İrlanda ve rock denildiğinde çoğunluğun aklına U2 gelir. Ama rock mutehassıslarının bir kısmı için ise Rory Gallagher ilk sıradadır. 68’li müzisyenin gitaristliğindeki maharetinin yanı sıra, şarkı sözü yazarı ve çok iyi bir şarkıcıdır. Sesi, melankolik, kırılgan bir insan hissi uyandırır. Blues şarkılarını neredeyse yirminci yüzyılın ilk yarısındaki otantik denilebilecek duygu yoğunluğu kıvamında söyler. Fender gitar stiline bakıldığında B.B. King, John Lee Hooker, Muddy Waters, Albert King, Buddy Guy, Johnny Winter, John Mayall izleri görülür. Eklektik değil zengin bileşenlerin damıtılmış bir gitar tekniğidir Rory’i özgünleştiren.
Popüler olanın ötesinde sessiz ama derinden gidenlerin diplerde bulacağı bir definedir Rory. Blues’u modern zamanlarda özüne sadakatle yeniden üretmiştir. Mesela, Who’s That Coming başladığında John Lee Hooker şarkıya başlayacak sanıyor insan ama Rory, bir esinlenme ya da taklit değil kendi orijinaletisiyle söylemeye başlıyor.
Sessiz, mazbut bir insandı, akranı olduğu rock müzisyenlerine oranla. O’ da çok genç yaşta aramızdan ayrıldı. 14 Haziran 1995 yılında vefat ettiğinde henüz 47 yaşındaydı. Dinlemeye doyamadığımız bir diskografi bıraktı geride. A Million Miles Away, Moonchild, Easy Come Easy Go, What In The World, I’ll Remember, Bad Penny isimli şarkıları, Rory’nin sevenlerine armağan ettiği inci değerinde şarkılardır. Ama Rory’ nin diskografisinde blues kadar rock parçaları da eş kalitededir. Shadow Play saf bir rock parçasıdır ve Rory gitar çalışındaki ustalığın zirvesine çıkar.
Kullandığı gitarın boyası dökülmüş, gövdenin ham rengi ortaya çıkmış vaziyettedir. Fender gitar markası 2004 yılında Rory Gallagher Signature Stratocaster adında bir model çıkarmıştır. Rengi belli olmayacak derecede boyasını yıpratmışlar, gövde ağacı görünür hale getirilerek gitar Rory’nin sürekli kullandığına benzetilmiştir.
Bir müzisyen şarkı sözlerini yazıp beste yapıp çalıp söylüyorsa, eserleri daha duygu yoğun oluyor. Dinleyici bu duygu yoğunluğunu hemen fark edebiliyor. Rory’i farklı kılan da budur. Elbette mükemmel seviyedeki yeteneği ve yaratıcılığı da atlanmamalı.
Rory anısına bu yıl İrlanda’ da 30 Mayıs – 2 Haziran tarihleri arasında bir uluslararası tribute festivali düzenleniyor. Yaptığı müziği, müzisyen olarak kabiliyetleri ile Rory böyle bir etkinlikle anılmayı fazlasıyla hak ediyor.
Ülkemize baktığımızda ise hazin bir tablo çıkıyor ortaya. Rory’nin Irish tour-74 kayıtları bir cd box olarak piyasaya çıkmıştı. İstanbul’ da, İstiklal caddesinde bir kitapevinde gördüğüm manzara içimi acıtmıştı. CD box seti müzik reyonunun en üst ve ulaşılması en zor rafında toz içerisinde duruyordu. İki ay sonra tekrar gidip baktığımda aynı yerde duruyordu tek farkı üzerindeki tozun görünürlüğünün artmış olmasıydı. Memleketimizde Eric Clapton hem çok bilinir hem de albümleri çok satılır. Rory, bana kalırsa Eric Clapton’ dan şarkıcılığıyla, söz yazarlığıyla ve gitar tekniğiyle birkaç gömlek üstündür.
1966 yılında The Taste grubunu kurdu. Bugün arşiv meraklılarının aradığı albümler yaptılar. Grup, 1970 yılında dağıldıktan sonra yetmişlerde solo çalışmalarına başladı. 11 stüdyo albümü yapan Rory’nin 6 canlı konser albümü, 13 derleme, 11 video albümü diskografisini oluşturuyor.
Albüm satışları 30 milyonu geçmişse de müzik aleminde, medyada pek görünmedi. Sevenlerince sıkı sıkıya sahiplenildi. Konserlerinde izleyicilerinin coşkusu anılmaya değerdir.
Aşağıdaki şarkı sözleri Gallagher’ in temaları hakkında bir fikir veriyor.
Moonchild
O his var bende
Sonsuza dek seni güldürecek
Yapabilirsem
Bana bir işaret ver ve sana planımı göstereyim
Sen hüzünlü bir çocuksun, sonsuza dek doğru çocuk
Biliyorsun sonsuza dek gökyüzünü maviye boyamaya çalışacağım
Yapabilirsem
Bana bir işaret ver ve sana planımı göstereyim
Söyle bana neden üzgünsün
Zaman kum taneleri gibi geçip gidiyor
Sen sadece geleceğini ellerime koy
Sen bir ayçocuğusun ve hoş yakın çocuk
O his var bende Sonsuza dek seni güldürecek
Yapabilirsem
Bana bir işaret ver ve sana planımı göstereyim
I'll Remember
Etrafta olursan
Ben yokken
Ve bütün dünya tepetakla görünür
Hatırlayacağım
Etrafta olursan
Ses olmayan yerde
Yüzüstü bırakmam seni
Sana çok sevgi veririm
Hatırlayacağın
Ohh dur benimle
Gökyüzü siyah ve sarı görünüyor
Yukarı bak
Tanrı sinirle dolu
Dediğini duyayım
Askının bitmeyeceğini
Sansımı bildiğimden
Sonsuza dek asla bitmez
Etrafta olursan
Ben yokken
Ve bütün dünya tepetakla görünür
İçli Görüşme
ıssız ve buz tutmuş eski alanda iki gölge geçiverdi bir anda.
dudakları sarkık, ölgün gözleri ve güçlükle duyuluyor sözleri.
ıssız alanda düşsel iki kişi iki gölge anımsadı geçmişi.
hatırında mı o büyülü anlar? artık hatırlasam da neye yarar?
ah! o mutlu, o güzel günler gelir gözlerimin önüne! - olabilir.
umut büyük ve maviydi gökyüzü! umutlar yenildi, bıraktı bizi.
yürüyorlardı alanda böylece, dinliyordu onları ıssız gece.