Oğuz Demiralp

22 Haziran 2019

Denize düşen…

Düşünebiliyor musunuz? AKP, MHP ve Hafız Esad’ın arkadaşı aynı saftalar...

Beklendiği gibi İmamoğlu’nun seçimleri kazanması aslında seçmenin daha önceki tercihini teyit etmesi anlamına gelecektir. Aradaki fark büyürse, bu da, yapılan hukuksuzluğun,  haksızlığın cezalandırılması demek olacaktır.

İktidar, eskilerin deyişiyle ‘mukadder’ görünen gidişi durdurmak için elinden geleni ardına koymuyor. Politika bu! Birçok şey mübah, ama gördüğümüz manzara vatandaş olarak bizi çok üzüyor. Türkiye’yi yöneten, en üst makamlarda olan kişilerin bu kadar kaba konuşmaları, tehditleri, temelsiz suçlamaları çok çirkin. Hele ‘seçimi kazansa bile önü kesilir’ mealindeki konuşmalar, iktidar kesiminden demokrasiyle ilgili hiçbir şey beklenmemesi gerektiğini söyleyenleri hakılı çıkartıyor. Bu kez çirkin üslup iyice yoğunlaştı, seviye iyice düşürüldü. Takım tutar gibi partiye bağlı olanların dışında ortalama vatandaşın bu üsluba prim verdiğini sanmıyorum. Türkiye’de efendilik, çelebilik sonunda kazanacaktır.

İktidar kesimi her türlü siyasal manevraya da başvuruyor. Son manevra Hafız Esad’ın arkadaşı üzerinden... Neymiş, Kürtler tarafsız kalmalıymış... Bak sen! Bu mektup ve müthiş bilgelik (!) dolu saçmalamalar, anlaşılan, iktidar ortağının pek hoşuna gitmiş. Hemen sahip çıktı. Böylece ortaya müthiş bir tablo çıktı. Düşünebiliyor musunuz? AKP, MHP ve Hafız Esad’ın arkadaşı aynı saftalar... Yeni müttefik (!) hayırlı olsun, özellikle MHP’ye!

Artık HDP’nin, Hafız Esad’ın arkadaşının gölgesinden kesin olarak çıkma zamanı gelmiştir.

Toplumumuz, etnik köken ve kimlik bakımından çoğul bir toplumdur. Herkes kendi etnik kökeni ve kimliğiyle iftihar etmelidir. Ben Kürt olsaydım ben de Kürtlüğümle iftihar ederdim.  Elbette, etnik ayırımcılığa karşı demokratik mücadele verirdim. Bu bağlamda, beni enayi sananlara da hadlerini oyumla bildirirdim.

Pazar günü Kürt vatandaşlarımızın iktidara, Ahmet Türk’ün dediği gibi, demokrasi dersi vermesini bekliyoruz.