Ömer Faruk Gergerlioğlu

23 Kasım 2013

Kürdistan; Normalleşme her zaman iyidir

Normalleşme her zaman iyidir. Zamanında devlet Kürt’ü kendisine hasım bellemişti. Kürt kimliğini ve kültürünü inkar ve imha etmek için büyük uğraş veriyordu.

Başbakan “Kürdistan” kelimesini kullandı. Bu önemli bir karar. Beşir Atalay “Kürdistan kelimesini kullanıp kullanmamayı tartıştık ve bugün kullanıldı… Bu ifade, uluslararası alanda kullanılıyor ama Türkiye'de kullanmayalım gibi söylemler vardı, bugün burada hepsi kullanıldı, bütün sınırları aşıp gidiyoruz, Türkiye rahatlıyor ve çözüm süreci yürüyor." dedi.

Normalleşme her zaman iyidir. Zamanında devlet Kürt’ü kendisine hasım bellemişti. Kürt kimliğini ve kültürünü inkar ve imha etmek için büyük uğraş veriyordu. Bu uğraşlarından sonra durum nedir diye merak edip görevlilerini doğuya yollar, Kürt sorunu konusunda raporlar hazırlatırdı. Gittikçe bölgenin uygulanan devlet politikaları sonucu daha da kötüleştiğini görür de yine politikasında ısrar ederdi. Ne zamanki bir sorun olarak değil bir savaş olarak mesele önüne geldi farklı yöntemler de denedi.

Yıllarca öldürülen on binlerce insanı umursamayıp politikalarını dayattı devlet. Kürt dememek için büyük gayret sarf etti. Çıkan sorun iç ve dış zararlı mihrakların işiydi, Kürt diye bir şey yoktu onlar öyle sanıyorlardı kendilerini. Kürtlere “Kürt değilsiniz” de dendi “bunda ısrar ederseniz sopa sırtınızdan inmez” de dendi. Devlet yurt içindekilere Kürt demediğiyle kalmadı yurt dışından gelenlere de Kürt demeyerek rekorlar kitabına girmeye çalıştı. Halepçe katliamından kaçan Kürtler için devlet televizyonu “Kuzey Irak’tan kaçanlar, Peşmergeler” diyordu ama Kürt dememeye gösterdiği özeni koruyordu. Kürt, Kürtler, Kürtçe, Kürdistan son derece zararlı(!) kelimelerdi. Ne zaman ki bıçak kemiğe dayandı, devletin gizli toplantılarında karaya vurulduğu konuşuldu, arayış başlayanların önü açıldı. Özal Kürtçe müziği serbest bıraktı, kıyamet koptu “ülke bölünüyor” dendi, hiçbir bölünme olmadı sadece Kürtler birazcık mutlu oldular. Özal, “komşumuz Kürtlerle itişip kakışmaktan vazgeçelim, birlikte büyüyelim” dedi. Barzani, Talabani ile temas kurdu, bölge birazcık daha normalleşti, Kürtler birazcık daha mutlu oldu. Onların mutlu olması yıllarca uğradıkları mağduriyetleri tam bitirmedi ama az biraz umut oldu onlara.

 Gün geldi  Özal öldü veya öldürüldü askeri çözüm yanlıları güçlendi, bölge şiddete teslim edildi kan, acı ve ölümden başka bir kazanç elde edilmedi.  Sivil rüzgara dayanamayanlar silinip, süpürülüp tarihin çöp sepetine gitti, TRT Şeş kuruldu, “Kürt” diyemeyen devletin televizyonundan Kürtçe şarkılar okundu. Gün geldi marjinallerin (!) isteği bile oldu. Devletin değiştirdiği yer isimleri iade edildi, tehlikeli harflere vize çıktı. En sonunda da biliyorsunuz devlet oturup barış görüşmeleri yaptı, demokratikleşme paketlerini ilerleteceğini ifade etti.

İşte bundan sonra en önemlisi geldi. Devlet “Kürdistan” da dedi. Daha önce devlet anmamışsa andığınız zaman bölücülük vb. ile itham edildiğiniz tüm kelimeleri devlet kullanmış oldu. Devlet bölünmedi, normalleşme oluştu aksine. Arabistan, Türkistan ne kadar doğalsa Kürdistan da doğaldır. “Kürdistan” başbakanın da söylediği gibi Mustafa Kemal’in de kullandığı bir kelime. Başbakan bu kelimeyi kullandıktan sonra “Türkiye Kürdistanı” ifadesini kullanan Baydemir’i eleştirdi ama bu başbakanın süreçte kullandığı genel af tartışmasında da kullandığı bir taktiği sanırım. Cezaevlerinin boşalacağından bahsedip sonra “af etme yetkim yok” demesi de aynı. İki ileri bir geri. Özal da bazı kelimeleri konuşturarak bir normalleşme sağlar sonra geri adım atıp izlerdi. Başbakan da aynısını yapıyor. Öcalan’a ev hapsi veya KCK tutuklularıyla ilgili yeni gelişmeler olacağı tahmin edilebiliyor. Barış olacaksa karşılıklı adımlar atılacak.

 BDP inisiyatif alan bir başbakan karşısında ne yapacağını şaşırdı. İnisiyatifin gücü budur işte. Karşı, güçlü ve haklı bir inisiyatif geliştiremezseniz, inisiyatif sahibini seyretmekle ve onu yorumlamaya çalışmakla kalırsınız. Yıllarca Şeytanlaştırılan Şıvan Perwer  T.C. devleti yetkilileriyle beraber gözyaşı döker ve bir enerji oluşur bu da hayra hizmet eder. BDP bölük pörçük bu buluşmaya katılma tereddüdü yaşayacağına, inisiyatif alarak güçlü bir aktörü olmayı başarmalıydı.

“Kürdistan” kelimesi illa bir bölünmeyi göstermez. “Lazistan” dendiği zaman o bölgedeki Lazların bölünmeyeceği gibi. Sadece ve sadece normalleşme olur. Kürtlerin yoğun yaşadığı illeri kast ederek bunu söylemenizin ne zararı var? Yıllarca Kürdistan diyen Şivan Perwer’i bugün kucaklıyor ve bütünleşmeyi ve gözyaşlarıyla daha da arttırıyorsanız bölünmeden neden korkasınız ki?

“Kürt”  denince akla sorun değil,  hasretin bitişi, dostluk, kardeşlik, adaletli bütünleşme geliyor artık. Bunlar eşiklerdir, aşılacak ve daha adil bir ülkede yaşayacağız, kim ne derse desin, kim nasıl yaygara yaparsa yapsın.