seferber oldu, Suriye yönetimini devirmek için mücadele eden grupların kendi topraklarında konuşlanmasına izin verdi, onlara silah sevkiyatı yapılmasına destek verdi.
Neden? Suriye’de Alevi azınlık Sünni çoğunluğu yönettiği için mi? Esad yönetimi gittiğinde yerine, Tunus ve Mısır’da olduğu gibi, dinci yönetimler geçeceği için mi? Mısır’da olduğu gibi, iyi kötü laik bir yönetimin yerine, anti-laik dinci Müslüman Kardeşler geleceği için mi?
Nasıl oluyorsa konu Suriye olunca, daha önce unutulan insan hakları, baskı, zulüm ve diktatörlük, bir anda gündeme geliyor, insanlık ve vicdan adına dış politika yapıldığı öne sürülüyor!
Tüm Arap ülkelerinde olduğu gibi Suriye’de de diktatörlük var. Ancak Suriye’deki diktatörlüğün yıkılması AKP’yi neden bu kadar çok ilgilendiriyor? Libya’da, hatta Tunus ve Mısır’da bile, diktatörlerin devrilmesi sürecinde açıkça taraf olmayan AKP, Suriye’deki diktatörlüğe neden bayrak açtı? Suudi Arabistan da diktatörlük, Katar da diktatörlük, Bahreyn de diktatörlük, Birleşik Arap Emirlikleri de diktatörlük, Kuveyt de diktatörlük! AKP neden buradaki diktatörlüklere karşı mücadele etmiyor, bu ülkeler için demokrasi ve insan hakları talebinde bulunmuyor?
Çünkü AKP’nin demokrasi ve insan hakları söylemi koskoca bir yalan da ondan! AKP demokrasi ve insan hakları söylemini, kendi Sunni-dinci perspektifini gizlemek için bir kamuflaj olarak kullanıyor!
AKP, Orta Doğu’daki birçok diktatörlüğü desteklediği gibi, kendi ülkesinde de gazetecileri, yazarları, akademisyenleri, siyasetçileri, sivil toplum örgütü yöneticilerini, askerleri hapishaneye atıyor, yargıyı bile kendi emrine sokuyor!
AKP Orta Doğu’da demokrasi ve insan hakları dersi verecek olan son siyasi partidir. Orta Doğu’da hiçbir ülkenin AKP’den alacağı bir demokrasi dersi yoktur. Suriye’nin de yoktur!
Üstelik AKP, Suriye’ye karşı, yalandan bir demokrasi ve insan hakları söylemi geliştirdiği gibi, stratejik açıdan da büyük hatalar yapıyor.
Neden? Çünkü dünyanın ikinci büyük askeri gücü olan Rusya, Suriye’yi destekliyor. Rusya neden Suriye’yi destekliyor? Çünkü SSCB döneminden beri, Rusya’nın Suriye’de askeri üssü var. Tartus’taki bu üs, Rusya’nın Orta Doğu’da var olan tek üssü. Rus askeri gemileri, hatta nükleer denizaltıları, bu üsde konuşlanıyor, bu üsde yakıt dolduruyor. ABD’nin Orta Doğu’da kurmaya çalıştığı egemenliği Rusya’nın kırmasının tek yolu Suriye’den geçiyor. Diğer Orta Doğu ülkelerinde Rusya’nın adı bile geçmiyor. Soğuk Savaş döneminde de Suriye her zaman, ABD’ye ve NATO’ya karşı, Rusya ile çok yakın bir ittifak içinde yer aldı, adeta Varşova Paktı’nın Orta Doğu’daki karakolu oldu.
Suriye’de Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesiyle, Rusya’nın bu üssü de kapanacaktır. AKP ve Erdoğan hala şunun farkında değil ki, Suriye’ye karşı verdikleri savaş, aynı zamanda Rusya’ya karşı verilmiş bir savaştır. Oysa Türkiye, Rusya ile ilişkilerini geliştirmeye çalışıyordu, üstelik AKP döneminde de bu yönde çalışıyordu. Hatta AKP döneminde, Rusya ile Türkiye arasında vize uygulaması bile kalktı. Bütün dünya Türkiye’ye vize uygularken, Rusya Türkiye’ye vizeyi kaldırdı! Erdoğan ve AKP ise şuursuzca, Rusya’nın Orta Doğu’daki çıkarlarına meydan okudu, arı kovanına çomak soktu.
Üstelik Suriye’yi destekleyen sadece Rusya değil, aynı zamanda İran. Neden? Çünkü İran’da çoğunluk Sunni değil, Şii ve Sunnilerin yönetimde olmadığı bir Arap ülkesini İran her zaman tercih etmiştir. Bu nedenle İran’ın Suudi Arabistan ile arası her zaman gergindir. Ancak bunun da ötesinde, İran yıllarca, Suriye ile birlikte, ABD’ye karşı ortak bir politika geliştirmiş, İsrail’e karşı da Lübnan’daki Hizbullah hareketini birlikte örgütlemiştir. Bu iki ülkenin hem ABD hem de İsrail’e karşı işbirliği çok eski yıllara dayanır. Bunun da ötesinde, bir milyondan fazla insanın öldüğü İran-Irak savaşında, Suriye İran’ı desteklemiştir ve İran bunu hiçbir zaman unutmamıştır.
Aynı biçimde, Irak’taki Şii yöneticiler ve gruplar da şu anda Suriye’yi desteklemektedir. AKP, bir yandan Irak’taki Sunni-Şii anlaşmazlıklarında Sunnileri kayırmaktadır, bir yandan da Suriye’yi karşısına alarak, Irak’ın da önemli bir kesimini karşısına almaktadır.
Son olarak, dünyanın en büyük askeri ve ekonomik güçlerinden birisi olan Çin de Suriye’yi desteklemekte, Suriye’nin iç işlerine karışılmasına ve müdahale edilmesine karşı çıkmaktadır. Ancak nasıl oluyorsa bizim AKP ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, neo-Osmanlıcı söylemlerle, Suriye’ye meydan okuyor, dünya dengelerini ve stratejik gerçekleri hiçe sayarak, Selçuklulardan, Osmanlılardan söz ediyor; bu arada güneydeki komşusu Suriye yüzünden, kuzeydeki komşusu Rusya ile, doğudaki komşusu İran ile, güneydoğudaki komşusu Irak ile düşman oluyor; sıfır sorun politikasından, her yerde sorun politikasına geçiyor.
AKP’nin ve Erdoğan’ın dünyadaki dostları kimdir? HAMAS, Müslüman Kardeşler, Suudi Arabistan, Somali ve birkaç petrol zengini küçük körfez ülkesi! Bu kadar! AKP ve Erdoğan dünyanın geri kalanıyla ya üstü örtülü ya da açık gerginlik içerisinde! ABD ile gerginlik, Avrupa Birliği ile gerginlik, Rusya ile gerginlik, İsrail ile gerginlik, İran ile gerginlik, Irak ile gerginlik, Suriye ile gerginlik....
Ancak neyse ki Erdoğan’ın imdadına Suriye’nin Türk jetini düşürmesi yetişti. Suriye’nin Türk jetini düşürmesi, Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürdü, Erdoğan’ı haksızken, haklı konuma getirdi. Suriye Türk jetini düşürerek, hayatının en büyük ve aptal hatalarından birisini yapmış oldu.
Suriye’nin Türk uçağını düşürmesi elbette, aptallık ötesi, çok büyük bir densizlik ve meydan okumadır. Bu konuda Türkiye’nin hoşgörülü olması elbette beklenemez. Türkiye bu konuda taviz vermeden, Suriye’ye orantılı bir biçimde gereken yanıtı vermelidir. Söz konusu uçak Suriye hava sahasını kısa bir süre için ihlal etmiş olsa bile, önce uyarı verilir, o da olmuyorsa taciz uçuşları gerçekleşir, en son seçenek olarak uçak vurulur. Türkiye, kendi hava sahası bir yılda yüz kereden fazla ihlal edildiği halde, Suriye de dahil, hiçbir ülkenin uçağını, helikopterini vurmamışken, Suriye’nin silahsız bir Türk jetini vurması, Türkiye’ye neredeyse savaş ilan etmek anlamına gelir. AKP’nin ve Erdoğan’ın hatalı Suriye politikası bile Suriye’nin Türk jetini düşürmesini haklı çıkartamaz.
Ancak asıl önemli olan, Türkiye’yi, AKP’nin ve Erdoğan’ın maceraperest ve şuursuz politikalarından kurtarmaktır. Türkiye’nin, bir an önce, AKP’den ve Erdoğan’dan kurtulması gerekiyor.
Türkiye için de, Orta Doğu için de, dünya için de, en iyisi bu!
Erdoğan artık, sadece Türkiye Cumhuriyeti için değil, dünya için de bir tehdit haline geldi!