Nil Mutluer

21 Mart 2015

'Kılıçdaroğlu Aleviliğini handikap olarak gördü, Alevilik utanılacak bir şey değil'

Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan: Kılıçdaroğlu, Sünni oyları kaybetmekten korkuyor

Alevilerin siyasetle ilişkilenmesi ikircikli. Bir yandan siyasi müdahalelerin ve siyasal parti içerisinde yer alma çabasının Alevi topluluğunun birlik ve beraberliğini bozduğunu, Alevi kurumları arasındaki ve bu kurumlar içindeki ilişkileri zedelediğini düşünenler var. Diğer yandansa, yüzyıllardır baskıya ve ayrımcılığa uğramış Alevilerin günümüz koşullarında sorunlarını çözmek ve varlıklarını sürdürmek için siyasal partilerle ilişkilenmesini elzem görenler var. Nitekim, Alevilerin genelde cumhuriyet rejimi ve Kemalizmle, özelde ise CHP ile ilişkilenmesi böylesi bir kaygının ürünü olarak görülebilir.

Alevi-CHP ilişkisi içerisinde bildik sorular barındıran, bildik cevaplar duymaya alışık olduğumuz bir mesele. Özetle, Osmanlı'da tebaa iken ilk defa cumhuriyetle yurttaş olarak kabul edilmeleri Aleviler için bir nevi varoluş meselesi. Cumhuriyet Alevilere inanç, ibadet ve fikir özgürlüğünü hakkıyla sağlamadı. Ancak, yine de cumhuriyetin tek tipleştirme politikaları ve laiklik anlayışı Aleviler için bir anlamda tarihten bu yana kendilerine yönelen ve bundan sonra da yönelebilecek kıyımları önlemesi demek. Bu yaklaşımla, cumhuriyetin değerlerini temsil eden parti, ortada başka seçenekler olmadığı dönemlerde Alevilere bir çıkış yolu sundu. Ancak, Aleviler içerisindeki demokratikleşme çabalarını takdir etseler de, CHP'nin parti politikası olarak Alevilere kapsayıcı çözüm sunamadığının da farkında olanlar çok.

Dün Alevilerin ufkunda HDP'nin yeni bir siyasal aktör olarak belirdiğini tartıştık. Alevilerin son dönemde belirginlik kazanan bu yöneliminde CHP'nin Alevi kaygılarını karşılamaktaki yetersizliği de önemli bir pay sahibi. Özellikle son dönemde CHP'nin belediyelerinde cemevleri olarak kabul eden kararları ve Alevilerin taleplerine yönelik TBMM'ye sunduğu yasa tasarısı gibi adımlarına olumlu yaklaşan Aleviler bulunuyor. Ancak,  genelde CHP'nin özelde ise Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alevi kimliğini yeterinde güçlü bir şekilde vurgulamaması, hatta geri planda tutması da bazı Aleviler arasında kırgınlık yaratmış halde. Dahası Alevilerin Kürt siyasal hareketine karşı takındığı mesafeli tavrın genelde Türkiye solundaki, özelde ise CHP'deki ulusalcı damardan beslendiğini söyleyenler de var ki, Türkiye siyasetinin çoğulcu ve demokratik bir yöne evrilebilmesi için Kürt siyasal hareketi ve Alevi hareketi ile buluşma kilit önemde ve bu buluşmanın gecikmesi Türkiye'nin demokratikleşmesine zarar verecek nitelikte.

 

‘Alevilik, siyasi partilere teslim edilemez’

 

Oniki Gazetesi yazarı Sibel Yalçın Aleviler'in herhangi bir siyasi parti ile ilişkilenmelerini, günümüz koşullarında zorunlu gibi görülse de gereksiz bulanlardan:

"Geçmiş tecrübelere bakınca; Alevi Hareketi ve siyasi mücadelesini yürüten canlarımızın da sistem içinde maalesef çürüdüğünü varsayarsak; Aleviler için 'siyaset yapmak gereksizliği' inanç içinde bir gerçek olarak kabul edilse de; yaşam koşulları gereği Alevilerin herhangi bir siyasal çizgiye yakın hareket etmeleri; düzen içinde 'legal' olarak yaşayabilmeleri için kaçınılmaz görünmektedir. Siyasi partiler de Alevilerin bu yeni 'varoluş' kavramlarını çok iyi bildiklerinden; Alevileri her yeni seçim döneminde en sağlam yerinden kavrayarak; bu sorunlarına halen çözüm bulamamak konusunda birbirileriyle yarışmaktadırlar adeta. Alevilerin, Alevi kimliği ve inancı ile herhangi bir siyasi partiye dönük yaklaşımı, bana göre gereksizdir zira; Aleviler, Alevilik adına yaratılacak çözümlerini, ancak kendileri bulabilirler. Zira yüzyıllardır süregelen bir inanç; bugünkü siyasi partilerin ellerine veya siyasetlerine teslim edilemeyecek kadar değerlidir. Mirastır. Varoluş nedenidir. Haktır."

 

‘Siyasiler ellerini Alevi 
kurumlarından çekmiyor!’

 

Alevi kurumlarının içinde ve arasında yaşanan kavgalarda başta CHP olmak üzere siyasi partilerin müdahalelerinin payı olduğu da dile getirilen eleştiriler arasında. Örneğin Hubyar Sultan Alevi Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu şöyle konuşuyor:

"Başta CHP olmak üzere siyasilerin Alevi kurumlarından elini çektiği yok. Türkiye’de Alevi milletvekilleri, Alevi kongrelerine müdahale ediyorlar. Oralarda kongrelerin belirlenmesine yönelik tabanda çalışmalar yapıyor ya da kendi belediyelerini kullanıyorlar. Bunlara tanık olduk biz. Partinin belediyesi var, bir sürü. Biz başımız sıkışınca oralara gidiyoruz, otobüs istiyoruz falan. Bunları bizim kongrelerimize koz olarak kullanıyor CHP'li belediyeler ve bizim seçimlerimizi, Alevi kurumlarını dizayn ediyorlar. Kendi istedikleri listeleri oluşturuyorlar. İleride başka partilerde bu konuma gelecek mi onu bilemem. Şu anda AKP ile CHP böyle bir pozisyonda. CHP’nin hamleleri etkili oluyor çünkü tabanda karşılığı var. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Alevi kurumları kendi hallerine bırakılmıyor ve bunun getirdiği siyasi ayrışmalar üzerinden Aleviler arasında kavgalar oluşuyor."

 

‘CHP de, AKP de Alevi hareketini itibarsızlaştırmak için uğraştılar’

 

Cem Vakfı Başkan Yardımcısı Doğan Bermek de siyasi müdahalelerin Alevi hareketine zarar verdiğini düşünenlerden:

"Alevilik ekseni altında bir araya geldiğimizden beri, CHP’nin en nefret ettiği kurumlardan bir tanesi Cem Vakfı oldu. Çünkü CHP 'ben zaten buradayım. Aleviler de benim bünyemde, siz ne oluyorsunuz' dedi. Tabii sosyalistler ayrı ama, hem CHP hem de AKP Alevi hareketini itibarsızlaştırmak için çok uğraştı."

 

'Alevilerin siyasal partilerde yönetici 
olmasında yanlış bir şey yok'

 

Alevi kurumlarının yöneticilerinin ve Alevi kanaat önderlerinin siyasal partilerle ilişkilenmesinin, Alevi taleplerinin gerçekleştirilmesi yönünde katkı sağlayabileceğini ve bu nedenle siyasetle ilişkilenmekte yanlış bir şey olmadığını söyleyenler de var. Demokratikleşmenin yıllar içinde mücadeleyle kazanıldığını, kendi dilinin de yıllar içinde demokratikleşme yönünde evrildiğini vurgulayan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Avukat Fevzi Gümüş de bu görüşü savunanlardan:

"CHP'nin Alevileri oy deposu olarak gördüğü, Alevilerin kendi partilerini kurması gerektiği yönündeki görüşün doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Daha çok kişisel çelişki ve zaaflar içeren bir yaklaşım bu. Bizim CHP’de yönetici olmamız bugüne kadar CHP’nin Alevilere yönelik eğer bir eksik politikası varsa bunların giderilmesine, düzeltilmesine, dahası gerçekleştirilmesine katkı sunabilir. Bu bir dinamizm ise CHP’de Alevi meselesi ile ilgilenen kişilerin bulunması, Alevilerin demokratik talepleri karşısında CHP’nin daha atak politikalar geliştirmesine katkı sağlar. Örneğin CHP'li Belediyelerin Cemevlerini ibadethane kabul etmesi bu dinamizmin bir delili oldu. Yıllarca içinde bulunduğumuz örgütlenmeye bir mitingi alt yapısının oluşturulmasından tutun da, cemevlerimizin inşa edilmesine kadar CHP'nin özellikle Belediyeler aracılığa yaptığı görünmeyen mütevazi katkıları da unutmamak gerekir. Laiklik ve demokrasinin ne kadar önemli bir şey olduğunu AKP'nin gerici ve baskıcı uygulamaları ile bir kez daha hatırladık. CHP'nin  4+4+4 Eğitim Sistemine geçişe karşı direnişinin ne kadar hayati olduğu ve buna karşı hangi siyasi partilerin direniş gösterdiğini hatırladığımızda CHP'nin misyonu daha iyi açığa çıkacaktır. Kılıçdaroğlu, son dönemde, CHP’nin Alevi örgütlenmesinin hassasiyetlerine uygun ilişkileri geliştirmeye örgütlenmeye duyduğu tespitinden hareketle, Alevi Temsilcilerini CHP’nin parti meclisine taşıdı. Bu bir ihtiyaçtı ve olumlu bir adım oldu. Alevi örgütlenmesinin hassasiyetleri ve taleplerinin Alevilerin kitlesel desteğini alan CHP'de temsil imkanı bulması, sorunlarının insan hakları ve demokrasi bağlamında çözümüne katkı sunacaktır. Nitekim CHP'nin geçtiğimiz günlerde TBMM'ye sunduğu 'Herkes İçin İnanç Özgürlüğü' Yasa Paketi Alevilerin can güvenliğinden tutun da, Nefret söylemine, cemevlerinin statüsünden, Eşit Yurttaşlığa ilişkin Alevilerinin taleplerinin derli toplu olarak meclise sunulmuş siyasi partiler içinde bu güne kadarki en ileri tekliftir."

 

'CHP daha aktif olmalı'

 

Önce BDP - HDP daha sonra da CHP'li belediyelerin cemevlerini fiilen ibadethane olarak tanıyan karar ve uygulamaları Alevi toplumunda olumlu bir yankı buluyor. CHP'nin daha aktif olması gerektiğini söyleyen Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan CHP'li Belediyelerin bu yaklaşımını doğru yönde atılmış bir adım olarak görenlerden:

"CHP’nin daha aktif olması lazım. Bu son yaklaşımları doğru bir yaklaşımdır. Cemevlerinin hukuki statü itibariyle her türlü imkânlardan yararlandırılmasına ilişkin CHP’li belediyelerin verdikleri talimat doğrudur ve anayasaya uygundur. Çok geç kalınmış bir olaydır ama ne kadar geç olursa olsun, olması iyidir."

 

‘Kılıçdaroğlu Aleviliğini engel olarak algılıyor’

 

Alevi çevrelerinde sıkça dile getirilen bir eleştiri, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alevi kimliğini yeterince vurgulamaması. Örneği Pir Sultan Abdal Dernekleri eski Başkanı ve Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu Kurucu Genel Sekreteri Kazım Genç, Kılıçdaroğlu siyaseti "Alevi kimliğiyle yapsa, oyu yüze otuzdan aşağıya düşmez" diyor. 

Benzer bir şekilde, Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan da Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sünni oyları kaybetmek kaygısıyla Alevi kimliğini vurgulamakta çekingen davrandığını belirtiyor:

"Alevilik CHP’de Kemal Bey açısından adeta bir handikap gibi algılanmıştır, ‘Ben CHP’nin başındayım, Aleviyim. Alevi olduğum için Alevilikten hiç bahsetmemem gerekiyor. Yoksa Sünni kesim bize oy vermez’ gibi bir yaklaşımı olmuştur Kemal Bey'in. Halbuki bu yanlış bir yaklaşımdır. Bana göre Kemal Bey’in en büyük zaafı oydu. Alevilik öyle başı önde eğilerek, utangaçlıkla ifade edilecek bir düşünce sistemi değil ki. Tam tersi Sünni kesimi de yanına çekecek, yani laik düşünen, Alevilikle çok daha güzel yaşayacaklarını kabul eden, Aleviler kadar Sünniler de var. Onu söyleyerek o bütünleşmeyi belki de Alevi İslam anlayışı içinde sağlamak gerek. Onu yapamazsan Sünnilik demokrasileri yaşatabilecek özü içermiyor."

 

‘CHP Alevilerin Kürt hareketi 
ile buluşmasını engelliyor’

 

Serçeşme dergisi editörü Ahmet Koçak CHP'nin oy tabanının erimesinden korktuğu için Aleviler ve Kürtler arasındaki olası bir yakınlaşmayı engellediğini söylüyor:

"Siyaseten Kürt hareketi ile Alevilerin yan yana gelmesi CHP’nin işine gelmiyor. Bu yakınlaşma CHP’nin tabanından güç götürecektir ki, Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı sürecinde ne kadar çok paniklediklendiğini gördük. Dolayısıyla şimdi CHP Alevi örgütlerine karşı belli yerlerde desteğini arttırmaya başladı. Bunu Maltepe Belediyesi'nde de yapacak, bir başka yerde de yapacak. Özellikle Alevi tandanslı, Alevi kimlikli belediye başkanları daha rahat yapar hale gelecek. Diyeceksin ki zararı ne? Zararı tam da şu, sen bir şey verdiğin zaman karşılığında oradan bir şey istersin."

 

 

‘Alevi solu, Türk solunun yavrusudur’

 

Serçeşme çevresinden Engin Urcan da genelde Türk solu, özelde ise CHP'nin içindeki ulusalcı/milliyetçi damarın, Aleviler'in Kürt siyasal hareketine mesafeli durmasında pay sahibi olduğunu düşünenlerden:

"Aleviler neden Kürt düşmanı? Temelde Türkiye'deki devlet propagandasına ikna olmuş, 'millet, bayrak, devlet' dendiği için uzun zaman, bayrağına saldıran birisi varsa düşman oluyor... Alevi solu Türk solunun yavrusudur. Demokrat değildir, çünkü demokrat olmak için milliyetçi olmamak lazım. Türkiye’de sol Kemalizm kökenlidir. Türkiye’de enternasyonalist olduğunu söyleyen sol başka bir inmeyle inmelenmiştir. 'Tek ülkede sosyalizm' Stalinciliğiyle gelişmiştir. TKP, TİP, TSİP veya benzer çevredeki sol da, CHP de aynı şekilde inmelenmiştir."