Murat Sabuncu

11 Haziran 2020

Covid-19 en çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Karadeniz’i vurdu, eşitsizlik büyüdü

Covid-19 sırası ve sonrası yaşananlar-yaşanacaklar dünyada zaten var olan ‘eşitsizliğin’ daha da büyüyebileceğine dair kuvvetli sinyaller taşıyor

Dünyada ve Türkiye’de Covid-19’un ekonomiyi ne kadar derin etkilediğine dair veriler geliyor, geleceğe dair tahminler yapılıyor. IMF’den Dünya Bankası’na OECD’ye uluslararası kuruluşlar ‘rakamlardan’ bahsediyor. Küresel ekonominin yüzde 5,2 ile 7.3 arasında küçüleceğine dair beklentiler var. Türkiye için bu beklentiler 3.8 (Dünya Bankası) ile tek dalgada kalınırsa 4.8, ikinci dalga olursa 8.1 (OECD) küçülme. Ekonomi sadece ‘rakamlardan’ ibaret değil elbet. ‘İnsana’, ‘yaşama’ dair anlamı var. Ve Covid-19 sırası ve sonrası yaşananlar-yaşanacaklar dünyada zaten var olan ‘eşitsizliğin’ daha da büyüyebileceğine dair kuvvetli sinyaller taşıyor. Bu durum da sivil toplumdan siyasete pek çok  noktada ülkeleri, sistemleri değişime uğratabilecek. Bu değişimin olumlu mu olumsuz mu olacağı toplumların göstereceği performansa, arayışa bağlı.

Türkiye ‘laf’ı sevenlerin ‘veriler’den hoşlanmayanların çoğunlukta olduğu bir ülke. Zaten son dönemde ülkenin veri üreten en önemli kuruluşu TÜİK’te yapılan değişiklikler de açıklanan verilerle ilgili soru işaretlerini artırmış durumda. Covid-19 sonrası Türkiye’de ‘ekonomi-iş-istihdam-beklenti’ konusunda yapılmış ciddi bir anket çalışmasının sunumuna zoom üzerinden katılarak not tutarken düşündüm bunları. Araştırmayı Hedefler için İş Dünyası Platformu gerçekleştirmiş. Bu platform TÜRKONFED, TÜSİAD ve UNDP işbirliği ile kurulmuş, özel sektör, kamu ve STK’ları sürdürülebilir kalkınma paydasında buluşturmaya çalışan bir oluşum.  

Bu oluşum ilki 23-27 mart’ta ikincisi 11-22 Mayıs’ta  tarihlerinde, Covid-19’un etkilerini anlamaya çalışan 619 firmanın katıldığı, 26 sorunun yöneltildiği çevrimiçi bir işletme anketi gerçekleştirmiş.  Katılımcıların yüzde 30’u mikro, yüzde3 0’u küçük, yüzde 23’ü orta, yüzde 17’si ise büyük ölçekli. Aynı soruların yer aldığı bir anket ayrıca Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ağı üzerinden Suriyelilerce kurulmuş firmalara gönderilmiş, 32 firmadan yanıt alınmış.

Aşağıda grafiklerini de paylaşacağım çalışmada bana göre en çarpıcı nokta ‘var olan eşitsizliğin’ büyümüş olduğunun fotoğrafı. Türkiye genelinde firmaların genelinde ciro kayıpları görülürken, yüzde 53’ünün cirosu yarıdan fazla azalmış. Ama bölgeler içerisinde en fazla ciro kaybı yaşayan firma oranı  yüzde 90 ile ankete katılan Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinden oluşan grupta gerçekleşmiş, onları yüzde 86 ile İstanbul takip etmiş. Toplantıda konuşan UNDP Türkiye Temsilcisi Claudio Tomasi, ’eşitsizlik’ konusunun altını çizdi ve "Covid-19 sadece bir sağlık krizi değil ayrıca kalkınma ve insani gelişme krizi. Bu krizi eşitsizlik, ekolojik dengesizlik ve güvensizliği tetikleyen, toplumu sosyal, ekonomik ve politik anlamda etkileyen, çağımızın en büyük sosyo-ekonomik krizi olarak da tanımlayabiliriz" diye konuştu.

Tomasi’nin dikkat çektiği bir diğer önemli konu ise Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin durumu idi. Verdiği bilgiye göre mayıs ayı içinde Suriyelilerce kurulmuş işletmelerin yüzde 38’i işletme faaliyetlerini durdurmak zorunda kalırken bu oran benzer ölçekteki Türkiye geneli mikro ve küçük firma grubunda yüzde 30, Türkiye geneli için ise yüzde 22. Suriyelilerce kurulmuş işletmelerden ankete katılıp krizden etkilenmemiş olduğunu belirten yokken, yüzde 81’i büyük ölçüde etkilendiklerini belirtiyor.

Zaten dezavantajlı durumda olan ve parti ayrımı gözetmeksizin olumsuz anlamda hedefe konan Suriyeli şirketlerin durumu da çok kötü.

Cinsiyetçi eşitsizlik de bu dönemde kendini göstermiş. Araştırmaya göre Covid-19 krizinin özellikle çocuk bakımı, hasta bakımı, hijyen ve gıda güvenliği gibi aile ve ev-içine ilişkin sorumlulukları artırması ile özellikle kadın çalışanlar üzerinde daha yoğun bir etki oluşturmuş.  Firmaların yüzde 34’ü Covid-19 krizinin etkisi ile ortaya çıkan koşulların kadınları erkeklere oranla daha fazla etkilediğini ifade etmiş. Bu algı, kadın yöneticisi olan firmalarda daha belirgin halde.

Hedefler İçin İş Dünyası Başkanı Ümit Boyner anketin geneli için şöyle bir yorum yaptı: Hepimizin öngördüğü gibi, COVID-19 krizinden en fazla mikro ve küçük ölçekli firmalar etkileniyor. Mikro firmaların yüzde 35'inin, küçük ölçekli firmaların ise yüzde 24'ünün faaliyetlerini durdurduğunu görüyoruz. Zorlayıcı konular; maaş, vergi, kira, fatura gibi zorunlu ödemelerin devam etmesi olarak görünüyor. Covid-19 krizi sadece içinde bulunduğumuz durumu etkileyen bir süreç değil, firmaların geleceğe dair beklentilerini ve planlarını da şekillendirerek uzun vadeli sonuçlar doğurabilecek bir süreç. Eşitsizlik en ciddi sorunlardan biri. Bu konuda duyarlı olmak, toplum bilinci yaratmak gerekiyor. Tabi krizi atlatmak için elele tutuşarak çalışmak da…

Ümit Boyner başta TÜSİAD başkanlığı süreci, sorumluluk üstlendiği her platformda demokrasi yanlısı tutumu ile, ülkedeki eşitsizlik ve haksızlıklar konusundaki açık sözlülüğü ile bilinen bir isim. Platform başkanlığı ve ‘elele tutuşma çağrısı’ önemli. Karşılık bulur mu bilinmez ama dikkate değer.

Aşağıda detaylı grafiklerini bulacağınız çalışmada altını çizeceğim son iki konu ise özellikle eğer ikinci dalga gelirse Türkiye’de şirketlerin bunu karşılamakta çok zorlanacağı noktası ile yatırımların ertelenmesi.  Ankete katılan firmaların yüzde 64’ü yeni yatırım ve büyüme planlarını ertelemiş. Firmaların  yüzde 47’si yeni borç almış veya borcunu yapılandırmış. Firmaların yüzde 62’si zorunlu ödemelerinde ertelemeye ihtiyaç duyarken kısa vadeli ek sermayeye ihtiyaç duyan firmaların oranı yüzde 38.

Bu arada  ankete katılan firmaların yüzde 44’ü ‘Kısa Çalışma Ödeneği desteğinden’ faydalanmış. Kısa bir süre içinde kısa çalışma ödeneği desteğinin mikro ölçekli firmalara kadar nüfuz edebilmiş. Bunu olumlu bir not olarak kaydetmek gerekir.  

Ancak krizin 2021 ve sonrasını da etkileyeceğini düşünen firmaların oranı kayda değer bir yükselişle marttaki yüzde 11’den mayısta yüzde 48’e çıkmış. 

Yatırım yapamayan, borçlanmış daha da borçlanan ve krizin 2021 ve sonrasını da etkileyeceğini düşünen şirketler. Zaten yüzde 13’ler seviyesinde olan bir işsizlikle girilen virüs süreci. Son üç ayda katlanarak artan işsizlik. Nasılsa iş bulamam diye iş aramaktan vazgeçen milyonlar. Zor çok zor günler…