İZMİR
İkinci Yüzyıl İktisat Kongresi toplantı salonu. Dev ekranda ‘Millet İttifakı Genel Başkanlar Buluşması’ yazıyor. Salon tıklım tıklım dolu. Ön sıralar partilerin milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe yöneticileri, parti meclisi üyeleri ile dolu. Salonun üçte ikisi yani. Saat 17’de başlayacağı duyurulan toplantı 17.40’ta başlıyor. Ben en arkadayım ön sıraların hareketlenmesi, arkasından başlayan alkıştan İttifak'ın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve dört partinin liderinin salona girdiğini anlıyorum.
Bir anons yok. Bu arada liderlerden biri de yok. İYİ Parti Lideri Meral Akşener gelmemiş. Yerine partinin Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale katılıyor. Salonda alfabetik sıraya göre liderler konuşuyor, İYİ Parti’den bir genel başkan yardımcısı. Ve Özlale salondakilere, televizyonlardan izleyenlere konuşmasının başında ‘genel başkanının selam ve sevgilerini’ iletiyor. Ama Akşener’in neden orada olmadığına dair bir bilgi vermiyor. Pek muhtemel bir programı var. Ama izleyenin, seçmenin bilmek hakkı. Sabahtan itibaren Akşener’in katılmayacağının belli olmasıyla masanın diğer aktörlerinin yöneticilerinin bu konuda ne düşündüğünü öğrenmeye çalışıyorum. Kimi "Her yere beraber gidecek halleri yok" derken kimi "Meral Hanım gezilerinde en çok iki belediye başkanı ile (İmamoğlu ve Yavaş) mutlu gözüküyor" diyor. Kimi; "Sel felaketinde Kılıçdaroğlu ve Davutoğlu ile atladı gitti Şanlıurfa’ya, daha ne yapsın" diyor kimi; "6 (genel başkanlar), artı 2 (belediye başkanları), artı 1 (genel başkan yardımcısı) yeni formül" diye espri yapıyor. İşin özeti kafalar karışık, iletişim açısından pek de makbul olmayan bir sonuç.
İttifaktaki diğer konu. Akşener’in masaya dönmek için Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmasını önerdiği iki isimden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın son çıkışı. Fatih Altaylı’nın programında şunları söylemişti:
"Birkaç gün vaktimiz olsaydı şunu önerecektik, 'Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak beni ve Ekrem Başkan'ı ilan edin, sayın Genel Başkanlarımız milletvekili olsun ve partilerin başında olsunlar' diyecektik. Kendi grupların başında olmasının daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Bu benim fikrim. Bunu sayın Genel Başkanlarla konuşacağım ama takdir masanın."
Mansur Yavaş bu ‘fikrini’ altı liderin 12 maddelik güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yol haritası metnini kabul edip kamuoyuna duyurmasından yani 6 Mart'tan 11 gün sonra paylaşıyor. Yavaş 12 maddenin üçüncüsünün aynen şu olduğunu eminim biliyor:
"Geçiş sürecinde Millet İttifakı'na dahil partilerin Genel Başkanları, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaktır."
Peki Cumhurbaşkanı adayı tartışmalı da olsa ortaya çıkmış, seçime 53 gün kalmış, geleceğe bakıp seçim için çalışmak varken neden aşılmış konularda tekrar geçmişe dönmek?
Bu konuda iki kulis bilgisi var. Birincisi konunun bu şekilde gündeme gelmesinden Kılıçdaroğlu’nun memnun olmadığı. Diğeri bu çıkıştaki ana mantığı masadan bir liderin daha paylaştığı.
Bu arada ittifak partilerinde milletvekili belirleme süreciyle ilgili de yoğun faaliyet var. Saadet Partisi’nin 'ittifak içinde ittifak' formülüyle, DEVA ve Gelecek’e 'kendi logolarının altında milletvekili seçimine girme' çağrısı da şimdilik sonuçlanmamış durumda. DEVA’nın en az 41 ilde kendi logosuyla girme sözünün arkasında olması, Gelecek ve Saadet’in ikili olarak girmesinin gerekli anlamı taşımayacağı konuşuluyor. Bu arada CHP listelerinden girme konusunda da bu üç partide de belli bir hassasiyet var. Aynı hassasiyet CHP’de de bu partilerin kendi listelerinden seçime girişiyle ilgili bulunuyor. Özellikle milletvekilliği bekleyen pek çok partilide…
Dönelim tekrar İzmir’e... Toplantının yapılacağı salona geçmeden önce Kılıçdaroğlu’nun kaldığı otele uğruyorum. Pegasus’un tarifeli uçağı ile gelmiş. Diğer yolcularla bol bol fotoğraf çektirip konuşmuş. Kaldığı kata çıktığım zaman partinin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Baş Danışmanı, Parti Meclisi Üyesi Deniz Demir, Parti Meclisi Üyesi Semra Dinçer ve Gizem Özcan, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Gençosman Killik, Çeşme Belediye Başkanı Muammer Ekrem Oran ile karşılaşıyorum. Kılıçdaroğlu bir saat sonra yapacağı konuşmaya hazırlanıyor. Herkesin alanda çalışmasını istediğinden yakınında az sayıda kişi var. Her alanda tevazunun, sadeliğin ön plana çıkmasını istiyormuş. Havaalanında karşılanmasından oteldeki bekleyenlere Kılıçdaroğlu’na bir ilgi var. İzmir CHP’nin de Millet İttifakı’nın da güçlü olduğu bir yer. Bu şehirde iktidara gelmeye, Cumhurbaşkanı olmaya bir adım kalmış lider-ittifak havası rahatlıkla yaratılabilecekken bundan yararlanılmıyor. Kimileri 'deprem bölgesine saygı' diyebilir. Elbet saygı sonsuz ama abartı ile ‘tamam bu kez oluyor ruhu’ yaratma arasında elbet bir yer bulunabilir. Kılıçdaroğlu’nun danışmanları ve metin yazarları konuşmasında en az birkaç manşet verecek, seçmene tamam dedirtecek mesajlar da bulmalı.
İttifak’ın diğer liderleri. Ali Babacan’dan Ahmet Davutoğlu’na Temel Karamollaoğlu’na Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığına giden yolculuğuyla ilgili hem destekler hem de moral veren konuşmalar yaptı. Hatta Babacan kazandıktan sonraki ilk konuşmasına dair önerilerde bile bulundu.
Dinleyicilere gelince… Kendi Genel Başkanlarını izleyenler salondan ayrılmaya başlayınca gürültü ve küçük çaplı kaos yaşandı. Ancak genelde her konuşmacıya ilgi vardı. En büyük alkış Kılıçdaroğlu’nun "İstediğiniz kadar üretin hakça bölüşmezseniz, toplumun bir kesimi yoksul olursa orada huzur olmaz" cümlesine geldi.
Seçimlere az bir süre kala Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığına daha yakın görünen isim. Anketlerin çoğu da bunu söylüyor. Ancak 53 gün boyunca yapılacak konuşmalar, verilecek fotoğraflar çok önemli. Tevazu ile iddia, ölümüne partizanlık ile rekabet, 2520 madde ile anlaşılır ve basit mesajlar arasında bir yol da vardır diye düşünüyorum…
İZMİR'DEN: 'İKİNCİ YÜZYIL İKTİSAT KONGRESİ' YAZILARI TIKLAYIN | Millet İttifakı'nın ekonomideki yol haritası, liberal politikalara devam mı, devlet ağırlığı mı? |
Murat Sabuncu kimdir?Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı. Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı. En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor. Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var. |