Murat Belge

Murat Belge

02 Nisan 2023

İnce ve kalın seçim hesapları

Seçilme şansının ne kadar düşük olduğunun farkında olmaması mümkün mü?

Artan bir gerilim içinde beklediğimiz seçim yaklaşırken iki tarafta da "kaybetme" ihtimalinin yarattığı asabiyet ve endişe dozu yükseliyor. Bir yandan da yok "kafa kesme" edebiyatı, yok "kurşunlanan parti" gibi olaylar bu endişeyi sürekli kılıyor ve gerilimi en üst düzeyde tutmaya yarıyor. İki tarafın da, bu zorlu yolda, kazandığı ya da kaybettiği büyük avantajlar, küçük avantajlar var. Deprem ve sonuçları herhalde iktidar cephesi için "hayırlı" bir olay olmadı. Şimdi atlatılmış gibi görünen Akşener krizi de Millet İttifakı'nı iyice sarsıntıya uğratmıştı.

Böyle birçok olay var ve olmaya devam edecektir. Örneğin, gene Millet İttifakı tarafını ilgilendiren Muharrem İnce olayı! İnce kendisi alacağı oyları Cumhurbaşkanı'ndan alacağını söylüyor. Adaylığını sürdürmesi ve seçime katılması için Tayyip Erdoğan'ın önderliğini yaptığı cepheden her türlü "destek" alacağından şüphem yoktur ama iş "oy"a gelince, Muharrem İnce'nin bu saptamasının herhangi bir sağlam veriye dayanmadığını düşünüyorum. Sadece benim "düşüncem" söz konusu değil burada; ellerinde çok daha geniş veriler bulunan çeşitli anketçi kuruluşlar da aynı şeyi söylüyor, Muharrem İnce'ye verilecek oyların CHP'den ve İyi Parti'den çıkacağını oldukça inandırıcı bir dille ortaya koyuyorlar.

Yaklaşan seçimden çıkacak sonucun, hangi tarafa gülecek olursa olsun, iki cephe arasındaki farkın pek büyük olmayacağına inanan ve seçim tahmini olarak bunu savunan birçok kişi var. Olabilir tabii. Epey akla yakın bir tahmin bu. Böyle olunca, genel oy içinde yüzde olarak çok az görünen oyların da önemli sonuçlara yol açması, dengeleri beklenmedik biçimlerde etkileyeceği ihtimali ağırlık kazanıyor. Bu koşullarda herkes "ince hesap" yapmaya başlıyor. AKP ve Tayyip Erdoğan da bu "herkes"ten uzak değil: Yeniden Refah, Hüda Par, bunlara da zengin oy kaynağı olarak bakmak imkansız. Ama görüyoruz ki önem veriyorlar: "Bir oy, bir oydur" aşamasına gelmiş işler.

Dediğim gibi, Millet İttifakı tarafında Muharrem İnce bir "tehlike" olarak karşılandı. Yıllardır CHP içinde siyaset yapmış bir adam; yaptığı siyaset çok parlak sonuçlar elde etmiş olmayabilir; ama burada siyaset yapmış. Burada tanınıyor. Alacağı oyu da buradan alması normal.

Bir AKP'linin "İnce'ye oy verme" sürecine girmeden önce AKP'den sıtkının sıyrılması ve buradan kopması süreci yaşanmalı. Bir AKP'li, diyelim. Bunu yaşadı; Bir daha AKP'ye oy vermek yok. Bu adamın hemen koşup Muharrem İnce'ye oy vereceğini aklım kesmiyor. Hiç oy kullanmama yoluna başvurabilir (İnce'den hoşlanmamasını gerektirecek bir yığın siyasi gerekçesi olabilir, olması beklenir); ya da rakip ittifakın içinde dindarlığı tartışma götürmeyecek üç parti var, onlardan birine oy verebilir. Hatta, İnce'ye oy vermek yerine CHP'ye oy vermeyi bile tercih edebilir.

Bunları Muharrem İnce'nin alacağı oyu AKP'den alıyor olması argümanına karşı söylüyorum. Peki, "oradan almaz" diyelim; yukarıda saydığım ötekiler olarak söylediklerimi tercih eder mi? Doğrusu, bunun olma ihtimali daha fazla görünüyor. Neyse, uzun lafın kısası, Muharrem İnce Millet İttifakı bahçesinden koparacak yiyeceği meyveleri -bu akla yakın mı? Doğrusu, bu da çok akla yakın görünmüyor. Kaynak olarak bu iki parti, özel olarak da İnce'nin geldiği CHP söz konusu olduğunda, buralı seçmen CHP'ye ya da Kılıçdaroğlu'na öfkeli -bayağı ciddi öfkeli- değilse, Tayyip Erdoğan'a sempatiyle bakan biri olma ihtimali çok zayıf olmalı. Herkesin ince hesaplar yaptığı bu seçim öncesinde o da gelişmeleri izlemiş, tavırlarını buradaki gözlemlerine göre biçimlendirmiştir. Yani, böyle bir seçimde İnce'ye oy vermenin Millet İttifakı'na zarar vereceğini, oraya zarar veriyorsa Tayyip Erdoğan'ın iktidardan gitmesine değil iktidarda kalmasına yardım edeceğini görmüştür. Böyle olduğunu göre göre, bile bile, gidip oyunu İnce'ye vereceğini tahmin edemiyorum. Bir ihtimal var: CHP'nin bugünkü çizgisinden hoşnut değildir; ne bileyim, örneğin Kılıçdaroğlu'nun uyguladığı siyaseti beğenmiyordur. "Halil İbrahim sofrası" gibi bir yaklaşımdan rahatsızdır. Hele "helalleşme" denince küplere biniyordur. Yani aslında Tayyip Erdoğan ve AKP ile sorunu olmadan önce "CHP'nin sapmaları" onu ilgilendirmektedir (böyleleri var mutlaka). Böyle bir CHP'li gidip Muharrem İnce'ye oyunu verebilir, bunu anlarım. Ama böyle bir psikoz söz konusu değilse böyle bir davranış göstereceğini de sanmıyorum.

Yani, Millet İttifakı'nın seçmen kitlesinden bazılarının Muharrem İnce tehdidini abarttığı kanısındayım; alacağı oyun çok aşağılarda kalacağını tahmin ediyorum -öyle "tahmin ediyorum" ama birtakım anketler de İnce'ye yüksek bir yüzde biçiyorlar (kimilerine göre genç kuşak böyle davranmaya daha yakınmış!") Konumuz Türkiye, 12 Eylül silindirinin altından çıkmış bir Türkiye olduğu için kendime güvenerek "şöyle olur, böyle olur" diye ahkam kesemiyorum. Zaten "seçim" dediğimiz olay her zaman sürprizlere açık. Hele "genç kuşak" gibi, gerçekten birçoğumuzun yeterine aşina olmadığı etkenler işin içine karıştığında "güven" büsbütün sarsılıyor.

Muharrem İnce aday olarak seçime girdiğinde, hele Kılıçdaroğlu'nun yüzdesini olumsuz etkileyecek oranlara geldiğinde belirli bir kesimin gözünde İnce her türlü sempatiyi kaybedecektir. Sanırım zaten o da bunun için "Ben oylarımı AKP'den alıyorum" iddiasında bulunuyor. Seçilme şansının ne kadar düşük olduğunun farkında olmaması mümkün mü? Ne bekliyor, ne umuyor? Anlamak gerçekten zor.