8 Haziran sabah saatleri. Kurlar ne yazık ki teker teker psikolojik eşikleri aşıyor. Dolar 17, Euro 18, pound 21 TL. Brent petrol 120 doları aştı. İş insanlarının sabah erken saatlerdeki endişeli istişare trafiğine şahit olmuş bir yatırım danışmanı ile konuşuyorum. "Artık her güne büyük bir stresle başlayıp büyük stresle bitiriyoruz" diyor. "Nereye böyle, nereye kadar" her yerde soruluyor, konuşuluyor. Karşımdaki isme soruyorum: "Endişelenmekte biraz geç kalmadılar mı ve hâlâ itirazlarını alçak sesle dile getirmiyorlar mı? "Yanıt veriyor:
"Geç kalmış olabilirler ama TÜSİAD Başkanı Orhan Turan'ın geçen gün (7 Haziran) Eskişehir Sanayi Odası'ndaki konuşmasını dinledin mi? Oradaki konuşmayı dinlemediysen bile TÜSİAD kurumsal sitesine metni koymuş oku lütfen."
Siteyi açıp metni okuyorum. Şu satırların altını çiziyorum: "Çalkantılı bir döneme yüksek kur, yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı sarmalında giriyoruz. Eylülden bu yana uygulamakta olduğumuz iktisadi politikalar çerçevesinde, enflasyonun öngörülebilirliği son derece zorlaşmış durumda."
Şiddetli global enflasyon ortamında ülke ekonomimizde sadece arz yanlı değil talep yanlı da bir enflasyon mevcut. Enflasyon oranımız yıllık yüzde 70'i aşmış durumda ve bu süreci besleyen dinamikler hafiflemenin aksine daha da enflasyonist olmaya devam ediyor.
Hâlihazırdaki kur ve para politikası ekonomideki pek çok parametreyi de olumsuz etkiliyor. Enflasyon baskısı, şirketlerin her kalemde maliyetlerini yükseltirken, ücretli kesim dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinde yaşam standartlarını olumsuz etkiliyor.
Sene başında özellikle asgari ücrete yapılan yüksek zam oranına rağmen alım gücü hızla düşüyor. Geçen yıl özel sektörde pek çok şirket çalışanlarını enflasyondan korumak için inisiyatif aldı. Bununla birlikte doğru iktisadi politika adımları atılmadığında, maalesef sadece ücretlerde ayarlama yapmanın çalışanların refah artışına yeterli katkıyı sağlamadığını da görüyoruz.
İhracata dayalı büyümeyi temel alan ekonomi politikalarımızın sonuçları ise bu görünümü tamir etmekten maalesef uzak görünüyor. Yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7,3 oranında büyüyen ekonomimizde ana kaynağın yatırım değil şiddetli tüketim olduğunu da görmekteyiz. Enflasyondan korunma refleksi, yani tüketimin öne çekilmesi ilk çeyrekte büyümeye en yüksek katkının tüketim harcamalarından gelmesini sağladı.
Sürdürülebilir kalkınma açısından stratejik öneme sahip tarımda sınırlı bir büyüme gözlemlendi. İhracatta ise bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 16,8'lik artış olmasına rağmen, Ticaret Bakanlığı'nın öncü verilerine göre mayıs ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 157 artışla 10,7 milyar oldu. Rakamların dilinden baktığımızda dış ticaret açığımızın rekor düzeylere geldiğini gördük. Keza bu kapsamda süreç cari açığımızın daha da artarak 30 milyar doların üzerine çıkması ile sonuçlanacak.
Tüm bu göstergeler, politikalarımızı gözden geçirmemizi, kapsamlı değişiklikleri gündemimize almamızı gerektiriyor.
TÜSİAD heyeti dünden beri Ankara'da. Dün AKP Genel Başkan vekili Binali Yıldırım ile görüştüler. Endişelerini aktardılar. Ardından muhalefet liderlerini ziyarete başladılar. Dün Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan ile görüştüler. Bugün Temel Karamollaoğlu, Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşecek. Görüşme listesinde HDP'nin ve Mithat Sancar'ın da olduğunu ekleyeyim.
Tekrar metne geri dönecek olursak. TÜSİAD Başkanı 'eylül ayından itibaren uygulanan politikaların' bugünkü kaotik süreçte payı olduğunu söylemiş. Eminim hatırlıyorsunuz; Merkez Bankası'nın iktidarın talebi doğrultusunda zamansız faiz indirimlerinin başladığı tarih. Dünyada benzeri olmayan 'faiz sebep enflasyon sonuç' önermesinin hayata geçirildiği tarih. 2021 eylülünde 8.27 dolar seviyesinde olan dolar/TL aralık 2021'de 18'lere çıkmış, Hazine'nin üstüne büyük bir yük getiren Kur Korumalı Mevduat ile 13'lere inmiş, 2022 ilk aylarında yükselmemesi için Merkez Bankası'nın 'olmayan rezervlerinden' yapılan müdahalelerle yükselişi engellenmeye çalışılmış, ancak bugün itibariyle yeniden 17 TL'nin üstüne çıkmış oldu.
Türkiye enerji ithalatçısı bir ülke olduğu için doğalgazdan benzine bunların hayatın her alanında yarattığı etkiye paralel enflasyon TÜİK'e göre bile yüzde 73'ler seviyesini geçti. Bağımsız araştırma kuruluşu ENAG bu oranı 170 seviyesinde ölçüyor.
Erdoğan daha yeni 'politikasında ısrar edeceğini' söyledi. TÜSİAD ise başkanının ağzından 'politikanın gözden geçirilmesi, kapsamlı değişiklik yapılması' çağrısı yaptı. Pek muhtemel Erdoğan TÜSİAD'ı ve eleştiri seslerini yükseltenleri ağır cümlelerle eleştirmeye başlayacak. Ama bu kez bunun ne denli etkili olacağını daha doğrusu sermaye kesiminin geri adım atmayacağını kestirmek zor.
Bir yandan Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati'nin sonradan düzeltmeye çalışsa da başarılı olamadığı dar gelirlileri gözden çıkardıklarını anlattığı Kızılcahamam'daki medyaya sızan konuşması: "Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Üretimi ve büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor."
Öte yanda sermayenin sesini yükseltmesi. En önemlisi kurların tedbir tanımaması. Ekonomik buhran seçimlerin bir sene daha beklemesine müsaade etmeyecek gibi gözüküyor.
Not: İsmet Berkan'ın abonelerine gönderdiği yazı da TÜSİAD'a ve başkanının çıkışına ayrılmış. Berkan'ın yazısının başlığı: Muhalefet konuşmadı, TÜSİAD konuştu.
Murat Sabuncu kimdir?
|