Nil Aldemir

24 Ekim 2010

Pişmaniye

İzmit’te yapılan pişmaniye heykelini gördünüz mü? Ben gördüm, ama heykeldeki pişmaniyeyi göremedim.

İzmit’te yapılan pişmaniye heykelini gördünüz mü? Ben gördüm, ama heykeldeki pişmaniyeyi göremedim.


Konuyla ilgili çıkan haberler “Pişmaniye heykeli açıldı,” diye başlıyor, “Pişmaniyeden heykel olur mu demeyin,” diye devam ediyor. Vallahi ben dedim. “Tüylü bir topağın heykeli nasıl olur acaba,” diye haberi açınca karşılaştığım şey, bildiğin bir uzay gemisi olunca, tabii benim için daha garip oldu.


Dev bir pişmaniye görmek beklentisi - uzay gemisi görüntüsü arasında zavallı beynimde yanan devreleri siz bir düşünün artık.


Mars Attacks filmini bilirsiniz. Bütün devlet erkanı, halk falan barış nidalarıyla uzay gemisini karşılamak üzere çölde toplanırlar. Uzaylı lider gemisinden çıkar, devlet görevlilerini selamlıyormuş gibi yapar, ellerini sıkar, “rabalibabebe” falan diye bir şeyler söyler, sonra lazer silahıyla ortama bir güzel ateş açar.


İşte o ateş açılmadan önce devlet büyükleri işte aynen bu fotoğraftaki gibi görünmektedir.


İzmit Belediye Başkanı Pişmaniye Heykeli’nin açılış töreninde “1040 metre uzunluğunda Pişmaniye imal ederek, rekorlar kitabına kentimizin adını yazdırdık. Pişmaniye için logo belirledik. Pişmaniye şarkısı yazdık, klip hazırlattık, dergisini çıkarttık, heykelini yaptırdık. Bence bir tane heykel yetmez. Şehrimizin farklı bölgelerine pişmaniye temalı heykeller yaptırabiliriz. Şimdi hedefimiz Pişmaniye Çarşısı yapmak,” demiş.


Müthiş. Bir şehrin önemli bir değeri, geçim kaynağı; yaşatılmalı, bandrollenmeli, öğretilmeli. Pofuduk pişmaniye dansı tasarlanmalı, Red Kit’teki gibi pişmaniyeye bulanmış insanlar açılışta çalınan Erol Büyükburç’un seslendirdiği Pişmaniye şarkısıyla gezmeli falan. Ben ciddiyim. Yabancılar yapıyor böyle şeyler, hem eğitici hem eğlenceli oluyor. Çocuklar için özellikle.


Keşke ürettiğimiz her şeyi böyle sahiplensek. Şekerimizi, tuzumuzu, bakırımızı durup dururken bir yerlerden ithal etmeye başlamak yerine her şehirde onlar için ayrı bir festival düzenlesek.


Heykel işine sonra bakarız. Özellikle gece gören turist benim gibi uzay gemisine benzetmesin, güzelim İzmit pişmaniyesinin heykeli pişmanlık yaratmasın, benim derdim o.


Ya da heykelin yanına, “Aaa bu da ne böyle, iz dis dı speysşip of İzmit speys kommuniti?” diye gevrek gevrek soracak yabancı turiste yanıtı yapıştıracak görevliler yerleştirilsin.


Görevliler “Ağır ol paşam. O heykel pişmaniye çeken insanların figürü aslında, pişmaniyenin değil. Dikkatli bakalım lütfen. Do yu andırstend mi? Ha? Du yu?” diye yanıtı yapıştırsın, bir parça pişmaniyeyle de olayı tatlıya bağlasın.