Murat Aksoy

17 Ekim 2014

AK Parti’nin hedefi siyaseti sokağa itmek

AK Parti, siyaseti sokağa iterek, sokağı marjinalize edip, toplumsal meşruiyetini algı yönetimiyle konsolide etmek istemektedir

AK Parti’nin, Hakim ve Savcılar için yapmayı düşündüğü seyyanen zam ile ilgili yasa teklifi, gelenek olduğu üzere bir kez daha torba yasa usulüyle geniş bir “Güvenlik Paketi”ne dönüştürüldü.

Bu pakette yer alan değişiklik önerilerine bakıldığında; bunların güvenlik değil bizatihi güvensizliği yani devletle toplum arasındaki mesafeyi açmak üzerine olduğunu görürsünüz.

Elbette asıl ironik olan ise bu değişiklik önerilerinin Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından, “AK Parti’nin en güçlü yanı olan demokratikleşme” hedefinin parçası olarak sunulmasıdır.

Buna kendileri inanıyor olabilirler ama bunu, bizden beklemesinler.

Nitekim pakette öyle öneriler var ki, bundan 8 ay önce 5. Yargı paketiyle “demokratikleşme” adına yapılanların tam tersinin önerilmesi bize “demokratikleşme” olarak sunuluyor.

 

Demokratikleşme(me) paketi

 

Paketin bu hale gelmesine gerekçe olarak, geçen hafta HDP’nin çağrısıyla ortaya çıkan olayların ve yaşanan kayıpların bir daha yaşanmaması ve önlenmesi olarak gösteriliyor.

Alman modeli örnek veriliyor. Demokraside Almanya’yı örnek almayanların polis ve güvenlik konusunda Almanya’yı örnek alması da ayrı bir konu.

 

Bu paket bir tesadüf mü?

Kobani’ye dikkat çekmek için yapılan protestolar olmasaydı bu tür düzenlemeler yapılmayacak mıydı?

Elbette ki hayır!

Hayır çünkü, Gezi’den itibaren ortaya çıkan her demokratik talep; AK Parti’nin otoriter yüzünü biraz daha açığa çıkardı ve çıkarmaya devam ediyor.

Bu düzenlemelerin büyük bir kısmı son gelişmelerden değil, AK Parti bu tür düzenlemeleri siyasi meşruiyetini sürdürmek için kullanacağı bir tür “çıkış yasaları” olarak görüyor.

Onun için bu paket demokratikleşme değil bizatihi demokratikleşmeme paketidir.

 

Paketin hedefi AK Partililer dışında herkestir

 

AK Parti, bu paketle hak ve özgürlüklerini savunan herkesi hedef almaktadır. Görünürdeki  hedef Kürtler olsa da, bu düzenlemelerin hedefi cemaattir, Alevilerdir, azınlıklardır, CHP’dir, HDP’dir. Kısaca AK Parti’ye siyaseten muhalif olan herkestir.

Mesela pakette yer alan Yargıtay Kanunu’ndaki değişiklik ile “Adli Yılın Açılışı”nın kaldırılması bile tek başına bu düzenlemelerin anlamını ve amacını yeterince açıklıyor.

 

Makulseniz yandınız…

 

Bu değişiklik önerilerini demokratikleşme adına savunmak, hele bunu söylerken de çözüm süreci konusunda ciddi adımlar atılacak demek yüzümüzde müstehzi bir gülümsemeye yol açıyor sadece. Ciddiye almakta zorlanıyoruz. Hem bunları hem de savunanları.

Mesela Şubat 2014’te yasalaşan 5. Yargı paketinde, aramaları zorlaştıran, “somut delil” şartına bağlayan, dinleme, izleme ve teknik takip, malvarlığına el koyma kararında, 3 hakimin oy birliği aranması koşulu yeni paketle kaldırılıyor. “Makul şüphe” yetiyor. Yani makulseniz yandınız. 

Unutmayalım ki, Şubat 2014’de yasalaşan paket, 30 Eylül 2013’de açıklanmış ve çözüm sürecine katkı sunacak “demokratikleşme paketi” olarak dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından kamuoyuna deklare edilmişti.

 

Çözüm süreci mi dediniz, demeyin bence

 

Çözüm sürecinde kapsamında Kürt siyasi hareketi ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesini isteyenler tarafından kaldırılması istenen TMK, yumuşatılması istenen TCK ve CMK, bu paketteki önerilerle daha da sertleşiyor.

Siz bu paketi yapanların, bir hak ve özgülük sorunu olan Kürt sorununu çözebileceğini, çözüm sürecini ilerletebileceğine inanabilir misiniz?

 

Hedef: Siyaseti sokağa itmek

 

Bütün bu değişikliklerin ve ileride olabilecek bu tür değişiklerin tek hedefi var; başta Meclis’te olan siyaset kurumları olan partileri ve Meclis’i yani yasamayı işlevsiz kılarak siyasetin alanının daraltmaktır.

Bu açıdan AK Parti, izlediği siyasetle bizatihi siyaseti yok etmektedir.

Siyasetin siyaseti, toplumsal talepleri yok etmesi, siyasete sokaktan başka seçenek bırakmamak anlamına gelir ki, AK Partinin hedefi de budur.

AK Parti, siyaseti sokağa iterek, sokağı marjinalize edip, toplumsal meşruiyetini algı yönetimiyle konsolide etmek istemektedir.

Bu tercih, AK Parti için tek seçenek olan kutuplaşma ve gerginlik stratejisinin doğal bir sonucudur.

@murataksoy