Nasıl nefes alacağız, nasıl devam edeceğiz hayata nasıl dayanacağız? Gezi eylemleri sırasında polis tarafından başından gaz kapsülü vurulan, 268 gündür komada eriyen Berkin Elvan’ın ölümü hayatımızın akışını bıçak gibi kesti. Belki bazılarınızın Berkin’in iyileşeceğine -benim gibi- umudu vardı, belki başkalarının onun yüzüne, resmine bakacak, onu hatırlayacak vicdanı yoktu. Geçen yaz Taraf’ta basılan bir yazımda: “Cumartesi İstiklal’de yürüyenleri yine biber gazı bekliyordu, Berkin Elvan’ın ailesinin basın açıklaması yapmasına izin verilmedi. Ailesinin tek isteği, devletin ‘devlet’ olarak işlemesi. Okunamayan basın bülteni, -Berkin’in vurulmasının üzerinden 45 gün geçmesine rağmen olayın sorumlularının bulunması konusunda herhangi bir çalışma yapılmamıştır- diyor. Bedenin hafızası, fiziksel bir kayda dayalıdır. Seni de, biber gazı gibi hatırlayacağız. Kaşındıran, boğan, tıkayan, yakan ve tıksırtan. Ama geçiyor o da. Temiz hava alıp götürüyor.” diye yazmışım. Galiba kendimi kandırmışım. Zamanın alıp götürdüğü Berkin oldu. 15 yaşına komada giren kara gözlü bu güzel çocuğun hayatına mal olan vahşetten sorumlu olanlar ise, hala görevlerinde, makamlarında, mevkilerinde. Dahil oldukları başka iğrenç senaryolar giderek ortaya dökülse de, siyaseten değişen bir şey yok; aynı öğrenilmiş çaresizliğimizde boğuluyoruz.
Ve senin... Senin yüreğin hepsinden büyük. Ölümün bir turnusol kağıdı gibi, herkesin ne olduğunu, rengini seriverdi önümüze. Hafifleyen bedeninin ağırlığı bizim acımız oldu. Üzerine yıldızlar yağsın Küçük Prens, nur içinde yat Berkin. Bakıyorum, eski bir referans özdeşleşmiş Berkin ile. Bizde Tomris Uyar’ın şahane çevirisiyle basılan, klasiklerden Küçük Prens, Berkin olmuş; onun soruları, eleştirel aklı ve cesaretiyle anılıyor. Tıpkı onun gibi; onsuz anlaşılmayacak acı bir gerçekliğin üstündeki örtüyü açıyor.
"Büyükler hiçbir şeyi tek başlarına anlayamıyorlar, onlara durmadan açıklamalar yapmak da çocuklar için sıkıcı oluyor doğrusu" diyordu Küçük Prens. Aynen öyle. "Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir."
Bizi vicdanımızla başbaşa bırakarak sonsuzluğa uçuyor.