Nurcan Baysal

03 Ağustos 2016

"Büyük Şey"i unutma, unutturma!

"… Çok korkunçtu… DAİŞ içeri girip kadınları ve çocukları dışarı çıkardı"

2 yıl önce bugün, 2 Ağustos’u 3 Ağustos’a bağlayan gece. Saat: 02:00. Şengal.

Gökyüzüne bir çığlık yükselir. Gerisini 23 yaşındaki genç bir kadın Z.X’ten dinleyelim:

"… Çok korkunçtu… DAİŞ içeri girip kadınları ve çocukları dışarı çıkardı. İçerde kalan 27 erkeği ise bir odaya kilitledi. Ardından daha yaşlı kadınlar ve çocuklar ayrı, genç kadınlar ise ayrı tutulacak şekilde bizi iki gruba ayırdılar. Bir yıldan üç yıla kadar yeni evli olan kadınlar da bizim grubun içine aldılar.

"Annem ve amcamın eşinin de içinde bulunduğu daha yaşlı kadınların ve çocukların içinde bulunduğu grubun üzerine benzin döktüler.  Bizim grubu bir arabaya koydular ve beklediler. Bizim grup 23, annemin bulunduğu grup ise 12 kadından oluşuyordu. Onların grubunda sayısını aklımda tutamadığım kadar çok çocuk bulunuyordu. Tam annemin içinde bulunduğu grubu yakacaklarken telefonları çaldı ve , 'genç olanları Siba Şeyh Xıdır köyüne getirin ve ardından diğer kadınları yakmak için geri dönün' dendi. Onlar bizi Siba Şeyh Xıdır köyüne bırakıp dönene kadar ise annemler kaçmayı başarmıştı. Fakat babamın içinde bulunduğu 27 kişilik erkek grubu kilitli oldukları için kaçamamışlar. Onların kafalarını kesip öldürdüler.  Babam, amcam ve kuzenimi öldürdüler. Bir kuzenim ise babasının ölüsünün altında saklanarak sağ kalmayı başarmış.

"Bizi daha sonra Baaj köyüne götürdüler. Orada 2 saat kaldıktan sonra diğer kadınları Musul'a götürdüler. Biz kadın ve kız çocukları olarak 500 kişiydik. Bizi bodrum katına koydular. Sabah ve akşamın ne zaman olduğunu bilmiyorduk. Ardından bakire ve bakire olmayanları ayırdılar. Kız kardeşlerimi ve amcamın kızını benden kopardılar. Bir amcamın kızı hamile olduğu için beni pazara satmaya götürmediler. Ben kalıp amcamın kızına baktım. Biz 300 kadın Baaj köyünde kaldık. Her günümüz dayakla geçiyordu. Dediklerini yapsak da yapmasak da dayak yiyorduk. Bir gün amirleri geldi ve 24 yaşında olan Cilan adlı arkadaşımı kendine seçti. Arkadaşım bu durumu kaldıramadı ve kendini banyoya kapatarak intihar etti.

"Baaj köyünde 8 gün kaldıktan sonra 27 kadın Tıl Kasır köyüne götürüldük. Burada sürekli kadın değişimi oluyordu, yüzlerce kadın ve çocuk vardı. Altı ila 9 yaş arasında pazarlanan kız çocuklarının sayısı çok fazlaydı.  Bir amir beni sadece yemek yapmak için satın almıştı. Ben önce amirlere ardından esir kadınlara ve çocuklara yemek yapıyordum. Burada geçen 10 günün ardından TılAzir'e bağlı Verdiye köyünde olan birine satıldım. Orada 3 gün kaldım. Her gün dayak yiyordum. Ardından Tıl Kasır köyündeki eski satıldığım adam yeni adama telefon açtı ve kendine birkaç kız çocuğunu satın aldığını ve benim onlara yemek yapmam gerektiğini söyleyerek geri çağırdı. Bu çocuklardan 7 yaşında olan sağır dilsizdi ve sürekli tecavüze uğruyordu…

"15 yaşındaki Nazdar adlı arkadaşımın tecavüzden dolayı akli dengesi bozuldu. 9 yaşındaki  Şilan adlı bir kız çocuğuna ise kuran dersi bahanesiyle defalarca tecavüz edildi.  Adam ona kuran dersi öğretiyorum diye onu odaya kapatıyordu. Bir arkadaşım onu tek bırakmak istemedi. Üç günün ardından onu tek odaya kapadı ellerini bağlayıp ona tecavüz etti. Ardından Musul'da yaşayan yaşlı bir Suriyeliye sattı. Ondan da bir daha hiç haber alamadım…”[1]

Z.X’in yaşadıkları bununla sınırlı değil. 30 kereden fazla satılıyor, genelde 10 dolara satılıyor ve birçok kez tecavüze uğruyor. 3-6 yaşındaki çocuklara tecavüz edilmesine şahit oluyor. Her defasında intihar etmeyi düşünüyor. Fakat yanında kalan küçük çocukları yalnız bırakmamak için sürekli vazgeçiyor. Görüşmenin sonunda Z.X. “Hala şoktayım. Bu durumu bir türlü atlatamıyorum” diyor. O günlerin geride kaldığına bir türlü inanmıyor.

O günler Z.X için geride kaldı ama halen binlerce Ezidi kadın İŞİD’in elinde.

3 Ağustos ile başlayan süreçte 5000’e yakın Ezidi katledildi, en az 200.000 Ezidi yersiz yurtsuz kaldı, 5000 civarında Ezidi kadın ve çocuk İŞİD tarafından esir alındı, köle pazarlarında satıldı, tecavüze uğradı, intihar etti. Bu kadınlardan 2000’e yakını kurtarıldı, ama halen 3000 civarında kadın İŞİD’in elinde.

3 Ağustos 2014 sonrası uzunca bir süre Güney ve Kuzey Kürdistan’daki kamplarda gönüllü olarak çalıştım. Musul yakınlarındaki Ezidi köyleri, Laleş ve diğer birçok kampa giderek Ezidi kadınlarla görüşme imkânım oldu. 73. Ferman sırasında yaşananları, Ezidi kadınların tanıklıklarını, bu muazzam felaketin boyutlarını bu yıl İletişim Yayınevinden çıkan “Ezidiler:73. Ferman” isimli kitabımda dile getirmeye çalıştım. Ancak 73. Ferman’la ilgili ne yazılırsa yazılsın yaşananları anlatmaya yetmeyeceğini düşünüyorum. Şengal dağı öylesine çok acıya tanıklık etti ki…

Tüm bu acıların yanı sıra büyük bir direnişe de tanıklık etti Şengal dağı. Ezidi kadınlar artık kendi meclislerini, kendi örgütlenmelerini, kendi savunma birliklerini kurmuş, İŞİD’e karşı savaşmaktalar. Kitap sırasında kamplarda görüşme yaptığım tecavüze uğramış, İŞİD’in elinde günlerce esir kalmış birçok kadın bugün Şengal’de vatanlarını kurtarmak için savaşmaktalar. Onlar sadece acının değil büyük bir direnişin de sembolleri artık.

Şengal Ezidi Kadın Meclisi öncülüğünde bir araya gelen onlarca kadın örgütü 3 Ağustos’un  ‘Kadın kırımı ve Soykırıma karşı Uluslararası Eylem Günü’ olması için çağrıda bulundular.  Bugün Amed’den, Şengal’e, Laleş’e, Rojava’ya… Kürdistan’ın farklı yerlerinde ve Avrupa’da saygı duruşları ve protesto eylemleri düzenlenecek.

Bugün saat 11:00’de katledilen binlerce Ezidi  için “sessizlik” eylemi yapılacak.

Şimdi hepimiz susalım. 21. yüzyılda, hemen yanı başımızda gerçekleşen bu soykırım için utanalım. Yiten binlerce can, darmaduman olan binlerce hayat, Ezidileri kurtarmak için canlarını feda eden binlerce evlat…

“Büyük Şey” i unutmayalım, unutturmayalım![2]


[1] Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu Şengal Raporu

[2] “Ezidiler:73 Ferman” kitabı için Musul yakınındaki Baadre köyünde görüştüğüm bir Ezidi yaşanan bu felaketi “Büyük Şey” olarak tanımlayarak şöyle demişti: “Asıl Büyük Şey arkada kaldı. Büyük Şey’i unutma, unutturma”.