Murat Sabuncu

27 Mart 2023

‘Millet Sofrası’nda ne gördün diye sorarsanız ‘değişim isteği’ derim

Kılıçdaroğlu başta helalleşme söylemi uzun mücadelesiyle muhafazakar kesimin de, en azından bir kısmının oy verebileceği bir aday haline geldi. Muhafazakarlar ve sosyal demokratlar, milliyetçiler ve sosyalistler, yeşil solcular yeniden demokrasiyi inşa etmek için yan yanalar...

Gazeteci olarak izlediğim organizasyonlar arasında pek çok iftar yemeği de oldu. Özellikle 2010-2011 yıllarında AKP’nin İstanbul iftarları yoğun katılımlı olurdu. İl Başkanı Aziz Babuşçu başta iş insanları pek çok ismi davet eder dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan ve bakanlar katılırdı. Daha geniş kitleye sokak iftarlarıyla ulaşırlar her gün bir mahallede toplanırlardı. Salonda da sokakta da ‘seçmene dokunma-etkileme’ amaçlanırdı. Zaten sonuçlarını sandıkta alıyorlardı. Erdoğan’ın ilerleyen yıllarda halktan giderek koptuğu her alanda olduğu gibi iftarları da genelde Saray’a kısılıp kalmış insanlardan uzak buluşmalara döndü. Hep aynı isimlerin toplandığı sofralar. Üstelik her geçen gün halk ekonomik olarak zorlanırken ‘itibardan tasarruf olmaz’ diye isimlerinden fiyatlarına pek çok kişinin adını bile duymadığı ikramlar başladı Saray’da. 2018 yılında bir bayram kutlamasında dönemin Hürriyet yayın yönetmeni Vahap Munyar’ın bildirdiğine göre şunlar ikram edildi. Ejder Meyveli Smoothie (Chia tohumu eşliğinde), Efuli (Liçi meyvesi eşliğinde), Aloevera (Starex meyvesi eşliğinde), Orman Meyveli Special, Bahçe Naneli Limonata, Taze Sıkılmış Portakal, Taze Sıkılmış Greyfurt, Taze Sıkılmış Havuç, Taze Sıkılmış Elma. Pataşur içerisinde Çerkez Tavuğu, Zencefilli Somonlu Suşi, Tartalet içerisinde Antakya usulü Humus, Susamlı Levrek Simidi, Aydın usulü kuzu çöp şiş…”

Oysa bir zamanlar Erdoğan mesela 2015 yılında iftar menüsü fiyatları üzerinden eleştiri olunca kişi başı maliyeti bile açıklamıştı:

"Kişi başı yemek maliyeti de 30 liradır. Gerçek maliyeti bu olan bir iftar yemeği milyon liralık rakamlarla kamuoyunun gündemine getirilmeye çalışıldı. Bu iddiaları ortaya atanlar ya hesap bilmiyorlar ya da niyetleri başka…"

Hani meşhur bir şarkıları var AKP’lilerin, bazen Erdoğan da söylüyor, ‘Nereden nereye’ diye… Çok değil 8 yıl önce 4-5 kap yemeğin maliyeti 30 TL idi. Şimdi 30 TL’ye üç tane pide alınabiliyor.

Bu uzun girişi Gelecek Partisi’nin İstanbul’da düzenlediği, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve ittifak partilerinin liderleri Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal’ın katıldığı iftarı izlerken not alıyorum. Saat 18.40 gibi salona geldiğimde hemen tüm masaların dolmuş olduğunu gördüm. Üzerinde masa numaraları yazdığı için görebildiğim 260 masa vardı. Nereden baksanız 2 bin 500 kişi. Salonda özellikle liderler girdikten sonra bir heyecan başladı. Salonda kaldıkları iki saat boyunca masanın etrafı hiç boş kalmadı. Ana masada liderlerin dışında şu isimler vardı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Eski siyasetçi ve belediye başkanlarından Ali Müfit Gürtuna ile Ali Talip Özdemir. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Coşkun Yıldırım, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı, Demokrat Parti İl Başkanı Eray Arda ve ev ev sahibi olarak Gelecek Partisi İl Başkanı İsa Mesih Şahin. Masada Dilek İmamoğlu ve Sare Davutoğlu eşleriyle birlikte yer aldılar. Masanın ana iki konuğu simgesel açıdan önemli idi. Depremin yıktığı evinden 7. gün çıkarılan Irmak Bayrak ile arama kurtarma personeli Berk Korkut.

Altı lider, yanlarında cumhurbaşkanı yardımcısı adayı iki belediye başkanıyla kısa bir süre önce Malatya’da deprem bölgesinde iftar yapmıştı. Dün dört lider ve İmamoğlu İstanbul’da, Meral Akşener ve Mansur Yavaş Ankara’da depremzedelerle aynı masayı paylaşıp onları dinliyorlardı.

İlk günden itibaren bölgeye gösterilen hassasiyeti hiç bırakmadılar. Ancak yine de bu konuda üç nokta önemli:

- Kemal Kılıçdaroğlu depremzedelere ücretsiz ve bir yıldan kısa sürede evlerini yenileme vaadinde bulundu. Bunun diğer liderlerin de katılımıyla finans kaynağından zamanlamaya sadece bu konunun ele alındığı bir toplantı ile kamuoyuna duyurulması gerekiyor.

- Dönem dayanışma dönemi. Salonda yapılan iftarlar sokağa, sık sık deprem bölgesine taşınmalı.

- İttifaktaki liderlerin kendi hayatlarındaki tevazuları biliniyor. Bu halin başta iftarlar daha da görünür kılınması gerekiyor.

İmamoğlu’nun şu cümleleri önemliydi:

"Bu ramazan ayında ifade edelim ki kibrin, gururun, israfın hiçbir zaman memleketimizin hiçbir kurumunda, hiçbir köşesinde olmamasını diliyoruz. Tevazuda, sorumlulukta, adalette buluşmayı temenni ediyorum."

Davutoğlu "85 milyon omuz omuza, bütün etnik, mezhebi farklılıkları bir zenginlik kabul ederek bir araya getirme taahhüdünde bulunuyoruz" dedi.

Kılıçdaroğlu yolun zorluğundan bahsederek ünkü bozulan bütün dengelerin yeniden inşa edilmesini ve bunun için mücadele edilmesini de gayet iyi biliyoruz ve gereğini yapacağız, destek olun" çağrısı yaptı.

İftar organizasyonunda Rum Ortodoks Patriği Bartholomeos, Süryani Ortodoks Kilisesi Metropoliti Yusuf Çetin, Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan da yer aldı.

Gözleyebildiğim kadarıyla salonun çoğunu oluşturan Gelecek Partisi tabanı Kemal Kılıçdaroğlu’na saygı duyuyor. Kılıçdaroğlu başta helalleşme söylemi uzun mücadelesiyle muhafazakar kesimin de, en azından bir kısmının oy verebileceği bir aday haline geldi. Muhafazakarlar ve sosyal demokratlar, milliyetçiler ve sosyalistler, yeşil solcular yeniden demokrasiyi inşa etmek için yan yanalar. İftar duası yaptıran hocadan yanıma gelip konuşan partililere kadar herkes ‘özgürlük-demokrasi-eşitlikten’, beraber inşa edilecek yeni Türkiye’den bahsediyor. Millet Sofrası’nda ne gördün derseniz ‘değişim isteği’ diye yanıt veririm.  

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.