Nurcan Baysal

19 Mart 2016

Barış için sesimizi daha güçlü çıkarmaktan ve bir araya gelmekten başka şansımız yok!

Yine masum insanlar katlediliyor, ülkede bir çılgınlık hali!

Londra’da sıradan bir gün. Sokaklar cıvıl cıvıl, parklar dolu, insanlar sevdikleriyle keyifli vakit geçirmekteler.

Türkiye’de sıradan bir gün: Devam eden sokağa çıkma yasakları, patlayan bombalar, sokağa çıkmaya korkulan şehirler, dört bir yandan gelen ölüm haberleri…

Londra’da bu yağmurlu sabahta otel odasından kıpırdamak bile istemiyorum, elimde telefon sürekli ülkedeki haberlere bakıyorum. O sırada alıyorum İstiklal’de patlayan bombanın haberini.

Yine masum insanlar katlediliyor. Ülkede bir çılgınlık hali.

Başkan olmaktan başka derdi olmayan bir adam, şakşakçılarıyla ülkeyi bir felakete sürüklüyor.

Bu koro bizlere “Ölümlere alışın” diyor.

Ankara’da, Sur’da, Suruç’ta, Diyarbakır’da, İstiklal’de, Silvan’da… masum insanların bombalanarak parçalanmasına alışın diyorlar!

İnsanların bodrumlarda yakılarak öldürülmelerine alışın diyorlar!

Cenazelerin günlerce yerlerde kalmasına, buzdolaplarında saklanmasına alışın diyorlar!

Şehirlerin yakılıp yıkılmasına, top, tank seslerine alışın diyorlar!

Gözleri oyulan gençlere, bedenleri parçalanan insanlara, çürümeye terk edilen cenazelere, Dicle’ye atılan beden parçalarına alışın diyorlar!

Ama biz bunlara alışmayacağız!

Ankara’ya, Amed’e, Cizre’ye, Suruç’a, Nusaybin’e, İstiklal’e, Yüksekova’ya atılan, patlatılan bombalara alışmayacağız!

Kendileri dışında herkesi “terörist” ilan edenlere alışmayacağız!

Barış isteyenlerin tutuklanmasına alışmayacağız!

Ne “teröre alışın” laflarını, ne de “savaştır bunlar olur heval” laflarını normal görmeyeceğiz!

Bu koro bize “Ya biz, ya kaos” diyor! Bizler sizi de kaosunuzu da istemiyoruz!

Ülkeyi kan gölüne çevirdiniz!

Yutkunmakta, yaşamakta zorlanıyoruz artık!

Sadece sevdiklerimizi ve hayatımızı elimizden almadınız. Geleceğe dair umutlarımızı, siyasete olan güvenimizi de zedelediniz.

Çoğumuz elden bir şey gelmiyor diye düşünüyoruz, kendimizi işlevsiz ve güçsüz hissediyoruz.

Ama ayağa kalkmak zorundayız! İpin ucunu bırakmamalıyız!

Tüm acılarımıza rağmen barışta ısrar etmek zorundayız! Bunun için mücadele etmek zorundayız!

Sesimizi barış için daha güçlü çıkarmaktan, barış için bir araya gelmekten başka şansımız yok!

CHP’ye sesleniyorum. AKP içinde hâlâ aklı başında kalabilen insanlara sesleniyorum! HDP ile birlikte bir araya gelin, bu ülkeye bir şans verin. Siyaset alanını yeniden açın!

Sivil aktörler, yazarlar, çizerler, aktivistler, toplumun her kesiminden insanlar, geleceğimize bir şans daha vermek için hızla bir araya gelmek ve bu gidişata dur demek zorundayız.

Bir şans daha vermeliyiz!

Gencecik evlatlar için, onların hayatları için, birbirimizin yüzüne bakabilmek için sadece bir şans, olsa olsa bir şans daha…