Kemal Kılıçdaroğlu…
Ekrem İmamoğlu…
Canan Kaftancıoğlu…
Meral Akşener…
Temel Karamollaoğlu…
Sezai Temelli-Pervin Buldan, HDP’liler…
Selahattin Demirtaş…
Bağımsız yayın yapmaya çalışan bir avuç gazeteci…
Mağdur edilmiş KHK’lılar, barış akademisyenleri…
Tutuklu gazeteciler…
Bu ülkenin inançlı aynı zamanda vicdanlı muhafazakarları…
Sekülerleri, sosyal demokratları…
Vatanı siyaset için değil gönülden seven ‘milliyetçiler’…
Bir arada yaşamak isteyenler…
Ötekileştirmeye karşı çıkanlar…
Kimsenin yediğine, içtiğine, giydiğine, yaşam tarzına karışmayanlar…
Memlekette kalıp mücadele edenler…
Sürgüne gitmek zorunda kalıp yüreği sızlayanlar…
Türkler…
Kürtler…
Ermeniler…
Yahudiler…
Çerkezler…
Bu toprağın çocukları…
Ülkenin geleceğinde korkuyu değil umudu görmek isteyenler…
Adalete hasret kalanlar…
Haksızlığa karşı çıkanlar…
Sandığa saygısızlığa dur diyenler…
Özgür ve beraber, barış içinde yaşamak isteyenler…
KAZANDI…
Bu bir özgür yaşam devrimidir.
İktidar bloku…
Başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bunu ‘alt tarafı bir yerel seçim’ diye okumaz…
İstanbul, Türkiye’nin özetidir.
Erdoğan’ın cümlesidir ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’…
Siyasette kendi yükselişini tarif ederken ‘1994’teki İstanbul seçimlerine’ atıfta bulunur hep…
4 milyonu 30 yaşın altındaki gençlerden oluşan yaklaşık 10 milyon seçmen AKP-MHP bloğuna ağır bir yenilgi yaşatmıştır.
31 Mart’ta bu bloğun kaybettiği başta Ankara diğer büyükşehirler de dikkate alındığında seçmenin mesajı nettir.
AKP’nin aldığı yüzde 45’lik oyun yüzde 9’unun MHP’den geldiği hesaplanırsa Erdoğan’ın oyu yüzde 36-37 bandına gerilemiştir.
Bu sonuçlarla Erdoğan’ın Bahçeli’ye karşı eli bir kez daha ve daha büyük bir şekilde zayıfladı.
Abdullah Gül destekli parti yola çıktı.
CHP başta lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yeni bir güç-vizyon kazandı.
Muhalefet, demokrasi bloğu bir araya geldiğinde neler başaracağını gördü.
Seçimlerin 2023’ten önce yapılacağı neredeyse kesinleşti…
Acı olan…
2007 yılında 367 kararıyla haksızlığa uğrayan AKP’nin ve liderinin sonrasında 22 temmuz seçimlerinde mağdur olduğu için nasıl oy patlamasını yaşadığını unutup… 6 Mayıs’ta YSK’nın iptal kararıyla İmamoğlu’na haksızlık yapılmasının sonuçları nasıl değiştireceğini öngörmemesi…
Manşetlerle savaşarak gelen Erdoğan’ın, önce medyayı kontrol altına alıp ardından buradaki ‘kalemşörlerle’ çoğu çarpıtma manşetlerle İmamoğlu’nun alt edilebileceğine inanmasıydı.
Muhalefetin çekme gücü kadar/hatta daha da fazla Erdoğan ile MHP’nin ‘itme’ gücü sonuçları değiştirdi.
Türkiye için artık yeni bir sayfa açıldı.
Demokrasiyi, barışı, adaleti, kimseyi ötekileştirmeden birlikte yaşamayı isteyenler bu sayfayı açtı. Hayırlı olsun…