Diyarbakır kamu kurumları, emniyeti ve AKP teşkilatı ile günlerdir Başbakan Davutoğlu’nun mitingine hazırlanıyor. Şehrin dört bir yanına asılan bez dövizlerde Davutoğlu’nun gülümseyen resimlerinin yanında şunlar yazıyor:
“Diyarbakır’ın kararı, istikrarın ve huzurun devamı”
“Yolumuz AK, iktidarımız Hak”
“Şahabeler şehri ecdadı gibi tarihi kendi yazar”
“Diyar diyar dolaştın 5. Haremi şerifine kavuştun”
“Hedefler büyük korkutur düşmanları, senin inancın yeter ecdadın torunları”
“Bilge adam, davan davamız”
“Var mısın büyük oyunu bozmaya, yeniden tarih yazmaya”
Bir bez döviz var ki, onda yazanlar uzun süredir gülmeye hasret kalan Amedlileri epeyce güldürüyor:
“Dozame Bırati U İttifaka Kürdü Türkan ê”
Yani; "Davamız, Kürtlerle Türkan'ın kardeşliği ve ittifakı"
Sosyal medyada Türkan mitingde mi değil mi tartışması başlayınca, ben de Türkan’ı buldum, konuştum. Bana içini döktü Türkan:
“Nurcan Abla, sosyal medyada çıkan haberlere çok bozuldum, ben de Amedliler gibi Davutoğlu’nun mitingine gitmedim. Orada bulunanları ben de tanımıyorum, büyük ihtimal son aylarda bölgeye sevk edilen özel timlerin yakınlarıdır.
Zaten beni yakıştırmaları da çok zoruma gitti ya neyse! Mesele tabi sadece boyunun boyuma uygun olmayışı değil. Mesele daha büyük Nurcan Abla!
Bizim burada hırsızlık ayıptır Nurcan Abla. Biz yalanı da sevmeyiz. İstikrar huzur için Türkan’la ittifak için oy verin diyorlar ama, nerede istikrar nerede huzur! Bu şehirde aylardır tek bir yüz gülmüyor. Gülmekten utanır olduk Nurcan Abla! Dışarı çıkmaya korkuyoruz, bir kedi geçse vuruyorlar. Damda kuş beslerken, ekmek almaya giderken vuruyorlar. Her gün öldürülen çocuklarımız haber bile olmuyor. Dağlarımız bombalanıyor, köylerimiz boşaltılıyor, ormanlarımız yakılıyor. Biri Başbakana yönettiği ülkesinde neler olup bittiğini anlatsa ya! Huzur, istikrar diyor, güvenliğinizi sağlıyoruz diyor, ama Bölgede yüzden fazla yerleşim yeri özel güvenlik bölgesi ilan edildi. Akıllarına estikçe, sokağa çıkma yasağı ilan ediyorlar, sonra da insanları vuruyorlar, bu mudur huzur, bu mudur istikrar!
Cenazeye saygısızlık hiçbir din, hiçbir inançta yapılmaz Nurcan Abla. Bizim çocuklarımızın cenazelerini yerlerde sürüklüyorlar, çocuklarımızın cenazelerini buzluklarda tutmak zorunda bırakıyorlar. Bizim mezarlıklarımızı bombalıyorlar. Din, din, din diyorlar ama, bizim camilerimizi cem evlerimizi bombalıyorlar! Daha 2 hafta önce Lice, Sisê'deki "Şehit Amed û Şehit Hevîdar'' Şehitliğindeki cami ve cem evi yıkıldı, mezarların tamamı tahrip edildi. Dersim’de Pülümür yolu üzerinde Şehitlik içinde bulunan Cem Evi, askerler tarafından içine yerleştirilen patlayıcılarla havaya uçurularak yerle bir edildi, mezarlıklar bombalandı. Bunlar hangi dinde yazıyor Nurcan Abla?
Barış, barış diyorlar. Barıştan anladıkları Kürt’ün başını ezmek, barıştan anladıkları onların istediği gibi yaşamamız. Biz ise eşit yaşamak istiyoruz, biz onurlu barış istiyoruz. KCK’nin ateşkes kararına rağmen, her gün dağları bombalıyorlar. Ankara’da “operasyonlar devam edecek” deyip, Amed’e gelip “barış” diyorlar. Yalan söylüyorlar. Her gün onlarca jet Amed’den havalanıyor, o jetler kimi vuruyor Nurcan Abla? Senin benim çocuğumu, oğlumu, kızımı, sevdiklerimizi… Biz oysa onlar artık dönecekler diye bekliyorduk. Çok bekledik be Nurcan Abla!
Bölgeye on binlerce asker, özel tüm yığdıkları yetmezmiş gibi, yine Kürdü Kürde düşman etmeye çalışıyorlar. Daha geçen ay 5000 yeni korucu kadrosu açıkladılar. Halkı silahlandırıyorlar, halkımızı bölüyorlar, komşuyu komşuya, kardeşi kardeşe düşman ediyorlar.
Utanmadan PYD ile DAİŞ aynıdır diyorlar. Bizim evlatlarımız DAİŞ’e karşı savaşıyor. Bizim evlatlarımız kendi toprağını, halkını da korumanın dışında kime ne yaptı, ne zarar verdi? DAİŞ’in elindeki binlerce Ezidi, Süryani, Türkmen, Hıristiyan kadın için de savaşıyorlar. Bizim yiğit evlatlarımızla birlikte yiğitçe insanlık için DAİŞ’e karşı savaşacaklarına, onlar DAİŞ’e destek verdiler. Bizim evlatlarımız IŞİD’e karşı savaşırken ölüyor. IŞİD’le komşu olmayı seviyorlar da sıra Kürtlere gelince mi komşuluk bitiyor!
Ah Nurcan Abla! Nasıl anlatayım bilmem ki… Ben Suriçi’nde oturuyorum. Gece geliyor bu plakasız Ranger’lar, “ölürüm Türkiyem” şarkıları çalıyorlar. Bizim duvarlarımıza “Türkün gücünü göreceksiniz” yazıyor polisleri. Sonra da Davutoğlu mitingde “biz kime ayrımcılık yaptık” diye soruyor. Keşke gelip Suriçi’nde evimin duvarını görse, keşke gelip duvarlarımda açılan delikleri görse… keşke gelip bizi ne hale koyduklarını görse…
Yani Nurcan Abla, demem odur ki ben Davutoğlu’nun mitingine gitmedim. Şuan zaten dört günlük sokağa çıkma yasağı sırasında harap edilen evimizi toparlamaya çalışıyoruz. Amedlilerin de Davutoğlu’nu, bölgeye yolladığı plakasız Rangerlara bindirip gerisin geriye Ankara’ya yollayacağını umuyorum.
Ha bu arada, 2 yıl önce Lice’de kalekol yapımını protesto ederken katledilen evladımız Medeni’nin adını da ağzına almasın rica ediyorum. Türkan’ın kendisinden ilk ve son isteğiymiş dersiniz.”
Tüm bunları ben değil, Türkan söylüyor!