Çalışanlara verilen yemek bedelinin, nakit ve/veya yemek kartı/çeki/kuponu gibi yollarla verilmesi hem gelir vergisi hem de sosyal güvenlik uygulamaları açısından ciddi sorunlar barındırmaktadır. Bu sorunlar doğrudan asli mevzuat olan kanunlardan değil kanunilik ilkesi aşılarak uygulamaya yön veren -kamu idareleri tarafından çıkarılan- genelge, genel tebliğ, özelge gibi adsız düzenleyici işlemlerle oluşturuldu.
Bu konu hakkında temel sorun, SGK yönüyle, vergi yönüyle ve sorunun çözümüne ilişkin öneriler olmak üzere dört adet yazı yayımlayacağım. Bugünkü yazıyla da temel sorunu ortaya koymaya çalışacağım. Başlayalım…
Ücret nedir?
Bir işverene hukuken bağlılık kapsamında çalışanın emeği karşılığı aldığı her türlü bedele ücret adı verilir. Anayasamızın 55’inci maddesinin ilk fıkrası “ücret, emeğin karşılığıdır” şeklindedir. 4857 sayılı İş Kanunu m.32/1 uyarınca ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Türk Dil Kurumu ücreti “İş gücünün karşılığı olan para veya mal, kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para” şeklinde tanımlayarak oldukça geniş bir anlam yüklemiştir. 854 sayılı Deniz İş Kanunu m.29’a göre ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak gemi adamına işi karşılığında işveren veya işveren vekili tarafından ödenen bir meblağdır. 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nda ise ücrete ilişkin bir tanımlama yapılmamıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci maddesi uyarınca ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.
Söz konusu ücret Türk Lirası ya da yabancı para ile verilebileceği gibi çalışana barınma, ulaşım, yemek gibi ayni yollarla da verilebilmektedir. Buna göre çalışana hizmeti karşılığı olarak verilen ayni ve/veya nakdi bedellerin tamamı ücret olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin yemek verilmesi gibi...
Bu noktada çalışana yemek, işveren tarafından iş yerinde verilebilmekle birlikte iş yerinde yemek verme imkân bulunmayan durumlarda iş yeri dışında verilebilmektedir.
Çalışanlara işveren tarafından iş yeri dışında verilen yemeğin veriliş şekli hem SGK hem de vergi mevzuatı açısından önem arz etmektedir. Buna göre çalışana yemek verme işlemi ya çalışanın hesabına doğrudan nakit transferi yapılmak ya da yemek kartı, yemek çeki verilmek suretiyle olabilmektedir.
Ücretli sayısı
Ülkemizde Temmuz 2023 itibarıyla 14.666.879 kişi emekli bulunmakla birlikte Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenerek çalışan kişi sayısı da 1.576.085 kişidir.
Bu kapsamda Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenerek çalışanların da eklenmesi sonucunda toplam ücretli sayısı Temmuz 2023 itibarıyla 21.496.300 kişidir.
Yemek kartı sektörü hakkında
Yemek kartı sektörünün 2023 yılı tahmini büyüklüğü 35 milyar TL kadardır. Türkiye’de ortalama 5 milyon yemek kartı kullanıcısı bulunmaktadır. Sektörde 13’ü yerli şirket olmak üzere sadece toplam 16 şirketin 3.000’den fazla çalışanı bulunmaktadır.
Temel sorun
İş yeri dışında verilen yemek bedelinin 2023 yılı için 110 Türk lirası GVK m.23/8 uyarınca gelir vergisinden istisnadır. Ayrıca 2023 yılı için 110 Türk Lirası'na kadar verilen bu tutar damga vergisinden de istisnadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü, 02.12.2022 tarihinde 2022/22 sayılı “Yemek Bedeli” konulu bir genelge yayınlamıştır. Mezkûr Genelge uyarınca yemek bedeli adı altında sigortalılara veya sigortalılar için üçüncü kişilere yapılan her türlü ödemelerin, günlük asgari ücretin yüzde 23,65’inin prime esas kazançtan istisna edilmiştir.
Ancak çalışana yemek yemesi için verilen yemek kartı, çeki, kuponunun yemek dışında bir amaçla kullanılmasının -örneğin markette kullanması gibi- doğuracağı muhtelif sorunlar bulunmaktadır. Verilen kartın yemek dışında kullanılması durumunda hem SGK hem de Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından muhtelif yaptırımlar öngörülmüştür.
Mezkûr Genelgede yemek kartlarına, çeklerine ve/veya kuponlarına yüklenen yemek bedellerinin sigorta priminden istisna tutulabilmesi için söz konusu yemek kartlarının, çeklerinin ve/veya kuponlarının yalnızca yemek yenilmesi amacıyla kullanılması gerektiği, yemek amacı dışında kullanılması durumunda hem prim istisnası dolayısıyla alınamayan primin gecikme zammıyla geri alınması, akabinde idari para cezası kesileceği belirtilmiştir.
Ayrıca 5510 sayılı Yasa’nın muhtelif yerlerinde idari para cezasının kesilmesi durumunda bazı teşviklerden de mahrum kalınacağına hükmedilmiştir.
İlaveten söz konusu Genelgenin yürürlük tarihi olan 1 Aralık 2022 tarihinden önce çalışana yemek kartı şeklinde verilen ayni yardımların tamamı prim kazancı istisnasına tabi iken 1 Aralık 2022 ve devamı tarihlerde verilen yemek kartlarının günlük asgari ücretin yüzde 23,65’inin prime esas kazançtan istisna edilmiştir.
Çalışanın, kendisine verilen yemek kartını yemek hariç başka bir amaçla -örneğin markette- kullanması durumunda Gelir İdaresi Başkanlığı işverene uygulanmak üzere bazı yaptırımlar getirmiştir. Yemek kartı kullanımının yemek dışı bir amaçla kullanımına ilişkin yaptırımlar Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verdiği özelgelerle yön verilmektedir. Özelge nam-ı diğer muktezaların kanun yaratma gibi bir fonksiyonu bulunmamaktadır.
Ezcümle çalışana verilen nakit yemek bedelinin nerede kullanılacağı ile alakalı ne bir kısıt bulunmakta ne de amaç dışı kullanımında bir yaptırım düzenlenmiştir. Oysa yemek kartlarının yemek dışında kullanımında hem SGK hem de Gelir İdaresi Başkanlığı muhtelif yaptırımlar getirmiştir.
Yani çalışanlara yemek bedelinin nakit olarak verildiği durumda nerede ve hangi amaçla harcandığının herhangi bir önemi yokken aynı amaçla verilen yemek kartlarının da bu minvalde kullanılması hem eşitlik ilkesi hem de rasyonalite açısından önem arz etmektedir. Özellikle vergi kayıp kaçağı ile birlikte kayıt dışılıkla mücadele açısından da özel bir öneme sahip olan yemek kartı uygulanmasına devam edilmesi ülke menfaati gereğidir.
Gelecek yazılarda bu sorunlar ve hukuki aykırılıklar izah edilecektir.
Murat Batı kimdir?Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı. Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı. "Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı. Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir. |