Sonsuz Siper (La Trinchera Infinita) Yapım tarihi: 2109 Oyuncular ve filmdeki adları: Belen Cuesta - Rosa |
Higino'nun filmde 33 yıl yaşadığı yer
Film ara başlıklar ve o başlıkların anlamına uygun bir seyir izliyor. Başlıklar şunlar:
Campeada (koşma), Esconder (gizleme), Detención (geçici özgürlük kaybı, tutuklama), Peligro (tehlike), Encerrar (kapatıldı), Apartado (uzak), Cambiar (değişim) ve Franco (frank) Desenterrar ( kazmak), Salir (dışarı çıkmak)
Tamamına yakını bir evin içinde ve çok dar, küçük, loş bir sığınak türü odada çekilen filmin yapımının, yaşanmış bir öyküden yola çıkıldığı için, çekimlerin ve rollerin oynanmasının hem teknik ekip hem yönetmen hem de oyuncular için ne kadar güçlükler barındırdığını tahmin edebiliriz. Higino ve Rosa rollerini oynayan sanatçılar, Antonio de la Torre ile Belen Cuesta film boyunca mükemmel performansları ile bu zor işten yüz akıyla çıkıyorlar. Sonsuz Siper, yaşanmışlığındaki kaosu, son anına kadar seyirciyi ürperterek filme kilitliyor. Bu film sayesinde İspanya İç Savaşı'nın hiç haberdar olmadığımız bir başka boyutunu öğreniyoruz. Tarih kitapları, dönemle ilgili bilimsel tartışmalar bu konuyu anlatmazlar. Edebiyatın ve sinema sanatının duyarlığı bu korkunç vakayı ele alabilir. Sonsuz Siper filmi, işte bunu başarıyor.
Filmin konusu
Endülüs 1936. İspanya'da üç yıl sürecek iç savaş başlamıştır. Evlerinde uyuyan yeni evli çift Cumhuriyetçi Higino ve eşi Rosa sabah erken saatlerde Franko'nun Falanjist askerlerinin evlerini basması üzerine hareketlenirler. Bekledikleri bir şeydir bu; hazırlıklıdırlar. Higino hemen daha önceden hazırlanmış bulunan holdeki kamuflajlı küçük deliğe girer. Askerler çıktıktan sonra, her tarafı arayacaklarını düşünen Higino, karısına dağlara kaçacağını söyler ve evden gizlice çıkar ama yakalanır. Askeri araca bindirilir. Araçta kendisi gibi aranan başka cumhuriyetçiler de vardır. Araç hareket etmeden bir evden çıkartılan adam, falanjist milis tarafından götürülmek istenir ancak karısı müdahale edince, milis kocasını vurur. Bu olayı araçtan izleyen Higino ve diğerleri gelmekte olanın vahametinin boyutunu anlarlar. Askeri aracın arkasından atlayıp kaçan Higino, peşine düşen iki silahlı falanjist milisi atlatır, köyün dışına açık alana çıkar. Arazideki bir su kuyusuna gider. Dibinde su bulunan kuyunun içinde iki yoldaşının olduğunu görür, kendisi de kuyuya iner. Aralarında tartışırlar, yapılan hataları konuşurlar. Bel seviyesine gelen suyun içinde ne yapacaklarını konuşurlarken falanjist jandarmalar, kuyuya gelirler ve aşağı ateş ederler. İki cumhuriyetçi ölür, Higino bacağından yaralanır. Komşusu ve ilk yakalanmasına sebep olan Gonzalo'nun gözü evin üstündedir. Higino, eve yaralı bir vaziyette gelir. Karısı Rosa tarafından evde kalıp tedavi olması gerektiğini söyler ve Higino, evdeki ancak kendisinin sığacağı deliğe girer. Franko destekçisi Gonzalo ve falanjist askerlerin sürekli arama ve sorgulama tacizlerine maruz kalan Rosa, hiç açık vermez.
Falanjist askeri yerel yönetimi, Higino için 60 bin peseta ödül vadeder. O delikte üç yıl yaşayan Higino, bir akşam aynı köyde yaşayan babasının eve akşam yemeğine geldiğinde, Rosa tarafından evde olduğu söylenince şaşkınlaşan babasıyla konuşur. Daha güvenli olacağı için babasının evine geçerler. O evde de mutfağa kazılmış bir küçük bölümde izole hayatına devam eder Higino. Bir müddet sonra babası hayatını kaybeder.
Rosa, dirayeti, çelikten sinirleriyle her şeye dayanma iradesini göstererek Higino'nun hayatta kalma, ruh sağlığını koruma çabasından geri durmaz. Fedakar Rosa, evde terzilik ve giysi tamiri işlerinden kazandığı parayla evin geçimini sağlamaktadır. O evde tecavüz, cinayet, hamilelik, bir oğlan çocuğun büyütülmesi, sert tartışmalar, baba – oğul çatışmaları yaşanır. Yıllar geçer. Tam otuz yıl sonra eve alınan televizyonun ilk gecesinde Higino, ekranda Franko'nun konuşmasını izler.
1969 yılında, Franko'nun bakanlar kurulu iç savaşın bitişinin 30. yılı şerefine 1 Nisan 1939'dan önceki suçların affedildiğini ilan eder. 1936 yılında suçlular listesinde adı bulunan Higino, 33 yıl sonra gelen afla birlikte, evden dışarı çıkar. Güneş gözünü kısmasına neden olmaktadır. Acemi bebek adımlarıyla sokakta 33 yıl sonra yürümeye başlar. Evden valizi ile çıkmış olan karısını sokağın ucunda bulur, birbirlerine gözyaşlarıyla sarılırlar.
Filmin bu son sahnesinden sonra, izlenen öykünün gerçek yaşamdan esinlenmiş olduğu hakikati, insana kısa süreli bir katatoni yaşatıyor. Çünkü, İspanya'da infaz edilmekten korkan birçok insanın kendi evlerinde tıpkı Higino gibi 30 yıldan fazla saklandığı bilgisi paylaşılıyor.
Bu insanlara İspanya'da ''Köstebek" lakabı verilir. Bu lakap faşizmin farklı ülkelerde, düşman ilan ettiklerine "fare, haşere" diye hitap ettikleri tarihe geçmiş bir olgu olduğunun göstergesidir.
Takip etmiş olan okurlar biliyor; İspanya İç Savaşı hakkında yapılmış üçüncü filmi yazmış oluyorum. Bu filmler, iç savaşın birbirinden çok farklı temalarını anlattılar. Tamamen tarihsel gerçeklere, yaşanmış olaylara, gerçek kişilerin yaşamlarına dayanan Savaşın Gölgesinde, Guernica ve Sonsuz Siper sinemasal kurgularla ama mesaj vermeye kalkmadan, tarih bilincinin nasıl yükseltilebileceğini başarıyla gösterdiler. İspanya İç Savaşı ve cumhuriyetçilerin yenilmesi, yaşanan devrimci kalkışmanın boğulması ve Hitler, Mussolini ve (Portekiz diktatörü) Salazar'ın muazzam askeri ve lojistik destekleri ile iç savaşı kazanarak iktidarı ele geçiren Falanjist (İspayol faşizmi) Franko diktatörlüğü hakkında İspanya'da hüküm süren sessizliğe ya da mahçup bir konuşmama tutumuna karşı çıkıştır bu filmler. Bir yüzleşme çağrısıdır aynı zamanda.
İspanyol yönetmenlerin son dört yıldaki bu atakları, yorgun düşmüş ve aşınmış liberal demokrasilere karşı gelişen popülizmin, gittikçe faşizan karaktere büründüğü bu zamanlarda ayrıca umut vericidir. Faşizmin nasıl iktidar olduğu, iktidara yürürken hangi yöntem ve politikaların hayata geçirildiği, hangi bedellerin intikam hırs ve revanşizmle kimlere ödetildiği, İspanya'da yaşanmış birebir gerçek vakalar ve olguların ifşası sayesinde ibret verici dersler olarak ışığa kapı araladılar.