Nuray Büyükdağ

26 Şubat 2023

Çadır, küfür, RTÜK, gönüllülük…

"Bir umut" diye ayakta kalmaya çalışanların tek sığınağı gönüllüler…

HATAY

Çok zor dönemlerden geçiyoruz. Katlanarak artan acılar ne yazık ki fırsat vermiyor gidenin yasını tutmamıza. Dibe vurmadan durmayacak bir taşın düşüşü gibi düşüyoruz… Acı eşiğimiz aşındıkça aşınıyor…

Çok ağır bedeller ödüyoruz. Ve günün sonunda olan biten her şeyin sorumlusu bizmişiz gibi yine "biz" bedel ödüyoruz. Depremzedeler ödüyor, gönüllüler ödüyor, sivil inisiyatifler ödüyor, halk ödüyor… 

Neden "her kavgada ölen biziz", neden her doğal afet -ya da salgın ya da yangın…- nedeniyle bu kadar çaresiz, bir başımıza bırakılıyoruz? Neden bu duruma düşürülmenin de, bu durumda bırakılmanın da hesabını sormuyoruz, soramıyoruz!

Sayıları az olsa da hesap soranlar var elbet. Onlar da ya yalnız bırakıldı, ya cezalandırıldı, ya düşman-hain ilan edildi, ya tehdit edildi, ya da küfredildiler… Ama susmadılar, susmuyorlar…

"Kızılay çadırları nerede?" sorusuna karşılık "be ahlaksız, be namussuz, be adi…" diye cevap alsalar da tekrar tekrar sormaya devam ediyorlar…

İnsanları günlerdir karanlıkta bıraktığınız yetmiyormuş gibi bir de sesleri olan ekranları kararttığınızda, "Doğruyu RTÜK'ün insafına bırakmayacaklarını" söylemeye devam ediyorlar…

Hiçbir sorumluluk üstlenmediği gibi, hiçbir yarayı da saramayan devletin sömürdüğü, yorgun düşürdüğü, destek olmak bir kenara önüne taş koyduğu "gönüllülük ve gönüllüler" var bir de… "Bir umut" diye ayakta kalmaya çalışanların tek sığınağı gönüllüler… İzleyeceğiniz video, bir zaman sonra, gönüllülerin de gönüllülere ihtiyaç duyacağını fısıldıyor. Ve yeni, adil, insancıl, vicdanlı, hak temelli, liyakate dayalı  bir yaşamın inşa edilmesinin şart olduğunu anlatıyor…