Diyarbakır
Şengal’den gelenlerin tedavi edilmeyeceğine ilişkin dün gazetelerde çıkan haberler üzerine bugün kampları ve yetkilileri ziyarete gidiyorum.
Dünkü haberlerde bahsedilen, AFAD’ın Diyarbakır Valiliği'ne yollamış olduğu yazının kopyası kamp yetkililerinde var. Bir kopya da bana veriyorlar. Yazıda tam olarak şöyle yazıyor:
“Diyarbakır Valiliğine,
Ülkelerinde meydana gelen iç karışıklıklar nedeniyle Ülkemize gelen sığınmacılara
sunulacak sağlık hizmetlerine ilişkin olarak Valiliklerden Başkanlığımıza görüş
sorulmaktadır.
Ülkemizde bulunan geçici koruma altındaki Suriyeliler dışındaki sığınmacılar, geçici
koruma statüsüne alınmadığından yalnıza acil servislerde sunulan acil sağlık
hizmetlerinden faydalanabileceklerdir.
Bilgilerinize rica ederim.
Dr. Fuat Oktay
Başkan”
Kamp çalışanları ve kampta kalan Ezidilerle bunun nedenlerini tartışıyoruz.
Kamp çalışanları AFAD’ın yeni açtıkları Nusaybin kampına Ezidileri götürmek istedğini, Ezidilerin kampa gitmek istemediklerini ve AFAD’ın da sağlık hizmetlerini keserek, Ezidileri bu kampa gitmeye zorlamaya çalıştığını düşünüyorlar.
Bir kamp çalışanı:
“Tek zorlayabilecekleri nokta sağlık, diğer konularda zorlansak da başımızın çaresine bakabiliyoruz, ama sağlık hizmeti için devletin desteğine ihtiyaç daha fazla var” diye açıklıyor bu durumu.
Bir başkası: “Sağlık hizmetini devlet şantaj olarak kullanıyor” diyor.
Gördüğüm kadarıyla devlet zaten vermesi gereken hizmetlerle bu insanları terbiye etmeye kalktıkça, insanlar devletten daha da uzaklaşıyorlar.
Tam da bunları tartıştığımız sırada Dicle Üniversitesi Hastanesine hasta olduğu için giden bir Ezidi yanımıza geliyor. Kontrol için gittiği hastanede kendisine bakılmadığını söylüyor.
Başka bir Ezidi adam, karısının kanser olduğunu, 20 gün ışın tedavisi verildiğini, doktorun 1 ay sonra muhakkak kontrole gelmesini istediğini, ama ücretsiz hizmet olmazsa karısını kontrole götürecek parasının olmadığını ekliyor.
Kamptan çıkmadan bir Ezidi adam arkamdan sesleniyor:
“Türkiye hükümeti düşmanımız olmuş. Niye bize düşmanlar? Sen biliyor musun nedenini?”
Susuyorum…
Nurcan Baysal