Yıllardır uzaktan takip ettiğim Bosna Hersek'i yakından tanıma amacıyla ailece bir gezi planladık. Bosna ve çevresini kapsayan yolculukta tarihi dokuyu ve 20 yıl öncesinin savaş bölgelerini gözlemledik. Bosna "su" anlamına geliyormuş Hersek ise o bölgede hakim olan bir yöneticinin adı ile anılan bölgeyi işaret ediyormuş.Tarihte önce İriller sonra Roma'lıların hakimiyetinde kalan Bosna daha sonra Osmanlı hakimiyetine girmiş. Fatih Sultan Mehmet 1464'te Bosna'yı fethettiğinde şehir Sarayova ismini almış, o dönemin valisinin ovaya bakan bir saray yaptırmasından ilham almış bu isim. 1464'ten1878 yıllarına kadar Osmanlının elinde kalan Bosna ve Hersek, bu yıllarda yapılan anlaşmayla Avusturya'ya kiraya verilmiş. Veriliş o veriliş, daha sonrasında Osmanlı'nın eline bir daha geçememiş karışıklıklar ve mazlumiyetlerle dolu yıllar başlamış Boşnaklar için.
Sarayova gerçekten eski bir Osmanlı kenti görünümünde. Tarihi doku Türkiye'deki Osmanlı eserlerinin yoğun olduğu şehirleri hatırlatıyor. Başçarşı'sı, Gazi Hüsrev Paşa camisiyle adeta bir Osmanlı şehrinde dolaşıyorsunuz. Yemyeşil doğası, her yerinden sular fışkıran güzelliğiyle bize yabancı gelmiyor. Türklerin ve türkçenin izi canlı bir şekilde devam ediyor. Atedata bir Anadolu şehrinde dolaşıyorsunuz.Yaşam biçimine baktığınız zaman Batılı bir yaşam biçimi görüntüsü olmasına rağmen Bosnalıların kimliklerini korumak için İslami kültürel mirastan kopmak istemediklerini görüyoruz. Savaş sonrası Sırplara karşı Boşnaklarda örf ve adetlerine daha bir sıkı sarılma oluşmuş. Ancak bu yöneliş bir yaşam biçimi özlemini değil, kültürel kodların korunması arzusunu içeriyor.
Bosna'da 20 yıl önceki acının, katliamın izleri silinmemiş. Çok önemli bir toplumsal travma yaşanmasına yol açan bu savaşın izleri halen duruyor. 26 kişinin can verdiği çarşı katliamı, 67 kişinin parçalanarak öldüğü pazar yeri katliamının olduğu yerlerde ölenlerin isimleri plaketlere yazılarak asılmış. Yerlerde kırmızıya boyanmış taşlarla tasvir edilen patlamada saçılan kanlar bizi adeta o anlara götürüyor.Toplumsal bilinç bu acıyı kolay unutmaz.
Boşnaklar 3..5 yıl süren ve asrın en uzun kuşatması sayılan bu boğma hareketinde 350 bin Sarayovalının ihtiyaçlarını karşılamak için 800 m uzunluğunda tünel inşa etmişler. İgman dağlarına atılan yardımlar havaalanının da altından geçen bir tünelle Sarayova'nın can damarı, hayat kaynağı olmuş.Tüneli bir evin içine kamufle ederek yapmışlar. Tünelin temsili 20 metresinden geçiyor ve tünelin savaş anlarındaki durumunu gösteren filmi izliyoruz. Zor koşullar, insanları daha zorunu yaparak yaşama konusunda kamçılamış.
Bosna'da Boşnaklar, Sırplar, Hırvatlar çoğunlukla bir arada yaşıyor. Savaşın başlamasıyla Sarayova'daki sırplar ve Hırvatlar da çetniklere karşı Boşnaklarla omuz omuza çarpışmış. Çetnikler Sırp miliyetçisi. Ülkede 1. dünya savaşından sonra kurulan "yugo slavlar" yani "güneyli slavlar" yapılanması daha sonra 6 bölgenin birleşmesiyle Yugoslavya ülkesine dönmüş. Ancak çoğunluğu ve gücü elinde bulundurmaya alışmış Sırplar azınlıkların yönetimde söz sahibi olmasına karşı hep baskıcı olmuşlar. Boşnakların ayrılık isteğine tepeden bakan milliyetçi bir bakış açısıyla yaklaşmışlar. Türkiye'yi hatırladım. Türkler ve Kürtler arasındaki ilişkiye ne de çok benziyor aslında Sırplar ve diğerleri arasındaki ilişki. Milliyetçiliğin hiçbir zaman ve hiçbir yerde kimseye hayır getirmeyeceği bu olayla o kadar belirgin anlaşılıyor ki. Hırvat milliyetçileri Ustaşalar da çok katliam yapmış, bölgedeki dini ve etnik farklılık insani bir temasın, merhametin ve ırkçılığın tamamem dışlandığı bir anlayışı o kadar gerektiriyor ki. Sırpların milliyetçiliği üzerine Boşnakların kurmuş olduğu Genç Müslümanlar hareketi içinden Aliya İzzetbegoviç'i çıkarmış. Begoviç bilge kişiliği, entellektüel derinliği ile büyük iz bırakmış. Hem bir aydın hem de bir mücadele adamı olan Aliya "öldüğümde beni şehitlerin yanına gömün" demiş. Şehitler mezarlığındaki mütevazi türbesini ziyaret ediyor ona rahmet diliyoruz.
20 yıl önce biten savaştan sonra Miloşeviç, Tujman ve İzzetbegoviç arasında imzalanan Dayton anlaşması aslında sorunu daha da karmaşıklaştırmış. Bosna'da Boşnakların tek başına hakim olmasını engellemeye yönelik üçlü bir yapı oluşturulmuş ve bu çok parçalı, yürümeyen bir sistem oluşmasına yol açmış. 20 yıl sonrasında bu ucube anlayışın değiştirilmesi yönünde güçlü bir kamuoyu baskısı oluşmuş durumda. Bosna ekonomik zorluklarla boğuşuyor. "Merkez Bankasını soymaya kalksanız siz borçlu çıkarsınız" esprisi dilden dile dolaşıyor. Begoviç'in idealist halinden sonra Boşnakların Cumhurbaşkanı olan oğlunun birden artan serveti, ondan hoşnutsuz bir havanın oluşmasına yol açmış.
Sarayova'da yaşanan savaşa rağmen 3 farklı ırk, dini ve mezhebin birlikte yaşadığını görüyoruz yine. Katedral'de ibadetini yapan ile camide namazını kılan birbirine karışmıyor. Farklı dini ve etnik yapıların aslında birbirini tanımama ve yok etme gibi bir fikri yok. İyice anlamsızlaşan Dayton anlaşması yerine adil ve yeni bir anlaşma ihtiyacı çok belirgin. Irkçılığın ve milliyetçiliğin bu topraklara verdiği zararın iyice anlaşılmasını ve acı olayların tekrarlanmayacağı adaletli bir sistemi tüm etnik kimlikler için diliyorum.