Murat Batı

20 Şubat 2022

Nafakadan vergi alın(ma)sın mı?

Konuya magazinsel yaklaşmayıp "nafaka bir hak mıdır?" sorusuna da burada cevap aramayacağım elbette ama nafakanın pek bilinmeyen bir yönü olan vergi boyutunu ele almaya çalışacağım

Televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada bu aralar nafakaya ilişkin tartışmalar yine sıklıkla yapılmaya başlandı. Nafaka verenlerin bir kısmı belli bir süre ile sınırlı olmasını, bazıları mevcut hukuki durumun yeterli olduğunu bazıları ise kendince öneriler sunmaktalar. Özellikle medyatik kişilerin, zengin iş adamlarının, mankenlerin boşanma davaları manşetleri beyhude işgal ettiği yetmezmiş gibi sağ olsun halkımız da bu haberlere fazlasıyla ilgi göstermektedir.

Ancak bu boşanmalar sonucunda ödenen nafakaların tutarı bazen akıl almaz derecede yüksek olabilmektedir.

Konuya magazinsel yaklaşmayıp "nafaka bir hak mıdır?" sorusuna da burada cevap aramayacağım elbette ama nafakanın pek bilinmeyen bir yönü olan vergi boyutunu ele almaya çalışacağım. Bu yazının özünü ise "nafaka tutarı ne kadar olursa olsun nafakayı veren de alan da herhangi bir vergi ödememektedir" cümlesi oluşturmaktadır. Hatta nafaka süresi ne kadar uzun olsa da vergi alınmamaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın ya da Cumhurbaşkanlığı'nın bu konuyla alakalı bir çalışması da yok sanıyorum.

Nafaka türleri nelerdir?

Nafaka, muhtaç eşlerin birbirlerine, boşanmamış eşlerin birbirlerine, ana babanın küçük çocuklarına, altsoyun üstsoya, üstsoyun altsoya, refahta olan kardeşlerin zaruret durumundaki kardeşlerine yaptığı bir tür yardım olarak tanımlanmaktadır. Dört tip nafakadan söz edebiliriz.

İlki yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk nafakası, boşanma sonucunda, taraflardan birinin yoksulluk sınırının altında kalmaması ve boşanma sonucunda oluşabilecek ekonomik mağduriyeti gidermek amacıyla taraflardan birinin diğerine ödediği parasal tutardır. Ödenen bu nafakaya kanunlarımız ne bir üst sınır ne de süre sınırı koymuştur.

Nafakayı alan tarafların büyük bir kısmı bu paraya ihtiyaç duymaktadır. Hatta nafakayı vermek zorunda olan taraf bazen bu tutarı öde(ye)memekte ve/veya ödemeyi geciktirmektedir. Bu karşı tarafı elbette zora sokmaktadır. Ancak yoksulluk nafakası adı altında ödenen bazı nafakaların birkaç aylık ödemesi bile karşı tarafı ihya edebilmektedir. Bu, yoksulluk nafakasından çok bir zenginlik nafakasıdır.

Diğer bir nafaka türü olan iştirak yani katılım nafakasının amacı çocukların boşanma sonucunda maddi mağduriyetlerinin giderilmesidir. Ebeveynlerden biri, boşanma sonucunda çocuğun ya da çocukların velayetini aldığı andan itibaren diğer ebeveynin de hâlâ çocuklarına bakma yükümlülüğünün devam etmesi nedeniyle ödediği nafaka türüdür.

Bir diğeri boşanma davası kapsamında olmayan yardım nafakasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 364'üncü maddesi uyarınca anne, baba, kardeşler ve çocukların birbirlerine karşı maddi yardım sorumluluğu şeklindeki bir nafaka türüdür.

Son nafaka türü ise tedbir nafakasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 169'uncu maddesi uyarınca davasının açılması ile birlikte yargıcın alacağı karar doğrultusunda dava sonuçlanana kadar ödenen bir nafaka türüdür. Burada temel amaç şayet açılan boşanma davası ise boşanma davasının açılması ile birlikte eşler ve varsa çocuk/çocukların boşanma davası açılmadan önceki yaşam standartlarını devam ettirmeleri adına taraflardan birinin diğer tarafa ve yargıcın takdir ettiği tutarda verdiği bir tür parasal tutardır. 

Nafakadan vergi alın(m)ıyor mu?

Nafakalar karşı tarafı maddi zorluktan kurtarmak ya da zor duruma düşmesini önlemek amacıyla ödenir. Bu amaçla ödenen nafakalardan vergi alınmaması sosyal devlet gereğidir. Ancak ödenen bazı nafakaların miktarı astronomik seviyede olabilmektedir ki bu tür ödemelerin üstünde durmakta fayda vardır.

Gelir vergisi açısından nafakalar, Gelir Vergisi Kanunu m.25/8 "Genel olarak nafakalar (Alanlar için)" fıkrası uyarınca gelir vergisinden istisna edilmiştir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere bir üst sınır belirtilmemekte ve ödenen tutar nafaka mahiyetinde ise gelir vergisine tabi olmamaktadır.

Nafakadan gelir vergisi ya da herhangi bir vergi alınmamasını ben de sonuna kadar destekliyorum. Ancak özellikle basına yansıyan bazen de yansımayan zengin iş insanlarının, popçuların, topçuların, şarkıcıların vs. gibilerin ayrıldıkları eşlerine ödedikleri nafaka tutarları karşı tarafı maddi zorluktan kurtaracak ya da maddi zorluğa düşmesini engelleyecek tutarın çok üstünde olabilmektedir. Sorun tam da burada başlamakta ve bu ödemeler de gelir vergisinden istisna edilmektedir. Ödenen aylık yoksulluk nafakası yüz bin liralarla hatta bazen milyon liralarla zikredilmektedir. Bu şekilde ödenen ve bence bir "üst düzeyde bir zenginlik nafakası" olarak adlandırılması gereken bu nafaka tekrar evlenilmediği sürece alınmaya devam edilecek ve maalesef gelir vergisi de ödenmeyecektir.

Ayrıca Veraset ve intikal vergisi, ivazsız yani karşılıksız intikallerden alınan bir vergidir. Bağış, miras, çekiliş, şans oyunları gibi ivazsız yani karşılıksız intikallerden alınan bir servet vergisidir. Buna göre ödenen nafakalar, boşanma karşılığında ödenen bir para olması münasebetiyle ivazsız bir intikal sayılmıyor ve dolayısıyla da Veraset ve İntikal Vergisi'nin de konusuna girmemektedir.

Yani nafaka tutarı ve ödenme süresi ne kadar olursa olsun herhangi bir vergi alınmamaktadır.

Çözüm önerelim

Nafakayı erkekler de alabilir. Ancak bizim gibi "gelişmiş" toplumlarda bu durum pek sık görülmemektedir. Bu ödemelerden GVK m.25/8 uyarınca gelir vergisi ve ivazsız bir ödeme sayılmaması nedeniyle veraset ve intikal vergisi alınmamaktadır. Bu nedenle bu tür ödemelerle alakalı ödenme sürelerine (belki sınırlandırma), ruhlarına, nafaka alan tarafın engellilik gibi özel durumlarına ve amaçlarına uygun bir vergileme modeli geliştirmenin yerinde olacağı kanaatindeyim.

Bu arada ödenen nafakadan vergi alınmalı demiyorum; yüksek tutardaki, astronomik nafakalardan alınsın diyorum. Çünkü ödenen bu tutarlar nafaka olmaktan çıkıp başka bir ödemeye dönüşmektedir. Bu hassas konu üzerinde daha çok düşünüp tartışmamız gerekiyor. Umarım ifade edebilmişimdir.