Beş teğmeni ve üç komutanı Silahlı Kuvvetler’den ihraç ettik ve “teğmenler olayı” kapandı. Kapandı mı? Sanmıyorum. Çünkü olay öyle kolay kapanmayacak yerlere dokunmaya başladı. Bu toplumun geçmişinde çok sayıda askeri darbe var. Özellikle 27 Mayıs bu yeni olay karşısında hatırlanacak bir örnek. Dolayısıyla “hassas” bir noktadayız.
Ben kendi hesabıma bu söylediğim söze katılmıyorum. Benzerlik, evet, var; ama yüzeysel bir benzerlik. 27 Mayıs’ta eylem yapan subay adayları, Harp Okulu öğrencileri, belirli bir risk alıyorlardı; ama kendilerini “memleketin asıl sahibi olarak görme alışkanlığından sıyrılmamışlardı. Subay kadrosunun içinde çoğunluk 27 Mayıs’ı planlayan ve yapan kadronun içinde olmasa da yürekleri onlardan yanaydı. Toplum tarafında ise, evet, çoğunluk Demokratik Parti iktidarından hoşnuttu, ama örneğin şu son komik girişimde gördüğümüz “sivil” direnişin eseri yoktu. Yani, uzatmayayım, bu yemini eden genç mezunlar başlarına iş gelebileceğini bilerek, bu riski alarak hareket ettiler. Nitekim bir şeyler geldi. Sonuçları göze alarak otoriteye başkaldırdılar. Herhangi bir askeri darbenin beni “kurtarması” olayını hiçbir zaman onaylamadığımı anlatmama gerek yok sanırım. Ancak bu olayı da “darbenin yaklaştığı” haberi olarak değil, bu gençlerin gidişattan hoşnutsuzluklarını duyurma jesti olarak kabul ediyorum. Bunu yapmak, toplumun parçası olan bütün kesimlere tanınmış bir hak. Ama askerler için yasak. Bu yasak askerlerin darbe yapmak gibi kabul edilmez davranışlarını önlüyor mu, yoksa özellikle körüklüyor mu?
Gelelim iktidarın aldığı tavra: Bu sekiz kişinin ihraç edilmesinin iktidar katında kabul gördüğü herhalde tartışılacak bir şey değil. Bence, şu günlerde birçok kişinin söylediği gibi, işlendiği söylenen suçla verilen ceza arasında bir uyum yok. Ayrıca, şu durum: Dört yüz kişinin bu gayriresmî yemini ettiği söyleniyor. Ama ihraç edilenler sekiz kişi... Yani bu sekiz kişi geri kalan 395 kişiyi kandırmış mı? Onlar şimdi “doğru yol”u buldular mı?
Bu karar da, şimdiye kadar hep olduğu gibi, “hukuki” değil “siyasi” demek istiyorum. Yapılan iş “suç” ise suçu işleyenlerin hepsinin cezalandırılması beklenir. Beş kişinin dışında kalanlar suç işlemediyse o beş kişi de işlemedi.
Ama dört yüz teğmenin ihraç edilmesi de olacak iş değil. Onun için iktidar kendine göre bir “orta yol” bulmak zorunda: Sert ve kararlı görünmek için birilerini cezalandırmak gerekiyor. Hem de en sert biçimde. Ama dört yüz kişiyi bu şekilde cezalandırmak da tahminlerin ötesinde tepkilere yol açacaktır. Öyleyse ne yapalım?
Olayı sekiz kişinin üstüne yüklemekle “disiplin” suçunu cezalandırmış oluyorlarmış! “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını yargılamış ve cezalandırmış olmuyorlarmış. İyi, öyleyse o sekiz kişi de “disiplin” cezası alsın. Hayır, bu da iktidar sahiplerinin öfkesini dindirmeye yetmiyor. Böylece, bugün karşımızda duran “çözüm”e ulaşıyoruz. Oysa bu çözüm mözüm değil. Birbirini anlamaya çalışan kişiler “çözüm” üzerinde de anlaşabilirler. Birbirini susturmanın en etkili biçimini arayanlar kalıcı bir çözüm bulamaz. Kaba kuvvetle susturmak çözüm değildir. Ama Türkiye’nin siyasi tarihinde bunu bilen ve uygulayan bir “taraf” göremedik.
Murat Belge kimdir? 16 Mart 1943'te Ankara'da doğdu. İngiliz Erkek Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde asistanlık ve doktora yaptı. 1969'da İngiltere'deki Sussex Üniversitesi'nde araştırmacı olarak bulundu. Christopher Caudwell ve Marksist estetik konulu teziyle 1980'de doçent oldu. Genç yaşlarda yaptığı William Faulkner ve James Joyce çevirilerinin yanı sıra 1964'ten itibaren Yeni Dergi, Papirüs gibi dergilerde çıkan eleştirileri, yorum yazılarıyla tanındı. Namık Kemal, Behçet Necatigil gibi yazarlar üstüne incelemeler yaptı. 1970'te Halkın Dostları Dergisi'nin kurucuları arasında yer aldı. 12 Mart 1971 muhtırasıyla başlayan darbe döneminde iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra 1974'te üniversiteye döndü. 1975'te Birikim dergisini kurdu. 1981'de YÖK'ün kuruluşunun ardından üniversiteden istifa etti. 1983'te İletişim Yayınları'nı kurdu, 1984'te Yeni Gündem dergisini çıkartmaya başladı. Denemelerini Tarihten Güncelliğe (1983), 12 Yıl Sonra 12 Eylül (1992), Edebiyat Üstüne Yazılar (1994) kitaplarında topladı. 1980'lerde Sadık Özben mahlasıyla düzenli olarak mizah yazıları yazdı. 1991'de Helsinki Yurttaşlar Derneği, Türkiye şubesini kurdu. 1997'de profesör oldu; 1995'ten bu yana Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü'nde akademik çalışmalarını sürdürüyor. Marksist estetikten militarizme, edebiyattan yemek kültürüne, Osmanlı ve İstanbul tarihine dek birçok farklı alanda 26 tane kitabı ve çok sayıda makalesi yayımlandı. Halkın Dostları, Birikim, Yeni Dergi, Yeni Gündem, Milliyet Sanat, Papirüs dergilerinde ve Cumhuriyet, Demokrat, Milliyet, Radikal, Taraf gazetelerinde yazdı. Hale Soygazi ile evli. Kitapları - Tarihten Güncelliğe (Alan, 1983; İletişim, 1997) - Sosyalizm, Türkiye ve Gelecek (Birikim, 1989) - Marksist Estetik (BFS, 1989; Birikim, 1997) - The Blue Cruise (Boyut, 1991) - Türkiye Dünyanın Neresinde (Birikim, 1992) - 12 Yıl Sonra 12 Eylül (Birikim, 1992) - İstanbul Gezi Rehberi (Tarih Vakfı, 1993; İletişim, 2007) - Türkler ve Kürtler: Nereden Nereye? (Birikim, 1995) - Boğaziçi'nde Yalılar ve İnsanlar (İletişim, 1997) - Edebiyat Üstüne Yazılar (YKY, 1994; İletişim, 1998) - Tarih Boyunca Yemek Kültürü (İletişim, 2001), - Başka Kentler, Başka Denizler 1 (İletişim, 2002) - Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu: Türkiye ve Avrupa Birliği (Birikim, 2003) - Osmanlı: Kurumlar ve Kültür (Bilgi Üniversitesi, 2006) - Başka Kentler Başka Denizler 2 (İletişim, 2007) - Genesis: "Büyük Ulusal Anlatı" ve Türklerin Kökeni (İletişim, 2008) - Sanat ve Edebiyat Yazıları (İletişim, 2009) - Balkan Literatures in the Era of Nationalism (Jale Parla ile birlikte, 2009) - Sadık Özben'in Toplu Eserleri (Helikopter, 2010) - Başka Kentler, Başka Denizler 3 (İletişim, 2011) - Edebiyatta Ermeniler (İletişim, 2013) - Başka Kentler, Başka Denizler 4 (İletişim, 2014) - Militarist Modernleşme-Almanya, Japonya ve Türkiye (İletişim, 2014) - Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik (Agora, 2006; Berat Günçıkan ile söyleşi) - Step ve Bozkır - Rusça ve Türkçe Edebiyatta Doğu-Batı Sorunu ve Kültür (2016) - Şairaneden Şiirsele / Türkiye'de Modern Şiir (İletişim, 2018) - "Siz isterseniz…" – Popülizm Üzerine Yazılar (İletişim, 2018) - Sanat ve Edebiyat Yazıları II (İletişim, 2019) Çevirileri - Hegel Üstüne: W.T. Stace - Martin Chuzlewitt: Charles Dickens - Döşeğimde Ölürken, Ağustos Işığı, Ayı: William Faulkner - Dublinliler, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi: James Joyce - Arabadakiler, Patrick White - 1844 Elyazmaları: Karl Marx - Bir Zamanlar Europa'da, Leylak ve Bayrak: John Berger - Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla: Leo Huberman - Yazıcı Bartleby: Herman Melville - Kayıp Kız: David Herbert Lawrence - Yurtsuzların Ülkesi: Dugmore Boetie - Lenin ve Felsefe: Louis Althusser (Bülent Aksoy ve Erol Tulpar ile birlikte) - Yanya Sultanı – Tepedelenli Ali Paşa: William Plomer |