Murat Sabuncu

28 Ekim 2021

Babacan: Ekonomi hâlâ 2001’den iyi, Erdoğan düzelteceğini düşünüyor, yabancılar “2023’te seçim olur mu?” diye soruyor

Babacan’ın iki konuda endişesi var.

Sahnede bir genel başkan ve yardımcısı… 

‘Geleceğe dair’ sunum yapıyorlar… 

Takım elbiseleri var ama kravatları yok… 

Asık yüzlü değiller… 

Kasmıyorlar kendilerini.. 

Bol bol espri yapıyorlar… 

Seyredenler genellikle genç… 

Çoğunluğun yaşları 20 ile 35 arasında değişiyor… 

DEVA Partisi’nin ‘yarına atılım projesi’ toplantısı… 

Ali Babacan’ın Genel Başkanı olduğu parti, Türkiye’nin ana gündem konuları ve geleceğine dair hazırladığı (toplam 20 rapor, tarım, afet yönetimi, sosyal politikalar açıklandı 15 tane daha açıklanacak) raporlardan birini sunuyor. 

Partinin Dijital Dönüşüm ve Teknoloji Politikaları Başkanı Burak Dalgın merkezine ‘yeni dönem, yeni zihniyet’ kavramını koydukları projeyi anlatıyor. 

Soru yanıtlarla yaklaşın 2 saat süren toplantı sırasında Türkiye’nin ‘siyasal şiddetin iktidar tarafından normalleştirildiği’, elçiler krizinden ekonomik çıkmaza hayatın her alanda sıkıştığı gündeminden bir süreliğine kurtuluyorum. 

Dünyanın da konuştuğu ‘yapay zeka etik kurulundan’ kripto para mevzuatına 6-25 yaş arasındaki tüm öğrenci ve gençlere bedava internete farklı bir ses duyuyorum. 

Hedef, yapılacakların finansal kaynağı, ilişkili kurumlar ve kaç günde hayata geçeceğine dair süreleriyle birlikte bir proje… 

Beni tekrar kendime getiren, ayaklarımı yere bastıran gençlerle yapılan söyleşiler oluyor. Sıkışmış, mutsuz ve endişeli gençler. 

Bir tanesi klasik ‘soğuktur’ göndermeli genç delikanlının adını anmaktan bile çekindiği yer ile ilgili. Hani sorunca-eleştirince ‘Silivri soğuktur’ diye (ne yazık ki) espri yapılıyor ya… DEVA Türkiye’nin ihtiyacının ‘5H' internet olduğunu söylüyor. Yani hızlı, her yerde, hesaplı, hizmet odaklı ve tabii en önemlisi hür… 

Basın toplantısının ardından bir grup gazeteci Babacan ile soru yanıt fırsatı da buluyoruz. 

Önce ‘tezkereye partilerinin verdiği çekimser oy konusu’ soruluyor. Yanıtı şöyle: "Partimizin yetkili kurullarında tartıştık. Aramızda ‘evet’ diyelim diyen de ‘hayır’ı savunan da vardı. Her iki görüşünde haklı yönleri bulunuyordu. Sonunda çekimser kalmaya karar verdik. Ve milletvekilimiz Mustafa Yeneroğlu’na telefon açarak ‘partimizin görüşünü ifade ettim ama son karar sizin’ dedim. O da benzer düşünceler içindeydi. Biz iktidarda olsak ne yapardık derseniz. Suriye’de barış nasıl tesis edilir önce ona bakardık. Türkiye’nin Suriye’de sorunların değil çözümlerin nasıl parçası olacağını düşünürdük. Ancak askerimizi oradan 3 günde geri çekeriz diye de bir söz veremeyiz. Göç dalgasından hudut güvenliğine burada çok önemli konular var. Ancak seçim sürecini hatta belki sonrasını kapsayacak 2 yıllık bir yetki talebine de hemen tamam demek mümkün değil. Oradaki varlığımız gereklilik mi yoksa iç siyasette konsolidasyonu sağlamak için mi?"

Burada benim yorumum şu. Ali Babacan daha önce Milli Güvenlik Kurulu üyeliği ve Dışişleri Bakanlığı da yapmış bir isim. Erdoğan’ı da yakın dönemdeki dönüşümünü de yakından bilen-izleyen bir isim. Suriye’nin bir bataklığa dönüştüğü, Rusya izin vermediği için oradaki askerlerin hava savunmasına bile sahip olmadığını, tabii esas olarak iç siyasette kullanmak için dışarıda dönemsel ‘çıkışlar’ yaptığını biliyor. Buna rağmen ‘çekimser’ kalmak iyi mi? Toplantı salonuna girerken ve sonrasında konuştuğum genç partililerden ‘neden hayır demedik’ sorgulaması yapanları gördüm. 

Bir diğer önemli konu ekonomi. Babacan bakan olarak 11 bütçe çalışması yapmış bir isim. Her geçen gün zorlaşan ekonomi koşullarına bakarak pek çok kişi ‘bu şartlarda 2023’e kadar iktidar sürmez, erken seçim olur’ diyenlerle aynı görüşte değil. ‘İçinde bulunduğumuz durum 2001 krizinden daha kötü değil’ diyor. Erdoğan’ı hala ‘denemek’ istedikleri olduğunu düşünüyor:

“Bence Cumhurbaşkanı ekonomiyi hâlâ düzeltebileceğini düşünüyor. Ekonomiyi toparlayıp, seçime öyle gitmek istiyor. Hâlâ zihninde olup henüz yapmadığı işler var. Sonuna kadar deneyecek. Olmadığı görülecek, ülke zarar edecek. Bu iktidar iş başında olduğu sürece bu ülkenin ekonomisi toparlanmaz. Çünkü hukuktan özgürlüklere temeller yok edildi.” 

Uluslararası fonların temsilcileriyle de görüştüklerini anlatan Babacan “Erdoğan 2023 Haziran’ında seçim yapar mı? Niye seçim yapsın ki bu kadar gücü ele geçirmişken diyorlar. Bir bahane bulup seçimi yaptırmaz diye düşünüyorlar. Ama biz demokrasimiz hasta ama ölmedi diyoruz” diye konuştu.

Babacan’ın iki konuda endişesi var. Birincisi  ‘siyasal şiddet konusu’…Grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun linç görüntüleriniz izletmesini ‘kabul edilemez’ buluyor. Diğer konu; 6 partinin ‘parlamenter sistem çalışmasının’ iyi-verimli gittiğini söylüyor ama ‘seçimler sonrası eğer muhalefet partileri kazanırsa’  geçiş süreci ile ilgili hiçbir planlamanın olmamasının ciddi bir eksiklik olduğunu düşünüyor.  Şöyle konuşuyor:

“Parlamenter sisteme geçene kadar ki sistem nasıl olacak? Parlamenter sistem geçiş süreci ile ilgili bir uzlaşma olmalı ki ittifaktan bahsedilebilsin. Aksi takdirde sonra kaos olabilir.”

Tezkerede hayır, evet, çekimser kalan muhalefet… Geçiş sürecini konuşmaya başlamamış, her biri kendi partisinin programını anlatmaya, oyunu artırmaya çalışan liderler…Tüm bunlar Erdoğan’ı yeniden şanslı hale getirir mi? Ben net olmaz diyemiyorum.