Barış sürecinin seçim sonrasına kaldığı konusunda neredeyse herkes mutabık. Ancak makas değiştiren Erdoğan'ın seçim sonrası da aynı üslubunu devam ettirerek süreç hakkında istediği yolu dayatacağı ihtimali büyüktür.
Erdoğan şartları zorluyor. HDP'nin köşeye sıkıştığını düşünerek milliyetçi oylara oynuyor. Bu tavır, seçim sonrası da çok değişmeyecek ve Erdoğan PKK'nın silahları bıraktığını görmeden süreci sürekli sürüncemede bırakacak. Erdoğan süreçte pazarlık kozu ve gücünün elinde olduğunu düşünüyor. Zira PKK'nın süreci bozarak saldırması halinde barışın tadını tadan Türk ve Kürt halklarının nezdinde kaybeden olacağı tezinden hareket ederek kurgular yapıyor. Bu da şartları zorlamayı getiriyor. HDP'ye yapılan saldırı sonrası bile Kasımpaşalı bir dil kullanan Erdoğan'ın hesabını anlamak çok zor değil. Ama bu hesap nereye kadar tutar, bir yerde hesap patlar mı? İşte önemli soru budur.
Baraj stresi yaşayan HDP seçime kadar artarak itidalini kaybetmeme mücadelesi yaşayacak. 12 Eylül 1980 öncesini hatırlatan bombalı kargo saldırılarının Adana Ve Mersin gibi siyasi, etnik ve mezhebi açıdan çok parçalı ve patlamaya hazır bir bomba olan yerlerde yapılması son derece manidardır. Bu saldırıların neden yapıldığı konusundaki HDP bilinçaltı itidali korumayı yine de sağlayabilecektir. HDP'nin sadece seçim öncesi değil bundan sonrası da çok çatışmacı bir tavır içinde olacağını sanmıyorum. Türkiyelileşmeyi seçen HDP kendi sınırlarını çizmiş durumdadır. Ancak bu Kürt barışının sağlanmaması durumunda bozularak radikal bir çizgiye de kayabilir. Bu, birlikte yaşama, çoğulculuk umutlarının kaybolmasına yol açacağı gibi Kürtlerin çok tehlikeli bir umutsuzluk savrulmasına ve kopuşa da zemin hazırlar.
PKK da silah kozunu bırakmanın dezavantajını yaşamaktadır. Erdoğan'ın tavrına karşılık ancak sert söylemler, demeçlerle kalan PKK yeni bir tavır belirlemeyi seçim sonrasına bırakmış görünüyor. Ancak seçim sonrası da barışı bozan olmamak adına dar alandaki alternatifler içinde kalacak olan PKK zor bir seçim yapacak.
Aslında süreç öylesine kabullenildi ki MHP, Ak Parti dışındaki partilerle koalisyon kursa bile süreç durdurulamayacaktır. Önceki koalisyon döneminde beklenmedik şekilde Öcalan'ın idamını engelleyenler arasında olan MHP'den süreci durduracak bir tavır beklemiyorum.
CHP ise zaten sürece karşı çıkmamakta, bilgilendirilmemekten yakınmaktaydı. Onun da koalisyonda olsa bile süreci durdurabilecek bir inisiyatif içinde olacağını sanmıyorum. Bu denli içsellleştirilmiş bir süreçte Erdoğan iplerin elinde olduğunu düşünmekte ve kendi kontrolündeki gerginlik politikasını devam ettirecektir.
Erdoğan'ın bu rahat tavrının kısa, geçici bir süreç içinde patlamaya yol açacağını sanmıyorum. Ancak Erdoğan'ın başarıyla çıkacağı seçim sonrası iyice otoriterleşmesiyle umutsuzluğun iyice zirve yapacağını ve uzun vadede süreçle ilgili bir patlama yaşanabileceğini düşünüyorum.
Suriye ve Irak'ta bir büyük yangın yaşanırken bizler için bu toprakların ve Ortadoğu'nun umudu olacak barış sürecinin hoyratça hırslara kurban edilmemesini dilemekten ve bu uğurda sivil inisiyatifler içinde bulunmaktan başka bir çare görünmüyor.
@gergerliogluof