Fransa yeni bir skandal ile çalkalanıyor. Fransız Cumhurbaşkanı dahi çocuk Macron’un bir danışmanı 1 Mayıs gösterileri sırasında bir göstericiyi dövmüş. Video çekimleri ortaya çıktı. Kamuoyu ve muhalefet ayağa kalktı.
Ne olup bititğini biraz izlemeye çalıştım. Gördüğüm kadarıyla Macron, elinden gelse, olayı ört bas edip danışmanına sahip çıkacak. Ancak yapamıyor, düşünün koskoca Cumhurbaşkanı, onun dediği olamıyor... Çünkü Fransa’da sistem cumhurbaşkanından daha güçlü. Cumhurbaşkanı’nın adamı, yakını demeyip aldılar içeri, adalet hesap soracak. Macron ve hükümetine bir siyasi fatura da elbette çıkıyor. Meclis görüşmesi yapılabilir.
Video çekimini ben de gördüm. Siz de bakın. Danışman, kafasına bir kask da takmış, sille tokat girişiyor. İsminin Türkçesi İskender. Maşallah besili bir tosun. Danışman olarak ne işe yararmış, anlamadım, ama göstericiyi döverken iktidarda olmanın, muktedir olmanın zevkini çıkardığını anladım.
Biliyorsunuz, bizde de böyle bir danışman vardı. Tekme uzmanı. Macron’un danışmanı full combat’çıya benziyor. Bizimki Tayland boksunun bacak figürlerinde uzmanlaşmış gibiydi. Macron’un tosunu Türk olsaydı kim bilir ne mutlu olurdu! Sabah akşam iskender kebapla beslenir, bildiği bütün dövüş numaralarını rahatça icra ederdi. Çok lâf eden olursa 4 -5 yıl sonra şöyle bir “pardon” çekip işin içinden çıkardı.
Macron’un tosunu mahkemede savunma yaparken, “Bakın, bütün Avrupa ülkelerinin kıskandığı Türkiye’de uygulama böyle. Onları uzaktan kıskanmak yerine örnek almayılız.” diyecek mi, bilmiyoruz.
Ancak, biz OHAL’den olağan (!) rejime geçerken Fransa’yı örnek alıyormuşuz, gazetelerde okuduğumuz göre. Bu iddıaya karşılık olarak çok inandırıcı hukuki, siyasi analizler de okuyoruz. Gördüğümüz kadarıyla iki ülkenin OHAL’den olağana geçişleri arasında büyük fark bulunuyor. Danışmanlara yapılan muameler arasındaki fark aklımıza geliyor elbette.