Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklaması beklenen bir hadiseydi ancak son ana kadar beklenmesi heyecan dozunu arttırdı.
Erdoğan'ın seçimi ilk turda alması büyük ihtimal. Kişisel karizmasının ön planda olacağı bir seçimde diğer rakipleri için bu önemli bir dezavantaj olacak. Ekmeleddin İhsanoğlu bir çatı adayı olarak vitrine kondu ama zorlamayla oluşturulmuş bir aday olduğu görüntüsü verdi. Erdoğan muhaliflerinin ona rakip olarak dindar muhafazakar bir aday bulmaları Türkiye gerçeklerine baktığınızda yanlış bir seçim değil ancak CHP ve MHP gibi iki farklı partinin uzlaşabileceği bir aday tabanlarda sıkıntı oluşturur ve oluşturdu da. İhsanoğlu'nun alabileceği oy CHP+MHP gibi düşünüldü ama ses çıkarılmayan bir aday olsaydı bile aritmetiksel toplamı bulamayacağı tahmin edilmeliydi.
CHP seçmeni açsından Ekmeleddin İhsanoğlu ismi bir hayal kırıklığı. Sadece CHP'li adaylara oy vermeye alışmış bir seçmen kitlesi sadece Erdoğan'ı engellemek için kurgulanmış bir adaya ne derece sıcak bakacak? Seçim başarısızlığı Kılıçdaroğlu'na yönelmiş haşin okları arttıracaktır. CHP içinde yine "kurultay" seslerinin yükselmesine vesile olacaktır.
İhsanoğlu tecrübeli bir bürokrat ve akademisyen ama "Kurtlar sofrası" olan siyaset arenasında çok yeni. 71 yaşındaki İhsanoğlu'nun seçim kampanyası boyunca bile önemli sıkıntılar yaşayacağı bellidir. Her sözü, hareketi CHP ve MHP'lilerce mercek altına alınacak İhsanoğlu'nun önemli eleştirilerle karşılaşacağı tahmin edilebilir. İhsanoğlu'nun yarışın sonunda bu adaylıktan pişmanlık duyacağını tahmin ediyorum.
Selahattin Demirtaş ise seçim stresini yaşamadan stres yaşayan adaylardan oy çalarak oylarını arttırabilecek bir aday. Aslında HDP Cumhurbaşkanlığı için Ahmet Türk ve ya Osman Baydemir gibi kuşatıcı yönleri ağır basan kişileri aday gösterseydi daha doğru bir seçim yapmış olurdu. Kutuplaşmaya karşı çıkan imajıyla farklı kesimlerden daha çok oy alabilirlerdi. Demirtaş taraftarlarınca çok sevilen bir üsluba sahip olmasına rağmen muhalifleri tarafından "itici" bir dil kullanmakla itham ediliyor. Bu durum kemik HDP oylarını alabileceğini ama çevreden yeterli desteği bulamayabileceğini gösterir. Aslında İhsanoğlu'ndan rahatsız olan Aleviler ve ulusalcıların yönelebiliceği br aday olabilirdi ancak bunun keyfini tam olarak yaşama ihtimali düşüktür.
Erdoğan yılların başkanlık yarışlarının deneyimini yaşamış bir kişi olarak yarışa yine önde başladı. Adaylığı en çok konuşulan kişi o, seçim hazırlığına şimdiden profesyonelce başlayan yine o. 2007'de Erdoğan, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklarken gözlerinin içinde kıskançlık okunuyordu. Kendisi için engellenen bir makama başkasının adaylığını açıklamak tabii ki her nefs için ağırdır. Yıllarca bugünü bekledi ve tahmin edildiği gibi adaylığını açıkladı. Kişilik yapısı itibariyle zaten başka birisini aday göstermeyeceği belliydi. Açıklamayı geciktirmesi yıpratılma ihtimalinin önüne geçme düşüncesiydi.
Erdoğan sonrası Abdullah Gül'ün Başbakan olma ihtimalini oldukça zayıf görüyorum. Zira sık sık hükümete demokratik hukuk devleti ilkeleri hatırlatması yapmış bir kişinin şu anda Erdoğan ve tutkulu taraftarları tarafından cazibesi kalmamıştır. Erdoğan'ın sözünden çıkmayacak bir adaya Genel başkanlık bırakılacaktır. Ancak Ak Parti onun güçlü karizmasından ve yörüngesinden bir başka kişinin liderliğine geçişi kolay hazmedebilecek bir parti değil. Ak Parti'de önemli yönetim sıkıntıları oluşabilir. Yeni siyasi oluşumların alternatif şansının ancak böyle yolu açılabilir.
Erdoğan Cumhurbaşkanlığında değişir mi? Adaylık konuşmasında güçlü bir Cumhurbaşkanı olma isteğinin sinyallerini veren Erdoğan tüm toplumu kucaklayacağını, herkesin Cumhurbaşkanı olacağını belirtti. Erdoğan'ın klasik bir Cumhurbaşkanı olmayacağı belli. Eleştiriden hiç haz etmeyen ve emrine itaati seven bir kişilik olarak Erdoğan'ın çok değişeceğini sanmıyorum. Kişi 7'sinde neyse 70'inde de odur. Erdoğan Kasımpaşa'lı Cumhurbaşkanı tavrına herkesin alışmasını isteyecektir. Ancak istediği zaman tansiyonu düşürüp yükselten Erdoğan'ın yeni yönelişlerde olabileceği de unutulmamalıdır.
AB sürecinden neredeyse vazgeçen Erdoğan'ın AB ile ilgili sözleri sanırım dışarıya verilmiş bir mesaj.
Erdoğan için kolay bir seçim kampanyası olacak. Zaten her seçimde batıda ve doğuda verilen oyların şahsı için verildiği bir gelenek, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri için işini oldukça kolaylaştıracaktır. Karşıtları, Erdoğan'ın seçiminin karşıtlığına odaklanmak yerine demokratik mekanizmaların nasıl güçlendirilebileceğine odaklansa çok daha mantıklı bir iş yapmış olur.