Haziran'ın gündemi Gezi idi..
Dünün birikimi belki de yarını şekilledi.
Ne toz pembeydi her şey, ne de kapkara..
Ama renkler..
Başka bambaşka…
Hepsi kendini gösterdi..
Gezi'nin daha demokratik bir Türkiye'ye, sonuca ulaşmasını tüm yüreğimle istediğim Çözüm Süreci'ne olumlu yansıması dileğim...
Ama tabii Pollyanna değilim.
Ne ölen evlatları unutmak mümkün, ne yaralıları..
Ne devletten, polisten gelen orantısız gücü, ne sokaktaki zeki ve barışçı protestoların yanında ortaya çıkan orantısız hakareti, vandallığı görmezlikten gelirim..
Ne kulağımı tıkıyorum “benim gibi düşünmeyene”, ne de kutsuyorum tam anlamadan, sorgulamadan “yeni ortaya çıkanı...”
Gazetecilik, taraf olmayanın bertaraf olmayacağı meslek.
Her tarafa mesafeli bakmaya çalışarak, Gezi sürecinde “meslekte” olanlara kısa bir tur attırmak istiyorum sizlere...
Gözden kaçmasın tarihe not olsun diye.
Çünkü bu süreçte hızlı bir şekilde medyada yeni bir düzene adım atıldı..
Düzenin oyun kurucularına şöyle bir bakalım..
Önce TMSF..
Çukurova Grubu'ndan alacaklarına karşılık 17 Mayıs 2013 tarihinde Show TV”ye, 24 Mayıs 2013 tarihinde Akşam gazetesi, Skytürk360, Alem FM ve Digitürk'e el koydu.
Bu kurumların mülkiyetlerine değil, yönetimlerine el koydu.
Çukurova'nın “yönetiminin de bilgisi ile satış süreçlerine” başlandı.
TMSnin 452 milyon dolar alacağı vardı.
Show TV, el konulduktan 14 gün sonra, 31 Mayıs'ta 402 milyon dolara Ciner Grubu'na satıldı.
Cuma gecesine gelen satıştan 2 gün sonra, 2 Haziran günü saat 17:00'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Show TV-Habertürk ortak yayınında Fatih Altaylı ile canlı yayındaydı.
Rekabet Kurulu'nun satışı onayladığı gün 26 Haziran'dı.
Ciner Grubu Show TV”yi aldıktan sonra Ali Kırca ve Tuba Atav başta olmak üzere mevcut ekibi zorunlu izne çıkardı.
Ana haberler ise Kanal 7'den kısa bir süre önce transfer edilen Erhan Çelik'e emanet edildi.
24 Mayıs'ta el koyulan Skytürk360 ve Akşam gazetesinin aralarında bulunduğu televizyon, gazete ve dergilerden oluşan gruba TMSF bir medya grup başkanı atadı: Cengiz Özdemir...
Cengiz Özdemir bu atamadan sonra kendisini;
Skytürk360 Genel Yayın Yönetmeni,
Skytürk360 siyasi yorumcusu (telefonla kimi bültenlere bağlanarak yorum yaptı),
Skytürk360 programcısı (Siyaset 360 programını hazırlayıp sunmaya başladı),
Akşam Gazetesi köşe yazarı (birinci sayfadan anons edilerek)
Olarak atadı..
Özdemir kendisi ile ilgili atamaları bitirdikten sonra iş diğer atamalara ve atmalara geldi..
Skytürk 360'ta...
Gündem ve Ekonomi programı kaldırıldı..
Sunay Akın'ın “Hayat Deyince” programı, konuğu Levent Üzümcü olduğu için yayınlanmadı.
4.5 ay Çukurova Grubu'ndan maaş alamayan ekibe en kısa sürede bir ödeme planı ortaya konulacağı söylenirken (25 gün önce) bu plan hâlâ ortaya konmadı.
“Ancak kanal satıldığı zaman geçmişteki paralar alınabilir”söylentileri yalanlanmadı.
TMSF “gelirim, değiştiririm, atarım, ama çalışan alacaklarına sonra bakarım” mantığını ortaya koydu.
Haziran ayında “kendi dönemimiz dediği” 1 aylık ücreti ödeyip-ödettirip temmuz ayında hâlâ “ödeme yapmadı-yaptırmadı”. (2 temmuz itibariyle).
Bu arada acaba TMSF çalışanları kendi maaşlarını da mı alamadılar? Hayır, öyleyse Skytürk360'ta çalışanlar daha evvel kendi aralarında yaptıkları gibi satıp savıp ellerindekini TMSF çalışanlarıyla da paylaşırlar. Fedakârdır onlar.
Gelelim Akşam'a..
Zor günlerinde gazeteyi ayakta tutmaya çalışan Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya görevden alındı.
Yerine Star gazetesinden Mehmet Ocaktan getirildi.
Küçükkaya'dan birkaç gün sonra Tuğçe Tatari, Sevim Gözay, Hüsnü Mahalli, Gürkan Hacır ile de yollar ayrıldı.
Bir gerekçe gösterildi mi?
Hayır tabii ki..
Geldik, bitirdik..
Başka yerlerde neler oluyor peki?
Mesela NTV..
CEO Cem Aydın dönmemek üzere izne ayrıldı..
“Gezi sürecinde habercilik yapmıyor diye eleştirildi kanal. Protesto etti kalabalıklar.” Özeleştirisini yaptı ve gitti.
Keşke..
Daha önce NTV'deki diğer arkadaşları giderken, gönderilirken, kendisinin göndermesi istenirken de bu hassasiyeti gösterseydi.
Kısmet bugüneymiş...
Yıllardır yayın ortaklığı olan BBC “basın özgürlüğüyle ilgili hazırladıkları bir bölüm NTV tarafından yayınlanmadığı için” ortaklığı askıya aldı.
İlahi BBC. Türkiye'nin kanalları ne askılar gördü. Baskı mı, askı mı dersen.. Aman askı derler sana.
NTV Tarih..Gezi'yi kapak yaptı. Kapandı.
5 yıl dergi grubunu yöneten Neyyire Özkan ayrıldı.
Türkiye'de bir büyük kanal hem patron, hem yönetim değiştirdi (Show TV), bir büyük haber kanalı ve medya grubu CEO'sunu ve önemli yöneticilerini kaybetti (NTV), bir haber kanalının ve gazetenin patronu (patron devlet) ve yönetimi, yöneticileri, yazarları değişti-değiştirildi. (Skytürk360, Akşam)
Kimi yayın gruplarında bireysel tepkiler, görevden almalar da oldu.
Üç örnek..
Habertürk'te, Tek e Tek'in editörlüğü ile haftada bir gazetede söyleşi yapan Kutlu Esendemir istifa etti.
Yeni Şafak’ta Işın Eliçin'in Mehmet Ali Alabora ile ilgili yazdığı yazı gazeteye konulmadı, Eliçin ayrıldı.
Sabah gazetesinde yıllardır ombudsmanlık görevi yapan Yavuz Baydar'ın yazısı yayımlanmadı, gazetenin yazarlarından Alper Bahçekapılı istifa etti.
CNN Türk ilk günler penguene takıldı, ilerleyen günlerde Rıdvan Akar'ın "Gezi Belgeseli”ni yayınlamamaya kalktı, tepkiler üzerine yayınladı.
Bu arada..
Twitter gazetecileri..
Bence kötü sınav verdi..
Bugünlerde haksız bir şekilde başlatılan “cadı avı” endişesiyle bu konuya girmeyeceğim ama..
İlerleyen günlerde bunu da tartışmalıyız.
Gazeteci şahsi tweet hesabında olayların öznesi olabilir mi?
Eyleme çağırabilir mi ya da diğer gazeteci arkadaşını tweet hesabından hükümete hedef gösterebilir mi?
Köşelerinde, gazetelerinde, televizyonlarında patronlarının-yöneticilerinin baskılarına boyun eğenler, arkadaşları, yöneticileri sadece fikirleri yüzünden işten çıkartılırken susanlar, tweet ile çoşuyorsa.. Bunu da sorgulamalıyız…
Vatandaş gazeteciliği…
Bence kötü bir sınav verdi..
Pek çok gerçek dışı bilgi paylaşıldı, yanlışlara yol açıldı.
E tabii susarsa televizyonlar, gazeteler, otosansürü doğallaştırırsa gazeteciler, bir yerden “haber" akar...
Ne yazık ki bazı vatandaşlar tweetlerden çok da gerçek haber akıtamadılar.
Konuşacak, tartışacak çok şey var.
Ama biliyorum ve bir kısmını tanıyorum ki, tüm gazetelerde, televizyonlarda vicdanı olan gazeteci sayısı çok.
Hangi görüşte olursa olsun (hakaret gazetecileri ve hedef gösteren küfürbazlar hariç) oturup yeni bir düzeni kurmak mümkün..
Son söz..
İyi ki her görüşe sayfalarını açan T24 var...