Basında bir haber okudum. Çok canım sıkıldı.
Birden fazla yerde gördüğüm bu haberin başlığı şöyle:
Sarayburnu’nda utandıran görüntü! Türkiye’nin ilk Atatürk heykeli kaderine terk edildi.
Haberde anlatılıyor: 2004 yılında Marmaray yapımı gerekçesiyle heykel metal perdelerle çevrilmiş. Marmaray hizmete gireli kaç yıl oldu, çirkin perdeler hâlâ Cumhuriyet’in ilk Atatürk heykelini kuşatmış durumda, yani kuşatma sürüyor.
Haber bol fotograflı. Bakınca içiniz acıyor. Kaide duvarları kırık. Heykel bakımsız. Çevresi bakımsız.
Yazık, çok yazık. Eğer bu haber doğruysa Sarayburnu’ndaki Atatürk heykelini bu hale getirenlere ya da bu hale gelmesine göz yumanlara yazıklar olsun!
Küba, Meksika, Atatürk heykellerine sahip çıkar, özenle bakımını yaparken bu ne büyük bir ayıptır.
Bizi yönetenlerin Atatürk kavramı, ülküleri, heykelleriyle başlarının pek hoş olmadığını biliyoruz. Gene de bu işte bir kasıt olmadığını düşünmek, ummak istiyoruz.
Bir de, bu vesileyle, sözüm başka bir kesime:
Çok ünlü bir romancımız romanlarında, yazılarında edebi açıdan gereksiz bir şekilde Atarürk heykelleriyle uğraşır durur. Sarayburnu’ndaki heykeli de yazmıştır. Bazıları da bu romancımızın yaptığını “Vay be! Amma cesur!” diye alkışlarlar. Bu kesim, güya böylece kişi kültüne karşı çıkarak, toplumumuzda liberal anlayışın gelişmesine katkı yaptıkları inancındadır.
Ne olup bittiğini hâlâ anlamadılarsa onlara da yazıklar olsun! Atatürk heykeli bir simgedir. O heykel yıkılırsa her türlü özgürlük umudumuz da yıkılır. Heykel yıkılırsa, Atarürk’ü sevmeyenler bile o heykelin altında kalır.