Ömer Faruk Gergerlioğlu

15 Ekim 2015

Diyarbakırlı üzgün, "Diyarbakır Kobani'ye dönecek"

Diyarbakır patlama noktasında...

P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu'nun organizasyonunda Diyarbakır'dayız.

Diyarbakır binlerce yıldır bölgenin nabzının en kuvvetli hissedildiği bir şehir. Diyarbakır'a girdiğimizde önemli bir görüntüyle şoke oluyoruz. Şehrin göbeği UNESCO tarih listesindeki  Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı var. Biraz evvel İstanbul'un normal ortamından çıkıp adeta farklı bir dünyaya geldiğimiz hissi oluşuyor bizde. Kalacağımız otel Sur ilçesi içinde ve polis ablukası altında. Özel izinle ablukayı geçip giriyoruz. Polis ablukasının etrafında bekleşen yüzlerce insan görüyoruz. Hepsi son derece üzgün, gergin ve saatlerdir buralardalar. Onlar beklerken, dev zırhlı araçlar içeri giriyor. İçeride Hevsel bahçelerine doğru gidilen alanda tankların olduğu söyleniyor. Cumartesi gününden itibaren başlayan müdahalenin ve sokağa çıkma yasağının devam ettiğini, 3 gündür evlerine gidemediklerini söylüyorlar. İçerideki çatışmalardaki ölü sayısı hakkında farklı sayılar iddia ediliyor. Çok sert bir operasyonun yaşandığını Kurşunlu Camii'nin zarar gördüğünü söylüyor bir kişi. Bir başka genç "bize her sabah kalktığımızda istiklal marşı dinletiliyor, sonuna kadar sesini açıyorlar" diyor. Bir başka genç "ama YDGH'lı gençler de onlara nefes aldırmıyor" diyor gururlu bir gülümsemeyle. Bu arada sürekli ablukadan içeri giren siyah camlı büyük jipleri görüyoruz. İçeride 3000'e yakın polisin olduğunu, bordo bereli özel harekatçıların sürekli giriş çıkış yaptıklarını söylüyorlar. Şoför olduğunu ve ismini vermek istemediğini söyleyen bir başka kişi ise günlerdir eşi ve çocuklarının yanına giremediğini çok canı sıkkın bir yüz ifadesiyle söylüyor. İçeri giremeyen kadınlarla konuştuğumuzda artık annelerin ve çocukların psikolojilerinin çok bozulduğunu, silah, bomba çatışma seslerinin kendilerine kabuslar yaşattığını söylüyorlar. 

Diyarbakır patlama noktasında. 2.5 yıllık çözüm sürecinin şok edici bir şekilde bitmesi ve çok hızla eski günlere dönülmesi Diyarbakırlıda büyük üzüntü yaratmış. Gelinen nokta herkes için çok büyük sıkıntı arz ediyor. Kalacağımız otelin olduğu Sur ilçesine basın özel izniyle giriyoruz. Sur'da sokağa cıkma yasaği var. Ankara katliamından dolayı 2 günlük grev var ve çöpler toplanmıyor, sokaklar bomboş, dükkanlar kapalı. Askeri uçaklar uçuyor sürekli. 

Sokaklarda sadece ellerindeki silahlarıyla polisler var. Her sokağın başında en az 2 polis bekliyor. Onlar da yorgun ve gergin bir görünümdeler. Temaslarımız için kullanacağımız P24 minibüsüne "basın" yazısı asma  kararı alıyoruz. Bir noktadan sonrasına ilerlemek mümkün değil zaten. Allah Diyarbakırlıların yardımcısı olsun. Bu gerginliği her gün yaşamak insan psikolojisini bozacak bir durum. 

1.5 yıl önce de Diyarbakır'da Sur'da aynı otelde kalmıştım. Son derece neşeli, cıvıl cıvıldı Sur. Şu an ise barikatlar, polis ablukası, asık yüzler, sessiz sokaklar, silahlar, catisma sesleri, sivil ölümleri, maalesef durum çok iç karartıcı. Dün akşam 12 yaşında bir kız çocuğunun içerdeki çatışmalarda öldürüldüğünü duyuyoruz, bir çocuğun ölümü daha sıradan bir ölüm olarak kayıtlara geçecek maalesef. Ayrıca kuş besleyen bir kişinin evinin damına çıktığı anda keskin nişancılar tarafından vurularak öldürüldüğünü söylüyorlar. 

İlk olarak hemen Ankara katliamında ölenlerin cenaze namazına yetişmeye çalışıyoruz. Yeniköy mezarlığında Ankara katliamında öldürülen Meryem Ana ve HDP Giresun adayı Abdullah Erol'un cenaze namazı kılınıyor. Herkes cok kızgın, üzgün, öfkeli. Duaların ardından binlerce kişi slogan atıyor ve mezarlığa yürüyor.

Cenazede BES Diyarbakır şubesinden Dilek Güle ile konuşuyoruz. "Barış dedikçe ölüyoruz, ateşkes kararına verilen karşılık bu mu?, her gün silah, bomba sesleriyle yaşıyoruz her geçen gün kötüye gidiyor, hiçbir ana ağlamasın istiyoruz, kendimizi burada yalnız hissediyoruz, sizleri görmek acılarımıza ortak olduğunuzu anlamak önemli" diyor. 

Feyzi Aycan 65 yaşında 7 çocuk babası. "çocuklarım işsiz, bu yaşımda çalışıyorum onlara ben bakıyorum" diyor. Diyarbakır'ı yorumlamasını istediğimde çok düşünceli bir yüz ifadesiyle "Diyarbakır Kobani'ye dönecek, hiç umudum yok, bu iş çözülmez. 13 yıldır Ak Parti'ye oy veriyorum bu seçimde vermeyeceğim HDP'ye de vermem çünkü herkes HDP'ye oy verdi ve barışın böyle bir destekle süreceğini düşündü ve sonunda kan, ölüm ve eskiye dönüş gördük, Uçaklar tepemizde 24 saat uçuyor. Diyarbakırlının . Erdoğan'dan uzaklaşmasının HDP'ye oy vermesinin dinsel yorumlarla açıklanması çok yanlış. İnsanlar huzur ve güveni sağlayacak olana yöneliyor. HDP'ye destek solculuğundan değildi şimdi desteğin azalması hayal kırıklığına uğramamızdandır. YDGH'ın evlerin arasında çatışmasından çok rahatsızız, evleri deliyorlar geçiş için kullanıyorlar. Bu duruma tepki gösteriyoruz ama polisin hakaretlerini görünce halk yine HDP'yi destekliyor. Binlerce kişi buradan kaçıyor" diyor. 

Cenaze törenine katılanlardan Yıldırım Baydar, "Derdimiz insan gibi yaşamak istediğimiz sadece barış Ankara katliamını IŞİD yapmışsa da arkasında hükümetin göz yumması vardır" diyor.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi odası başkanı Ahmet Aslan çok dertli. Sur'daki sokağa çıkma yasağını kaldırma girişiminde bulunan STK grubu içindeyken görüştüğümüz Aslan, Diyarbakır'da çözüm sürecinde çok önemli gelişmelerin yaşandığını ancak şimdi tam bir şok hali yaşadıklarını söylüyor. Turizmin yüzde 10'lara gerilediği, ihracatın yüzde 60'a çıkmışken yüzde 20 gerilediğini küçük, orta, büyük her esnaf grubunun büyük sıkıntıda olduğunu söylüyor. Kredilerin zor ödendiğini bankaların fırsatçılık yapıp oranları yükselttiğini ifade ediyor. Büyük otel yatırımcılarının iflas noktasına geldiğini, var olan otellerin kapandığını, yatırımcının kandırılmışlık duyguları içinde olduğunu söylüyor. Çözüm sürecine güvenerek 15 milyon dolarlık otel yatırımı yapan tanıdığı bir yatırımcının arabasını dahi satarak minibüsle evine gidip geldiğini söylüyor. Diyarbakır'ın afet bölgesi ilan edilmesinin gerekliliğini ve bunun kesinlikle bir abartılı istek olmadığını vurguluyor. Esnafın yaşanan sıkıntıya ek olarak yaşanan sokağa çıkma yasaklarıyla perişan olduğunun altını çiziyor. 

Diyarbakır dertli ve mahzun. Sokakta yürürken silah sesleri duyuyoruz. Farklı semt isimlerinden geldiği söyleniyor.. Diyarbakır izlenimlerime bir sonraki yazımda devam edeceğim.

 

@gergerliogluof

www.omerfarukgergerlioglu.com