Hafta sonunun büyük bir çoğunluğunu HDP’nin kongresinde geçirdim.
Uzun yıllardır siyasi parti kongresi izliyorum.
Aynı çatı altında hemen her görüşü, insanı barındıran Türkiyeli bir partinin son dönemde bir örneğini hatırlamıyorum.
Pazar akşam saatlerinde belli olan 80 kişilik parti meclisindeki isimlere bakıldığında ya da dün Kongre sırasında oluşan Divan göz önüne alındığında ne demek istediğim daha rahat anlaşılır.
Ağırlığını Kürt hareketinin ve Gezi’de öne çıkan grupların oluşturduğu bir parti HDP. Kullandığı sloganlarda söylemlerinde bu çok net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Ancak HDP oluşurken ortaya çıkan bir tartışma vardı: Parti sadece sosyalistlerden mi oluşacak yoksa diğer grupları da mesela referansı İslam olanları da içinde barındıracak mı?
Bu soruyu en net soran isimlerden biri, HDP Kongresi’den kısa bir süre önce, BDP’li Altan Tan olmuştu. Tan, Şirin Payzın’ın CNN Türk’teki programında, “HDP projesi bütün libarel demokratları, Müslüman demokratları, Kürt halkının büyük bir kısmını içine alması gereken bir projeyken, maalesef sadece marjinal Türk solu ile sınırlı kalan dar bir proje haline geldi” demişti.
İki gün boyunca yapılan konuşmalarda atıfta bulunulan teori de, selam yollanan ya da anılan isimler de genellikle soldandı.
Kongre’de hemen tüm görüş ve inançlardan isimler kürsüye davet edilip katılımcıları selamlamaları da sağlandı. Ancak kimileri burada da bir “eksiklik” hissetti.
Eksikliği hissedenlerden biri de hem kongrede oluşan Divan’da hem de parti meclisinde olan bir isimdi. Başörtüsüne özgürlük için uzun yıllar mücadele eden bunun için kızlarıyla beraber hapis yatan Hüda Kaya…
Kaya; Kongre’de İslami kesimlere, selamlamada da konuşmalarda da hitap edilmediğini bunun eksiklik olduğunu söyleyecekti. (Benim görüşmemde Hüda Kaya bu kısmı çok vurgulamadı. Ancak akşam saatlerinde ANF’ye yaptığı açıklamada “konuşmalarda referansı İslam olan bir temsiliyetin bir rengin eksikliğini çok hissettim. Herkes kendi renkleriyle ifade edilirken keşke İslami kesimler veya başörtülü kadınlar da selamlanabilseydi” dedi)
Ancak genel anlamda HDP’nin misyonunu önemsediğini de anlattı. Kongreye verilen öğlen arasında görüştüğüm Kaya partiye davetin, partinin eş başkanı seçilen (henüz eş başkanlık yasalaşmadığı için partinin resmi genel başkanı) Sabahat Tuncel tarafından yapıldığını söyledi. Hüda Kaya’nın HDP’ye gelişinin en önemli nedenlerinden biri “tek bir liderin iki dudağı arasına mahkum olmak istememesi.”
Bunu şöyle ifade ediyor:
“Şu ana kadar Türkiye siyasi geleneğinde, partilerin hiyerarşisinde, sadece tek bir liderin iki dudağı arasından çıkan kararları, özgürlük diye göremedim. Bu sebeple bu zamana kadar siyasi çalışmalardan uzak kaldım. HDP sürecinde; yurtiçi, yurtdışı konferanslarla tanıştığımız, iletişim içinde olduğumuz arkadaşlarla burada bir lider sultası olmadığını, olmayacağını, kadınların kendi özgür kararlarında son derece inisiyatif sahibi olduklarını, hatta kadın meclislerinin aldığı kararların tartışmaya bile açılamadığına şahit oldum. Dindar bir Müslüman kadın olarak, başörtülü bir kadın olarak ötekileştirilmeden, benimle beraber, benim özgür olduğum tüm alanlarda, Türkiye’de bu topraklarda yaşayan her düşünceden halkların, insanların özgürlük içerisinde kendi kimliklerini var edebileceklerini gördüğüm için buradayım.”
Cumartesi yapılan HDK Genel Kurulu’nda bir de madde teklif etmiş Kaya:
"Teklif ettiğim madde şöyle: Kadınlar tercih ettikleri hayat tarzları, kılık kıyafetleri sebebiyle hiçbir şekilde ötekileştirilemezler, eğitim ve çalışma hakları engellenemez. Bunun burada karşılığını gördüğüm için buradayım."
Kaya’ya HDP’de ne için mücadele edeceğini de soruyorum:
“Mücadelem sadece başörtüsü özgürlüğü için değil. Hem Türkiye topraklarında hem de yeryüzünde kendini neye ait hissediyorsa insanlar kendilerini özgürce ifade etmeliler. Ben bunu savunuyorum. Bunun referansını da hayatımın tek referansı olan Kuran’dan alıyorum. İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittirler. Sadece erdemli, ahlaklı ve sorumluluk sahibi olanlar derece bakımından üstündürler.”
Peki parti içindeki farklı görüşlerin birlikteliği:
“Sosyalist arkadaşlar; eşitliği, adaleti, insanların ötekileştirilmemesini kendi referansları içinde ifade edebiliyorlar. Ben de bunu tek referansım olan Kuran ile ifade ediyorum ve onlarla aynı çatı altında buluşabiliyorum.”
HDP’de yolun başında ortaya çıkan bu tartışmalar, önümüzdeki günlerde partinin hangi kesimlerden oy alabileceğini de netleştirecek. HDP’ye sadece “Türkiyelileşmek” yetmeyecek.