Murat Sabuncu

10 Ekim 2020

Babacan, Ceylan Önkol'un gözlerini unutturmamayı başarabilecek mi?

DEVA'nın açılımı, Kürt sorunu hakkındaki net duruşu partiye bir şey katar mı? Bu sorunun yanıtı için erken ama ülkeye katabilir

Diyarbakır

Haber için ne çok geldim Diyarbakır'a… Çoğu zaman acılı-zor süreçlerin yazılarını yazdım. Kısa bir süre; barış için, özgürlükler için umudun yeşerdiği zamanlara da şahitlik ettim. Şimdi yine zor ama çok zor günler. Kürt seçmenin iradesinin yok sayıldığı, seçtikleri vekillerden belediye başkanlarına hapse atıldığı, başta anadil hakkı pek çok konuda kazanımların geriye gittiği günler. Diyarbakır'da en son 3 Mayıs 2015'te Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı izleyip o dönem çalıştığım Cumhuriyet Gazetesi'nde bir yazı yazmıştım. Yazının başlığı 'Erdoğan Kürtleri kaybediyor' idi. O gün Kürtçe Kur-an'ı kürsüden göstermiş giderek şiddetini artıracak 'dini ve milliyetçi' söyleminin ipuçlarını göstermişti. O gün miting yaptığı İstasyon Caddesi'nde ve alana giden Bağlar, Balıkçılar, Ofis istikametleri boş kalmıştı.

Oysa aynı Erdoğan Diyarbakır'da 12 Ağustos 2005'teki konuşmasında yeni bir sayfa açacağını söylemişti: ''İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa 'Ad koyalım' diyorsanız Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar Türk olsun, Kürt olsun, Çerkez olsun, Abaza olsun, Laz olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, çünkü yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız, millet olmak işte budur. Bu sebeple 'Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur."

Bugün gelinen noktada Erdoğan'ın ve yakın çalışma ekibinin Kürt sorunu gibi bir 'sorunları' yok. Ve yeniden barış çizgisine dönüşü zor. Ancak AKP'nin bölgede uzun süre hatırı sayılır bir oyu vardı. 31 Mart yerel seçimlerinde Diyarbakır'da yüzde 30 oy aldı. (Birinci parti yüzde 62 ile HDP idi.) 2018 genel seçimlerinde yüzde 21,46 oy aldı. (Birinci parti yüzde 65 ile HDP idi.) Doğu ve Güneydoğu'da çoğu ilde AKP ikinci parti idi. Bu sonuçları verirken 2017 referandumunu atlamak olmaz. Bu bölgelerdeki 'evet' oyları sonuçlarda etkili olmuş Erdoğan oradaki oy artışlarını 'politikalarının onayı olarak' okumuştu. Ancak gelinen son süreç özellikle AKP içinden kopan partiler bölgedeki ikinciyi değiştirebilir. Daha da önemlisi ülkenin en önemli sorunlarından Kürt sorununun çözümünde yeni bir sayfa açabilir.

Diyarbakır'a gelişimin ana sebebi Ali Babacan'ın genel başkanlığını yaptığı DEVA Partisi'nin kongresini izlemek ve notlar yazmak. Ama doğal olarak buraya gelmişken buradaki haber kaynaklarına ve dostlara da uğrayarak nabız tutmak mümkün oluyor. Onu başka yazıda yazarım, şimdi Babacan'ın Diyarbakır'da yaptığı konuşma ve esnaf ziyaretleri ile ilgili görüşlerimi yazmak istiyorum.

Babacan'ın konuşması... Bana kalırsa en önemli-çarpıcı bölüm 12 yaşında katledilen Ceylan Önkol'u andığı kısımdı. Şöyle dedi: "Gözleriyle hafızalarımıza kazınan, 12 yaşında hayatını kaybetmiş Ceylan Önkol'un şehrinden, Diyarbakır'dan herkese selamlarımı iletiyorum."

Liderlerin bu bölge ve sorunla ilgili söyledikleri kimi cümleler vardır. Unutulmaz… Süleyman Demirel'in "Kürt realitesini tanıyoruz"u da, Mesut Yılmaz'ın "Avrupa Birliği'nin yolu Diyarbakır'dan geçer"i de. Söyleyen itibariyle ayrı yere konması gereken ama önemli bir cümle de Mehmet Ağar'dan 'ovada siyaset' diye gelmişti. Bu cümleler kullanıldı ya sonrası? Erdoğan dönemi de dahil (çözüm süreci sonrası) sağ politikalar bu sorunun aşılmasında ne kadar etkili oldu? Babacan 'Ceylan Önkol'un gözlerini unutmayan ve başarırsa unutturmayacak lider olarak' hatırlanabilir. Ama sözlerin arkasında durmak, politikada tutarlı olmak da gerekir.

Ceylan Önkol'u hatırlatayım. Diyarbakır'ın Lice ilçesi Şenlik köyüne bağlı Hambaz mezrasında 28 Eylül 2009'da hayvanlarını otlatırken havan mermisiyle ölen, annesi Saliha Önkol'un, kızının parçalanan bedenini eteğinde toplayarak olay yerinde bulduğu bütün delilleri, Lice Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim ettiği ama failin 'bulunamadığı' bir acı. Bölgedeki faili meçhullerin en önemli simgelerinden biri. Onu, Tahir Elçi'yi anmak simgesel anlamda önemli. Tabi bunu sadece sözde ya da Diyarbakır'da bırakmayıp sürdürmek de...

Babacan konuşmasının ilerleyen bölümlerinde Van'da helikopterden atılarak öldürüldükleri belirtilen köylülere de atıfta bulunarak şunları söyledi:

"2000'li yıllarda sıfırlanan işkencenin ve faili meçhul cinayetlerin geri dönüşünün alarm zillerini duymuyor musunuz? Son dönemde duyduklarımız, 90'lı yılların karanlığında karakolların kapısından canlı girip bir daha çıkamayan kurbanları çağrıştırmıyor mu? Bu halk, bu şehir, bu bölge, bu ülke bunu hak etmiyor."

Babacan kayyım atamalarına net bir şekilde karşı çıktı, isimlerini anmasa da tutuklu olan siyasetçilerle ilgili şöyle konuştu:

"Daha dün çözüm sürecinde birlikte çalıştıklarınızı, şimdi apar topar düzenlenen fezlekelerle tutuklatmayın."

Babacan bir dönem Erdoğan'ın çok kullandığı 'analar ağlamasın' kelimelerini de kullandı:

"Biz sokaklarda TOMA'ların olmadığı, sabaha karşı operasyonların yapılmadığı bir Diyarbakır için buradayız. Biz analar ağlamasın diye buradayız. Biz demokratik siyaset için hazırız."

Konuşmasının en önemli yerlerinden biri sınırlar dışındaki akrabalıklara vurgu yaptığı kısımdı:

"Şimdi biz sınırların böldüğü Suruçlu ile Kobaneliyi, Akçakaleli ile Tel Abyadlıyı Ceylanpınarlı ile Resulaynlıyı nasıl ayırt edebiliriz? Bu insanların hepsi bizim için birdir, hepsi akrabamızdır. Hepsinin barışı, huzuru, güvenliği, mutluluğu bizim için birdir. Arap, Kürt, Türkmen, Müslüman veya Süryani..."

Kongreden sonra parti otobüsüyle kısa bir şehir turu yaptı. Diyarbakırlılara el salladı. Kimi yerlerde karşılık bulamadı, kimi yerler (başta Ofis) karşılık buldu. Sur'da esnaf ziyareti yaptı, yanına gelenlerle konuştu. Şahit olduğum bir konuşmada 'partiyi kurmakta geç kaldınız' eleştirisi aldı. Ama genelde ilgi vardı. DEVA'nın açılımı, Kürt sorunu hakkındaki net duruşu partiye bir şey katar mı? Bu sorunun yanıtı için erken ama ülkeye katabilir.

Bitirirken... İl Başkanı Cihan Ünsel. Hukukçu, MAZLUM Der'de çalışmış, son olarak Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı'nda Yönetim Kurulu Üyeliği'nde bulunmuş. Kongredeki konuşması ve organizasyonu başarılıydı. Kongrede ismi okunduğunda ve sokakta en fazla ilgiyi Sadullah Ergin ve Mustafa Yeneroğlu gördü.