Murat Sabuncu

29 Ekim 2023

Osman Kavala ve Tayfun Kahraman yanıtladı: Ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl hapis hücresinde Cumhuriyet'in ve bayramın anlamını düşünmek

Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulan cumhuriyeti var olan eksikliklerini tamamlayarak "hepimizin cumhuriyeti" yapmak için… Özgürlükçü laikliği, eşit yurttaşlığı, barışı, ifade özgürlüğünü ortak değerler haline getirmek üzere "davul çalmaya", kendi mahallemizden olmasa da ortak insani değerler adına ses olmaya ihtiyaç var. 100. yıl yeni umutlara kapı olsun

Çok küçük yaşlarda, aynı haftaya denk gelen doğum günüm ile cumhuriyetin ilanı bayramının görkemli kutlamalarını, hazırlıklarını bana gösterip "Sen doğdun diye bütün bunlar" diyen aileme inanırdım. Yılda bir kere yenilen baton pastanın üzerindeki mumun ışığının kalplerimizi aydınlattığı günlerdi. Yaşım ilerledikçe hem kendimin hem etrafımdakilerin, arkadaşlarımın, tanıdık, tanımadıklarımın sınıfsal-kimliksel ayrımına maruz kaldım, şahit oldum. İlkokul beşinci sınıftaki öğretmenim kendisinin "tembeller" diye nitelendirdiği ancak hepimizin geliri düşük ailelerden gelmemiz sebebiyle arkadaşlarımızın "yoksullar" kümesi dediği yere oturtulduğumda ilk başta şaşırmıştım ama çok da umursamamıştım. Yıl sonu gösterisi için o yıl Eurovision'da yarışan Ajda Pekkan'ın "Petrol" şarkısını bir arkadaşımız söyleyecek, üç arkadaşımız eşlik edecekti. Öğretmen "Bir de davulcu (bongo) lazım, kim çalar" dediğinde hızla elimi kaldırdım. Oturduğum "küme"den kalkıp en öndekine geldim, tahta sıraya vurarak ritm tutmaya başladım. Birazdan arkadaşım şarkıyı söylemeye, diğerleri eşlik etmeye başladı. Beni bastırıyordu sesleri. Daha hızlı bir şekilde vurmaya başladım masaya, daha hızlı, daha hırsla… Avuçlarım acıyor, masaya çarpan tırnağım kanıyordu. Ama sesimi duyurmuştum. O gün aklıma kazındı. Bedeli olsa da "davul çalacaktın" karşındakine duyurana kadar… Ya da birisi davul çalıyorsa durup dinleyecektin…

Cumhuriyet'in 100. yılına girerken aklımda "birlikte yaşam, daha iyi bir memleket ve haklar için en ağır bedelleri ödeyerek korkmadan, yılmadan davul çalanlarda"…Sabahattin Ali'de Hrant Dink'te Musa Anter'de Uğur Mumcu'da… Nazım Hikmet'te Behice Boran'da… Mübeccel Kıray'da Çetin Altan'da, Yaşar Kemal'de… En doğal haklarını, inandıkları gibi giyinme, okuma haklarını kazanmak için mücadele eden başörtülü kızlarda. Okula alınmayan Hayrünisa Gül'de, yakın dostunu GATA'da ziyareti engellenen Emine Erdoğan'da… Hüda Kaya'da… Evlatlarını arayan Cumartesi Anneleri'nde Roboski'de katledilenlerde…

Şarkı sözü yüzünden "dili kopartılmak istenen" Sezen Aksu'da… Hak savunucusu Tahir Elçi'de…

Seyit Rıza'yı Dersim'i anlamadan, Sivas'ta katledilenlerin acısını ciğerinde hissetmeden Alevilikten, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananlardan haberi olmadan, köy boşaltmaları-yakmaları konuşmadan, dağdakileri de kazanmayı düşünmeden Kürt sorununun çözümünden bahsedilemeyeceğini her riske rağmen dillendirenlerde… 

Tüm darbelere karşı çıkanlarda…

Darbelerle idam edilenleri; 1960 sonrası Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan… 1971'de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan… 1980'de "daha 17" Erdal Eren… Ve diğerlerini ayırmadan ananlarda…

15 Temmuz darbe girişiminde köprüde katledilen Erol Olçok ve evladı Abdullah Tayyip'in, 252 kişinin yasını tutanlarda…

Niye diye soranlarda, itiraz edenlerde…

Bugün hapiste yüzlerce muhalif isim var. Kürt siyasetçiler mesela. Bir dönem "barış gelsin" diye iktidarla beraber çaba sarfetmiş üstelik. 7 yıllık tutukluluk süresi dolduğu halde bırakılmayan Gültan Kışanak mesela. Selahattin Demirtaş, Selçuk Mızraklı, Figen Yüksekdağ…

Gezi Davası'nda daha önce beraat edip sonra akla ziyan iddalar ve tanıklarla ağırlaştırılmış müebbet alan Osman Kavala… 18 yıl alan Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Can Atalay, Mine Özerden

Bu isimler bugün Cumhuriyet'in 100. yılını hücrelerinde karşılayacaklar. Bu isimlerden bir kısmına bir soru yolladım. 100. yılında cumhuriyet onlar için ne anlama geliyordu. 

Hapis ortamı nedeniyle ulaşamadıklarımız-yanıtta gecikenler oldu. Elime ulaşanlardan ikisini buraya aktarıyorum. 

Osman Kavala bir "ideal"den bahsetmiş yanıtında:

"Cumhuriyet amelenin kapitalistle, köylünün kentli ile kadının erkek ile aynı haklara sahip olduğu, inançları, düşünceleri, ana dilleri, farklı olsa da herkesin kendisini eşit yurttaş gibi hissettiği hukukun egemen olduğu ülkedir. Cumhuriyet bir idealdir."

Tayfun Kahraman "dört duvar arasında tutulsa da" sevinci hissettiğini iletmiş:

"İktidar ideolojik nedenlerle önemsizleştirmeye, unutturmaya çalışsa da; bizler sokaklarda, meydanlarda, her yerde, bayraklarımızla, marşlarımızla Cumhuriyetimizin 100. yılını coşkuyla kutlayacağız. Atatürk'ün önderliğinde aydınlanma yolunda yakılan bu ışığı yaşatmak ve güçlendirmek hepimiz için bir yurttaşlık görevidir. Bu ışık demokrasi, adalet ve özgürlüğü daha fazla savunarak güçlenecek.

Tüm gerici ve baskıcı müdahalelere rağmen; Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da ülkemizin geleceği için yılmadan, azimle aydınlanma değerlerinin rehberliğinde yürüyeceğiz. 85 milyonun ortak sevinç ve heyecanını dört duvar arasında tutulsam da yüreğimde hissediyorum.

Cumhuriyetimizin 100. yaşı kutlu olsun!"

Bitirirken…

Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulan cumhuriyeti var olan eksikliklerini tamamlayarak "hepimizin cumhuriyeti" yapmak için… Özgürlükçü laikliği, eşit yurttaşlığı, barışı, ifade özgürlüğünü ortak değerler haline getirmek üzere "davul çalmaya", kendi mahallemizden olmasa da ortak insani değerler adına ses olmaya ihtiyaç var. 100. yıl yeni umutlara kapı olsun. 

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.