Vergi mevzuatımızda bazı maddeler kanunun yasalaştığı zamandan bugüne kadar aynı şekilde hala durabiliyor. Hatta uygulamada kendi yolunu buluyor bazı maddeler.
Bunlardan biri de kamu/vergi icra hukuku olarak da bilinen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “ödeme emrine itiraz” kenar başlıklı 58’inci maddesidir.
6183 sayılı Yasa kapsamında olan amme alacakları ile bu alacakların takip masrafları vadesinde ödenmezse ve bu alacaklar teminata da bağlanmamış ise ödenmeyen amme borçlarının takibi ödeme emri ile başlayacaktır. 6183 sayılı AATUHK m.55 “Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gerektiğini içeren bir "ödeme emri" ile tebliğ yapılır.” hükmü uyarınca amme borçlarını vadesinde ödemeyenlere ödeme emri gönderileceğini belirtmektedir.
6183 sayılı m. 58’de yer alan “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir…..” şeklindeki hükme göre ödeme emrine itiraz etmek isteyen kişi ödeme emri tebliğ dildiği günü takip eden günden başlamak üzere 15 gün içinde İtiraz Komisyonu'na itiraz edebilir. Bu maddede birden fazla açıklanması gereken sorun var; bunlardan bir tanesi itiraz merci olarak gidilecek yer kapsamında gösterilen İtiraz Komisyonu'dur.
Ancak ülkemiz sınırları dahilinde böyle bir komisyon maalesef bulunmamaktadır. Hatta kendi vergi hukuku kitabım da dahil olmak üzere tüm vergi hukuku kitaplarında ödeme emrine itiraz etmek istiyorsanız bu itirazınızı İtiraz Komisyonu'na iletin şeklinde yazar. Ama dediğim gibi maalesef böyle bir komisyon 40 yıldır yok.
Yani Kanun’un bu maddesinde yazan ama gerçekte olmayan bu komisyona nasıl dava açılacağı, bu komisyonun yerinin yurdunun nerede olduğu pek bilinmemektedir.
Aslında 06.01.1982 tarihli 2576 sayılı Yasa ile itiraz komisyonundan vergi mahkemesinin anlaşılması gerektiği yönünde düzenleme yapıldı. Ancak 6183 sayılı Yasa'nın bu maddesinde ise yaklaşık 40 yıldır herhangi bir değişiklik yapılmış değil. 6183 sayılı Yasa’nın bu maddesinde neden değişiklik yapılmadı şimdiye kadar? Bilemiyorum. Bu şekilde çok maddemiz var.
Bu maddede başka bir sorun ise 618 sayılı Yasa’nın aynı maddesinin devamı “İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir” şeklindedir. Kanun maddesine göre itiraz komisyonu yani vergi mahkemesi bu itirazı 7 gün içinde karara bağlamak zorundadır.
Adalet Bakanlığı Nisan 2021’de yayımladığı (en son rapor) faaliyet raporuna göre Vergi Mahkemesi'nde görevli vergi hâkimi sayısı 2015’de 41, 2016’da 484, 2017’de 459, 2018’de 472, 2019’da 469 ve 2020’de 420 adettir. 2020’de Bölge İdare Mahkemelerinde (istinaf mahkemesi olarak da bilinen) hâkim sayısı 384 kişi ve Danıştay’da ise (temyiz mahkemesi olarak da bilinen) 435 kişidir.
Hâkim sayısı görüldüğü üzere pek de çok değil, hatta çok az diyebiliriz. Açılan dava sayıları da azımsanmayacak kadar fazladır. Hatta sonuçlan(a)mayan davalar sonraki seneye devrederek dosya sayısını şişirmektedir.
Gelelim konumuza. Ödeme emrine karşı açılan davanın 7 gün içinde karara bağlanması zorunludur diye hükmeder Kanun maddemiz. Bu hükmün uygulamada maalesef pek olasılığı yok. Davayı açacaksınız, sonrasında mahkeme vergi idaresine şu şahıs sizi bu konuda dava etti diyecek ve vergi idaresi de bu dava dilekçesine cevap yazacak… Bu böyle gidecek (mi?). Söz konusu karar verme süresinin makul bir süreye çekilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan aynı maddenin “…İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir…” fıkrası da çok ilginçtir. Çünkü 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 28 Haziran 2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunlarında yapılan değişiklikler ile bölge idare mahkemelerinin görev, kuruluş ve yetkileri yeniden belirlemiş, vergi yargılama hukukunda “itiraz müessesesi” yerine “İstinaf Yolu” aynı Kanunla gelmiştir.
Buna göre vergi mahkemelerine açılan davaların aleyhe sonuçlanması üzerine tebliğden itibaren şayet dava konusu tutar 2022 yılı için 9 bin TL’yi aşıyorsa taraflar Bölge İdare Mahkemesine istinaf kanun yoluna gidebilirler. Hatta daha sonra Bölge İdare Mahkemesinin de vereceği bu karar mükellefin aleyhine ise ve bu tutar da 2022 yılı 261 bin TL’yi aşıyorsa taraflar Danıştay’a temyiz yoluna gidebilir. Görüldüğü üzere 6183 sayılı Yasa’nın 58’inci maddesinde yer alan “…İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir…” fıkrası ne ölçüde belirtilen hükme sadık? Takdir sizlerin.