Fotoğraf: İBB fotoğraf ekibi
Ekrem İmamoğlu’nun seçim otobüsü… Alandaki çalışmasının bir gününü izlemek için elimde not defterim, araçtayım. İçeride dikkatimi ilk çeken raflara yerleştirilmiş oyuncaklar. Sol taraf araba, sağ taraf bebek… Yolda el sallayan, anne-babalarıyla beraber gelen çocuklara veriliyor. Uzaktan atılmıyor ama… Mutlaka çocuğa, çoğunlukla da doğrudan İmamoğlu tarafından konuşup, fotoğraf çektirip… Aracın önünde on iki koltuk var. Arada bir çay kahve servisi bölümü. Ramazan nedeniyle bu bölüm kapalıydı. Arka kısımda da geniş bir çalışma-dinlenme alanı.
Öndeki koltuklardan birine oturuyorum. Ümraniye sokaklarında, Alemdağ’daki miting alanına doğru giderken dolaşılıyor. Burada biraz sayı vermek gerekiyor. YSK’ya göre önümüzdeki seçimlerde memleket genelinde 61 milyon 441 bin kişi oy kullanacak. İlk kez oy kullanacak 1 milyon 32 bin, 18 yaşını dolduran genç var. Seçmenlerin yüzde 50.5’i kadın, yüzde 49.5’i erkek. Türkiye’de toplam nüfusun yaklaşık yüzde 18.5’i İstanbul’da yaşıyor. 7.8 milyon erkek, 7 milyon 840 bin kadın seçmen var. Ümraniye 529 bin kişi ile 39 ilçe arasında Esenyurt ve Küçükçekmece’den sonra en fazla seçmen barındıran yer. 2019 yerel seçimlerinde AKP yüzde 54.57, CHP yüzde 37.5, 2023 milletvekili seçimlerinde AKP yüzde 40, MHP yüzde 6.3 CHP yüzde 26.5 oy almış.
Fotoğraf: İBB fotoğraf ekibi
Yeniden otobüs koltuklarına geri döneyim. Ekrem İmamoğlu en önde sokakta yürüyenlere, otobüs duraklarında bekleyenlere, dükkanlarda oturanlara el sallıyor, anonsları yapan çalışma arkadaşı vasıtasıyla mikrofondan mesajlarını ilettiriyor:
"Sevgili işçi kardeşlerimiz kolay gelsin, değerli esnafımız hayırlı işler, Trabzon Spor Store iyi günler, diğer siyasi partilerin çalışanlarına sevgilerini iletiyor Ekrem Başkanımız, genç kardeşlerimiz, güzel çocuklarımız Allah zihin açıklığı versin, Ramazan ayınızı kutluyoruz…"
Bu anonslar ve selam karşılık buluyor mu? Yıllardır gazetecilik yapan, değişik partilerin seçim otobüslerinde gözlem yapan bir gazeteci olarak yanıtım çok net "Evet…" Özellikle gençler ve kadınlardan. Daha da önemlisi muhafazakar kadın seçmen, başörtülü olan da çarşaflı olan da el sallıyor, durduğu yerde ya da otobüsün camına gittiğinde "evladım, kardeşim" diye hitap ederek konuşuyor, desteğini ya da talebini iletiyor. Öyle tek tük de değil. Azımsanmayacak sayıda.
Refah Partisi’nin, Milli Görüş’ün 1990’lardan itibaren belediye ve genel seçimlerde, AKP’nin de kurulduğundan beri her kazandığı seçimde hem kadın kollarının çalışması hem de kadınlardan alınan oyların büyük önemi oldu. Özellikle Tayyip Erdoğan, başta başörtüsü sorunu muhafazakar kadınların sosyal hayatta görünür olması yolunda verdiği mücadele ile her zaman destek gördü. Memlekette başta ekonomi büyük sorunlara rağmen hala destek görüyor. Ancak İmamoğlu’nun da muhafazakar kadın seçmende bir karşılığı var. Biri CHP içinde yönetici biri bağımsız bir araştırmacı 2 bilim insanına bu desteğin temelini sordum. Bu konudaki "anlama çalışmalarına" da atıfta bulunarak şunları aktardılar:
"Ötekileştirmeyen bir dili var. Yetiştiği aile, hayata bakışı, yaşantısı, kendini muhafazakar olarak kabul edenlerden fark göstermiyor. En az bunun kadar önemli bir konu sosyal dayanışma sisteminin ana omurgasını kadınlar üzerinden kurması. Otobüste bedava yolculuk sağlayan anne karttan ücretsiz süt dağıtımına, kreşlerden burslara… Ekonomide en ağır yükü çeken kadınlara doğrudan dokunuyor."
Aile demişken…İmamoğlu’nu izlerken yaptığı konuşmalardan birinde "baba nasihati ve parti" üzerine söylediği bir cümleyi not ediyorum. Önünde ve arkasında kurduğu cümlelerle aynen aktarayım:
"İstanbul ittifakı güçlü bir kavramdır. İstanbul ittifakı üstünde halkın her katmanı vardır. Ve o katmanın içi partiler ötesi bir durumdur. Her yerde söylerim, söylemekten de imtina etmem. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin en başarılı ferdi olmak için çalışıyorum. Ama parti benim için hizmette araçtır, amaç değildir. Babamın güzel bir sözü olmuştur. Başımın tacıdır. Zihnimden çıkarmam. Ben 2014’te Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildim. Sabahın çok erken vaktinde bir usulle oraya girdim. Yanıma ilk annemle babam geldi. İkisi birlikte, başka da gelmediler. Bir de bu ahmak davasında ceza çıktığı gün büyükşehirde ziyaretime geldiler. Bir de görev aldığımda gelmişlerdi. 3 kere. Babam kutladı. Sonra dedi ki 'Bak' dedi, 'Sen partinin en başarılı adamı ol, çok çalış. Senden daha başarılı kimse olmasın. Bu bizi mutlu eder. Ama partizanlık ya da particilik yaparsan benim evladım değilsin' dedi. Bu benim için muazzam bir tarihtir. Bu yönüyle bu ülkede her şeyi parti kabul eden -parti de şöyle bir parti, onun partisi- ve ona tabi olmayı her şeyin ötesinde gören ve bu anlayışla oy verenler, vermeyenler diye insanları ayrıştıran bir anlayışla da son derece yüksek seviyede haksızlığa, hukuksuzluğa karşı da dik duran 5 yıllık bir yönetim ortaya koyduk."
Buradan da partiye bir geçiş yapayım. Yine parti içinden bir kısmı hala milletvekili olan isimler ve dışarıdan siyasi analistlerin söyledikleri ile notlar başlık başlık...
Önce, riskleri daha fazla görüp ‘İstanbul’da seçim bıçak sırtı’ diyenlerin öne çıkarttığı noktalar:
-Herkes DEM Parti’nin İstanbul’daki seçmeninin CHP’ye oy verip vermeyeceğine odaklandı. Ya şu anda CHP’deki yeni yönetime kızıp DEM’e oy vermeyi düşünenler? Bu hesaplanmıyor. Kemal Kılıçdaroğlu seçime doğru kuvvetli bir destek mesajı vermezse yüzde 1 ile yüzde 1.5 oy buraya kayabilir. Küskünler sandığa da gitmeyebilir.
-Ekonomik kriz büyük etken. Ama 2023’te beklenen oy artışını getirmediği fark edildi. Özellikle emekliler çok mutsuz, oylarının bir kısmı alınabilinir. Ama genç seçmen de yorgun-umutsuz. Sandığa gitmeme eğilimleri gözüküyor.
Avantajları fazla görüp ‘Burun farkıyla da olsa kazanıyor İmamoğlu’ diyenler:
-Ekonomik kriz en çok büyükşehirleri, tabii İstanbul’u vurdu. Derin yoksulluk sürüyor ama bunun yanına yaygın yoksulluk eklendi. İmamoğlu sosyal yardımları parti ayırmadan yaptı.
-2019’da İstanbul için vaat açıklayan bir isimdi İmamoğlu. Simdi seçimlere rakibinin bile ‘sözlerinin yüzde 87’sini gerçekleştiren başkan’ olarak andığı kişi olarak giriyor. İktidarın mali kıskacına rağmen başta metro çalıştı. 'Sosyal demokrat partiler iyi yönetemez' algısını kırdı. Murat Karayalçın’ın Ankara’daki belediye başkanlığından beri büyük iller içinde en önemli performansı gösteren isimlerden biri oldu.
-Yeniden Refah alanda çok çalışıyor, daha çok görülüyor. DEM’den fazla diyebiliriz. 2009 yerel seçimlerinde -ki 2008 krizinin arkasından yapılmıştı- ‘teğet geçtiği’ söylenmişti. O günkü Refah Partisi adayı İstanbul Belediye Başkan adayı Mehmet Bekaroğlu yüzde 4.8 oy almıştı. Yeniden Refah’ın bugünkü adayı Mehmet Altınöz de yüzde 3 civarı oy alabilir. 2019 yerel seçimlerinde de ittifak dışında ekonomideki sallantının büyükşehirlerde sonuçta etkisi vardı.
İmamoğlu’nun alanda karşılaştığı en büyük talep, iş ve başta gıda yardım konusuymuş. Şöyle anlatıyor:
"İstihdam ofislerinde 200 bin kişiye iş bulduk. 500 bin kişinin CV’si var elimizde. Şimdi yeni bir uygulama yapacağız. Biri geldi, işsizim diye başvurdu. O işsizin bir iş bulma ortalaması en az 3 ay. Biz diyoruz ki o kardeşimize, 3 aylığına günde 4 sefer yolculuk yapabileceği ücretsiz ulaşım kartı vereceğiz. Dar gelirliye, emeklimize ya da tek asgari ücretle geçinen bir hane gördüğümüzde o haneye 10 bin lira yıllık pazar alışveriş desteği vereceğiz."
Fotoğraf: İBB fotoğraf ekibi
Yeniden İmamoğlu’nun alandaki çalışmasına döneyim. Bu kez miting alanı. Platforma çıktığında farklı bir kimliğe bürünüyor. Kalabalıkla konuşmayı, diyalog kurmayı başarıyor. Alemdağ’daki mitingte en dikkatimi çeken an mitingin sonunda platformun yanına alınan bir engelli hanımefendi ve bir yaşlı ile kurduğu diyalogdu. Platformun üstüne neredeyse yüz üstü yere yattı, aşağıya uzandı, el öptü, taleplerini dinledi.
Ümraniye’deki gezisi boyunca kendisine partinin CHP milletvekili Fethi Açıkel ve İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar eşlik etti. Ümraniye adayı Aykut Erdoğdu da ekibiyle birlikte yoğun çalışıyordu. İlk günden beri yol arkadaşı olan Murat Ongun da her zamanki gibi yanındaydı.
Bitirirken…
Kıdemli bir meslektaşım ile izlenimlerimi paylaşırken şöyle dedim: Son dönemde muhafazakarlar dahil Erdoğan’a yakın ölçüde sevgi-ilgi gören isim az gördüm. Onun yanıtı önemliydi: Erdoğan’ın çekincesi o zaten. Bakınca kendini görüyor.
Ekrem İmamoğlu hem oy olarak hem farklı görüşlerdeki seçmeni bir arada tutan isim olarak CHP’nin "Cam tavanını kırmış" gözüküyor. Önümüzdeki seçimler İstanbul’da sonuçları açısından çok konuşulacak. Benim sokakta, pencerelerde gördüğüm tablo yani; selamına selamla karşılık veren ve karşılaştığında yüzü gülen kesim sandığa yansırsa İmamoğlu kazanır. Ama 30 yıldır siyasette önemli bir isim olan Erdoğan’ın ne yapacağı ve CHP’nin kendi içindeki ‘hesaplaşma sürecinin son 15 günde nasıl şekilleneceği’ sonuçta etkili olacak.
Murat Sabuncu kimdir?Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı. Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı. En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor. Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var. |