Amedliler günlerdir Newroz’da yağmur yağmaması için dua ettiler. Ama Tanrı bugün de Kürtlerin yanında değildi.
1992 yılında küstüğüm Newroz’lara, 2013’ten beri tekrar katılıyorum. Newroz bayramın yanı sıra benim için acıların, yitik çocukların günü. Her Newroz sabahı olduğu gibi bu sabah da bir baş ağrısıyla uyanıyorum. Evimizin hemen yanındaki Newroz alanından dün geceden beri gelen müzik sesi, tepemizde uçan helikopter seslerine karışmış durumda.
Newrozlarda yitirdiğimiz sevdiklerimizi andıktan sonra, yürüyerek alana ulaşıyoruz. Alandaki coşkulu manzara tüm görkemine rağmen beni hüzünlendiriyor. Bu kutlama, bu bayram için kaç bin kişi öldü, kaç çocuk, kaç genç… Yutkunuyorum.
Alan, sahne düzeni, konuşmalar, müzik, hatta Öcalan’ın mesajına kadar bu yıl Newroz önceki yıllara göre daha enternasyonal. Kobanê’de ölen Almanyalı Ivana Hoffman’dan, Avustralyalı Ashley Johnson’a, Paramaz Kızılbaş’tan, Sakine’lere yitirilenler alanda anılmıştı. Özgecan da unutulmamıştı. LBGT’ler şemsiyeleri ile alanda yer almışlardı. Avrupa’nın yanısıra, Güneyden, İran’dan ve Rojava’dan da Kürtler Amed’e akmışlardı.
Bu enternasyonal tablo, dünyanın birçok ülkesinden gelen temsilciler, gazeteciler, öğrencilerle daha da evrensel bir hal almıştı. İtalya’dan gelen 50 kişilik öğrenci grubu bir köşede Kobanê sloganları atıyorlardı. Brezilya, Japonya gibi denizaşırı birçok ülkeden gelenlerle birlikte Newroz artık uluslararası bir kutlamaya dönüşmüştü.
Tüm bu evrenselleşmede Kobanê’nin etkisi büyük. İŞİD’in tüm dünya halklarına yönelik tehdidine karşı Kürt hareketinin yükselttiği direniş, belli ki dünya genelinde halklar arasında bir duygu bütünlüğü yaratmıştı.
Konuşmalar Türkiye’deki barış sürecinden çok Kobanê, Şengal ve Rojava’ya adanmıştı. Konuşmalar sık sık “Biji Berxwedana Kobanê”, “Biji Berxwedana Şengal” sesleriyle kesiliyordu.
‘Ortadoğu'nun demokratik ortak evini inşa etmek’
Öcalan’ın mektubu Türkiye’deki barış süreci açısından Kürtlerin beklediği gibiydi, ne eksik, ne de fazla… İlkesel bir mutabakat olursa silahsızlanma kongresinin yapılmasına yönelik çağrısını Öcalan yeniledi. Hakikat ve Adalet Komisyonuna tekrar değinmesi de bu komisyonun Kürtler için ne kadar vazgeçilmez olduğunun bir göstergesi. Barış süreci açısından top hükümette.
Mektubun önemli yanı Türkiye ve Ortadoğu halklarının eşitliğine yaptığı vurgu idi. Öcalan’ın mektubunda hükümetten çok halklara bir sesleniş vardı. Öcalan’ın, “Kürt ulusu” ya da “Kürtlerin birliği” mesajı vermesi için konjoktür çok uygun olmasına rağmen, bunun yerine halkları ve ulus devletleri birlikte “Ortadoğu'nun demokratik ortak evini inşa etmeye” çağırmayı tercih etmesi anlamlıydı.
Kürtler bu ülkeye, hatta Ortadoğu’ya çok kıymetli bir şey sunuyorlar! Kimlikler ve kültürlerin kırımdan geçirildiği böylesine karanlık bir dönemde, bu coğrafyanın semalarında başka bir ses Kürtlerden yükselmekte… Kürtlerin bu seslenişi, sadece kendi dar alanlarına değil; tüm Ortadoğu coğrafyasına. Halkların eşitliği ve özgürlüğünü yeniden inşa etmeye yönelik bir sesleniş bu. Alanı dolduran yüzlerce farklı milletten insanlar bu seslenişten bir umut yakalamaya çalışıyor.
Her yanımızı saran bu karanlıkta, Newroz bu yönüyle de umut saçıyor!