Metin Münir

20 Şubat 2016

Yeni Türkiye'ye yeni ilke: Yurtta savaş, cihanda savaş

Bilmesi gereken esas şey Türkiye’nin çıkarının Esad’ın devrilmesinde değil devrilmemesinde olduğuydu

AKP hükümetlerinin aptallık düzeyine varan politika hataları Türkiye’yi, Orta Doğu’da, Suriye’den sonra en büyük kaybeden haline getirdi.

Hükümetin Suriye’deki amacı Esad’ın Alevi rejimini değiştirmek, yerine Sünni bir hükümet koymak ve bu hükümetin ülkenin kuzeyindeki Kürtleri ezmesini sağlamaktı.

Bunların hiçbiri gerçekleşemedi ve gerçekleşmeyecek.

Rusya ve İran imdadına yetiştiği için, Suriye’deki azınlık Alevi rejim Esadlı veya Esadsız hüküm sürmeye devam edecek. Kürtler bağımsız veya, Irak’ta olduğu gibi, ülkenin otonom bir parçası olacak.

Üçe bölünecek olan Suriye’nin geriye kalan parçası aşırı İslamcı grupların hakimiyetine geçecek.

Beş sene önce Suriye, Türkiye’nin dostu idi. Bugün üç parçası da düşman olan, yıkık, perişan, bölünmüş, kanayan, sığınmacı saçan bir Suriye var.

Türkiye’nin zararı burada bitmiyor. Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, Suriye yüzünden, daha geçen yıl Türkiye’nin en büyük ticaret ortakları arasında olan Rusya ve İran ile kanlı bıçaklı oldu.

 

Rusya’nın düşmanlığı Türkiye’nin önündeki en büyük tehlikedir. Putin, düşürülen Rus uçağının ve zedelenen gururunun intikamını almak için Suriye Kürtlerini ve PKK’yı destekleyecek ve silahlandıracak. Bu da Güneydoğu’daki ateşi Suriye’ye taşıracak, söndürülmesi belki de imkansız hale getirecek.

Türkiye Suriye’deki durumu değiştiremez. Suriye’ye girerse – ki bu intihar olur – karşısında Rusya ve İran’ı bulur. Rusya bu olasılığı göz önüne alarak hazırlıklarını yaptı bile.

İçine düştüğü bu tehlikeli ve zayıf durumda Türkiye yalnızdır. Ego, hayal ve öfkeye dayalı dış politika Ankara’nın bütün dostlarını kaybetmesine neden oldu.

Bu belaların Türkiye’nin başına gelmesinin tek nedeni AKP hükümetleri, daha spesifik olarak Erdoğan ve Davutoğlu’nun imkansız, romantik hayaller peşinde koşmalarıdır.

Bu ikili Amerika’ya kanıp Suudi Arabistan ve Katar’la bir oldu ve Esad karşıtı güçleri silahlandırarak Suriye’deki rejimi değiştirmeye kalkıştı. Ama Esad tahmin edilenden daha çetin ceviz çıktı ve Türkiye kendini kazananların değil kaybedenlerin safında buldu.

Erdoğan bugün “Türkiye’nin güneyinde ikinci bir Kandil doğmasına izin vermeyeceğiz” diyor ama ikinci Kandil’i kendi elleriyle yarattı. Suriye Kürtlerinin, merkezi idare zayıflar zayıflamaz otonom olacağını Irak Kürtleri örneğinden bilmesi gerekirdi.

Ama bilmesi gereken esas şey Türkiye’nin çıkarının Esad’ın devrilmesinde değil devrilmemesinde olduğuydu.

Erdoğan, bir dış politika macerası uğruna, hızlı kalkınma rayına soktuğu, Kürt sorununda kansız çözüme yaklaşan bir ülkeyi aldı, önünde savaş ve terörden başka bir manzara kalmamış bir ülke haline getirdi.

Türkiye endişeli, geleceğe güvenle bakmayan, çocuklarına kalabalık yerlerde dolaşmamayı öneren insanlarla dolu bir yer oldu.

Erdoğan’ın kendine has kişiliğinden ve düzenin ona tek adam olma fırsatını vermesinden dolayı oldu bunlar.

Buna rağmen, hala, gece gündüz, anayasayı değiştirip güçlü bir başkanlık sistemi getirmekte ısrar ediyor.

Bugün fiilen olduğundan daha güçlü olabilir mi ki bunda ısrar ediyor?

*

Erdoğan rota değiştirmezse sonuç hem kendisi, hem partisi, hem de Türkiye için felaket olacak.

Ankara’da, Devlet Mahallesi’nde patlayan bomba ve yok ettiği masum canların bir mesajı da budur.