On sekiz yaşında bir kız, tabut gibi bir kutuda, korku içinde… Nefes almakta zorlanıyor. Kutunun dışında anlayamadığı sesler dolanıyor. Avrupa’nın en büyük sinema salonları zincirine sahip olan babası, çete üyeleriyle fidye pazarlığında. Ama merak etmeyin… Genç kız, bu durumdan kurtulacak. Daha sonra ise hayatını pistlere adayacak.
O, Giovanna Amati… Formula 1’in son kadın yarışçısı…
Yetmiş dört günlük esaret
1978 yılı, İtalyan sokaklarının envaiçeşit kanunsuzlukla donandığı yılların içinde öne çıkıyor. Zira, dönemin kriminal olduğu kadar magazinel bir karşılığı da bulunan kaçırılma hadisesi 1978’in şubat ayına denk geliyor.
12 Şubat günü, sinema salonları kralı Giovanni Amati ve aktris Anna Maria Pancani’nin küçük kızları Giovanna, Roma’daki villalarının önünden kaçırıldı. On sekiz yaşındaki Giovanna’yı kaçıran Marsilyalı çetenin lideri, Jean Daniel Nieto isminde, otuzlu yaşlarının başında bir adamdı. İstedikleri şey ise belliydi: Para!
Vakit kaybetmeden pazarlıklar başladı. Baba Giovanni, bir an önce kızını kurtarmak istiyordu, fakat polis fidye ödenmesine şiddetle karşı çıkıyordu. Hatta ödeme yapılamaması için mahkeme kararıyla ailenin banka hesapları dahi donduruldu.
Umutlar tükenirken, zor durumda kalan babanın imdadına George Lucas’ın meşhur filmi “Star Wars IV: A New Hope” yetişti. Sahibi olduğu sinema salonlarından elde ettiği hasılat, eşinin mücevherleri ve aldığı borçlarla sekiz yüz milyon liretlik fidye parasını toplamayı başaran Giovanni, nihayet kızını kurtarabilecekti.
Çoğunluğu tahta bir kutuda geçen, tam yetmiş dört gün. Taciz ve şiddet dolu günlerin ardından genç kız, serbest kaldı ve kısa bir süre içinde yedi çete üyesi tutuklandı. Çete lideri Nieto ise tutuklananların arasında yoktu.
Dahası birkaç ay sonra ortaya çıkan bazı söylentiler durumu biraz daha karmaşık hale getiriyordu. Giovanna ile Nieto arasında duygusal bir yakınlaşma olduğu hatta Nieto’nun Giovanna ile iletişime geçtiği söyleniyordu. Öyle ki, polis, bu durumu Nieto’yu yakalamak için kullanmaya karar verdi. Giovanna’yla buluşmak üzere yola çıkan Nieto, buluşma noktasına vardığında karşısında polis kuvvetlerini buldu.
Giovanna ile Nieto arasında yaşanan duygusal durum gerçek miydi yoksa basının uydurması mıydı? Tahlil etmek zor. Ancak Giovanna Amati, son olarak BBC’ye verdiği mülakatta bu durumu yalanlıyor:
“Gazetelerde okuduğunuz tüm hikayeler yalandı. Tamamen yalandı… Dışarı çıktığımda, sadece aileme dönmeyi ve tüm çetenin tutuklanmasını istiyordum.”
Zor günlerin ardından hayata yeniden dönen Giovanna, yaşadığı kabustan kurtulup çocukluğundan beri rüyalarında olan bir tutkunun peşinden gitmeye karar verdi.
Pistlerde bir kadın
Giovanna, çocukluk arkadaşı ve geleceğin başarılı Formula 1 pilotu Elio De Angelis’le birlikte bir sürücülük okuluna gitti. Elio’nun da yüreklendirmesiyle bu işi yapabileceğine olan inancı çoğaldı.
Pistlerin cazibesine kendini iyice kaptıran Giovanna, 1981 yılına gelindiğinde ise profesyonel olarak Formula Abarth serisinde yarışmaya başladı. Başarılı yarışlardan sonra yıllar içinde sırasıyla Formula 3’te ve Formula 3000’de de boy gösterirken çalışmalarının karşılığını alacağı gün gittikçe yaklaşıyordu.
“Zaman içinde yavaş yavaş bir yarış pilotuna dönüştüm. Önce Formula 3, sonra Formula 3000 ve bir gün Bay Ecclestone telefonla beni aradı. “
Giovanna’nın Formula 3000’de pek başarılı olduğu söylenemez. Yine de kader onun karşısına bir fırsat çıkardı. 1992 yılında Formula 1 sezonu başlamadan önce, düşük seviyeli takımlardan biri olan Brabham, Japon pilot Akihiko Nakaya ile anlaşmıştı. Ancak Nakaya’nın lisansı gereksinimleri karşılamadığı için acilen uygun lisansa sahip bir pilot bulmaları gerekiyordu.
Peki bu kim olabilirdi? Elbette, Giovanna Amati…
1 Mart 1992, Güney Afrika. Otuz iki yaşında bir kadın, tabut gibi bir aracın içinde… Nefes almakta zorlanıyor. Bütün gözler onun üzerinde…
Giovanna, sıralama turları için piste çıkmayı beklerken, yıllar evvel yaşadığı travma ile klostrofobik bir bağ kurmuş mudur, bilmiyorum. Her ne kadar kurtlar sofrasında bu işin en iyilerinin karşısına çıkmak onu mutlak bir korku ve heyecana sürüklese de ulaştığı nokta, ne denli güçlü bir karaktere sahip olduğunu da bize gösteriyor.
“Yaşadığım olay, beni daha da güçlendirdi. Yani, tutsak olarak üç ay geçirmek, sizi güçlü bir insana dönüştürüyor. Böyle bir olay sizi ya deliliğe sürükler ya da güçlendirir. Ben daha da güçlendim.”
Giovanna ne kadar güçlü olursa olsun, kullandığı araç onun tutkularına ve yeteneklerine cevap verecek nitelikte değildi. Katıldığı üç Grand Prix’de de sıralama turlarından öteye gidemedi. Gerekli tur zamanını elde edemediği için kurallar gereği start alamayan Giovanna, üçüncü yarışın ardından takımdan çıkarıldı. O döneme dair hayal kırıklığını yine en güzel şekilde, kendi ağzından dökülen sözler özetliyor.
“Bütün gözler benim üzerimdeydi, çünkü şampiyonadaki tek kadın sürücü bendim. Fakat o araç yüzünden (Brabham) iyi bir performans gösteremedim. O araçla sıralama turlarını geçemedim ancak asıl problem sonrasında bana ikinci bir şans vermemeleriydi.”
Giovanna, 1978’de yaşadığı karanlık günlerin ardından hayatta ikinci bir şansa sahip oldu. Fakat Formula 1 pistlerinde hiç kimse ona ikinci bir şans daha vermedi. Giovanna, kırılgan bir zengin kızı imajını elleriyle parçalayıp, önüne çıkan cinsiyet bariyerlerini yıkarak motor sporlarının tepesine kadar ulaştı. Zirvede kısa süre bulunsa da şimdilik türünün son örneği…