Murat Bjeduğ

07 Eylül 2024

Mehring Yayıncılık'tan bir kült eser: 1937-Stalin'in Terör Yılı

"1937- Stalin'in Terör Yılı'', birkaç kez okunmayı hak eden ve okuru da buna teşvik eden; detaylı, titiz, iyi savunulmuş, yıkıcı ve dopdolu bir kitap

"Eğer hayatta insanlığın çoğunluğu için çalışabileceğimiz yeri seçmişsek, hiçbir yük bize diz çöktüremez, çünkü bunlar herkesin yararına yapılan fedakârlıklardır; artık küçük, sınırlı, bencilce bir sevinç duyamayız ama mutluluğumuz milyonlara ait olacaktır. Eylemlerimiz sessizce ama daima etkisini sürdürecek ve küllerimiz, soylu insanların gözyaşları ile ıslatılacaktır." (Karl Marx)

Sessiz ama derinden giden, mükemmel kitaplarıyla, vakur ve son derece tutarlı çizgisiyle Mehring Yayıncılık, Selçuk Eralp'in çok başarılı çevirisiyle bir başucu eseri yayımladı.

Mehring kelimesi okuru ilk karşılaşmasında biraz irkiltip anlamını, bu ismin neden seçildiğini, yayın ilke ve amacını, çizgisini merak ettiriyor. Kısaca şöyle izah edilmiş:

"Mehring Yayıncılık, Dördüncü Enternasyonal'in Uluslararası Komitesi'nin (DEUK) siyasi çizgisini benimseyen bir yayınevidir. O, bu çerçevede, öğretiye bağlı Marksist (Troçkist) perspektifleri ve politikaları işçilere ve gençlere tanıtmayı amaçlamakta; Mehring Books (mehring.com) ve Mehring Verlag (www.mehring-verlag.de) ile paralel bir yayın politikası izlemektedir.

Yabancı dillerde yayınlanmış Marksist literatürü Türkçeye kazandırmayı ve Türkiyeli yazarların çalışmalarını yayınlamayı amaçlayan Mehring Yayıncılık, bu bağlamda, tarih ve felsefeden kültüre ve çağdaş siyasete kadar çok çeşitli konularda kitaplar yayınlayacaktır.

Mehring Yayıncılık'ı diğer sol yayınevlerinden ayıran başlıca özelliği, işçi sınıfı eksenli bu enternasyonalist sosyalist konumlanıştır. Mehring Yayıncılık, işçi sınıfını öğretiye bağlı sosyalizm (Troçkizm) ile tanıştırırken, yalnızca kapitalizmin insanlık dışı doğasını değil; aynı zamanda, modern tarihin en büyük yalanlarından birini, Stalinizm ile sosyalizmin özdeş olduğu iddiasını teşhir edecektir.

Bu duruş, kapitalizme karşı sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya toplumu olarak sosyalizm uğruna mücadelede son derece önemlidir. Zira burjuva tarihçiler ve ideologlar, toplumun bilimsel kavranışını ifade eden Marksist dünya görüşünü gözden düşürmek ve kapitalizme ilerici bir alternatifin olduğu gerçeğini gizlemek için kapsamlı bir tarih çarpıtması kampanyası sürdürmektedir.

Türkiyeli okurlardan gizlenen ya da bilinçli bir şekilde çarpıtılan tarihsel kayıtları gözler önüne sermek için yola çıkan Mehring Yayıncılık, Vladimir İlyiç Lenin'in, Lev Troçki'nin ve öğretiye bağlı diğer sosyalist önderlerin eserlerine gururla sahip çıkacaktır.

Yayınevimiz, "Gerçekler Devrimcidir" sloganı altında, günümüzde insanlığın karşı karşıya olduğu karmaşık ekonomik, siyasi ve sosyal sorunların akılcı bir şekilde kavranmasına yardımcı olacak bir literatürün oluşmasına ve bu yolla, işçi sınıfının ve gençliğin düşünsel gelişmesine katkıda bulunacaktır.''

Mehring adı nereden geliyor?

Alman Marksist hareketinin en parlak önderleri Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'in yakın çalışma ve eylem arkadaşı olan Franz Mehring (27 Şubat 1846 Schlawe Batı Pomeranya Voyvodalığı – 29 Ocak 1919 Berlin) 1917 yılındaki Prusya Meclisi seçimlerinde milletvekili seçildi.

Alman Marksist devrimci Spartakist hareketinin kurucuları arasında ilk isimlerden biri oldu.

Engels'in kendisine mektup yazdığı Mehring, 1918 yılında Marx'ın biyografisini "Karl Marx: The Story of His Life" adıyla yayımladı ve bu muhteşem eserini Spartakist kadın yoldaşı Clara Zetkin'e ithaf etti.

Lenin ve Troçki'nin de yazılarında sık sık atıf yaptıkları Mehring, aynı zamanda Alman Komünist Partisi'nin de kurucuları arasında yerini almış, saygın bir Marksist politikacı idi.

1919 yılında, Parti'sinin kuruluş kongresinden dört, yoldaşları Karl Liebknecht ile Rosa Luxemburg'un vahşice katledilmelerinden iki sonra 29 Ocak günü akciğer iltihaplanması nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.

19 Mart 2024 tarihinde çıkan ve 660 sayfalık "1937- Stalin'in Terör Yılı'', birkaç kez okunmayı hak eden ve zaten okuru da buna teşvik eden; detaylı, titiz, iyi savunulmuş, yıkıcı ve dopdolu bir kitap.

Yazar Vadim Z. Rogovin, konusuna öyle hakim ve mevzuya öyle derinlemesine nüfuz etmiş ki, kitapta yersiz, gereksiz tek bir cümle bile etmemiş. Bilgi dolu bu büyük eser, insanı her ne kadar ayrıntılı ve belgelere, sağlam kaynaklara dayalı olarak ifşa ettiği o dönem kısmen biliniyor, haberdar olunmuş ise de sayfalarda ilerledikçe okuru allak bullak ediyor.

1960-70 ve 80'lerde logo mahiyetinde yaygın olarak kullanılan Marx, Engels, Lenin, Stalin, Mao fotoğraflarının o zamanki tartışılmaz, adeta hikmetlerinden sual edilmez boyutta mistifike edilmiş, kutsallaştırılmış ikon kültürünün simgeleri mertebesinde kabulünün sorgulanmadığı Türkiye solunda yer almış insanları da çok sarsacak bir başyapıt.

Bu düşünsel ve inanç sarsılmasını, akabinde de derin sorgulamalara girilmesini, dönemi yaşamış olanlar anımsarlar. Bundan tam 47 yıl evvel, yayın hayatına 1975 yılında başlamış olan Birikim dergisi, aşağıdaki kapak görselinde de görüleceği gibi, 1977 yılı 30-31 (Ağustos-Eylül) sayısında Stalinizm Özel Sayısı ile üstü örtülü duran karanlık dönemin perdesini aralamıştı. O sayıdan sonra Stalinizmin derin etkisi altındaki sol sekter radikalizmin kalesi Ortodoks kesimden gelen ve siyasi kültür ve nezaketten yoksun tepkileri, o yıllarda Birikim dergisini okuyanlar da dergiye yazanlar da asla unutmadılar. Aniden kabaran öfke fırtınası dinip, daha serinkanlı bakışa ve araştırmaya yönelenler, sendeleseler de, doğru bildiklerinin gerçeklik duvarına çarpmasıyla yaşadıkları travmatik girdaptan uzun bir süreç sonunda tamamı değilse de önemli bir kısmı, çıkmayı başarabildiler. Ve yollarına devam ettiler, halen de ediyorlar.

Tahminlere göre 600 bin ila bir milyon 200 bin insanın katledildiği koyu karanlık ve uğursuz dönemle daha yakından ilgilenmeye yönelenler, bir tür öz yıkım riski yaşasalar da taşıdıkları o yük dolu küfeyi sırtlarından indirerek yola deva etmenin ferahlığını, yeni bir motivasyonla yaşadılar.

1937 Stalin'in Terör Yılı, içeriğiyle, perspektifiyle Türkiye'deki artık 1960'lar ve 70'lerdeki devrimci hareketin ağır hasarlar almasına neden olan Stalinizmin artık iyiden iyiye marjinalleşmiş ve mikrokozmos derekesine inmiş son kalıntılarına indirilmiş, adeta bir altın vuruş işlevini ifa ediyor.

Mehring yayınlarına ve kusursuz çevirisiyle Selçuk Eralp'e şükranlarımızı ifade etmeyi borç biliriz.

Stalin Dönemi Kurbanları anısına inşa edilen Moskova'daki Hüzün Duvarı