Üniversite sınavlarının soruları, ortaöğretim müfredatına göre hazırlanmıyor. Dershanelerin müfredatına göre hazırlanıyor.
Bu açıklamayı Başbakan yaptı ve dershanelerin kaldırılacağını açıkladı.
Dershaneler yüz binlerce çocuğa hayatı zindan eden, ezbercilik yuvası, zihinsel işkence odalarıdır.
Uygar, eğitim sistemi kaliteli bir ülkede, dershane (hapishane ve tımarhane ile kafiye yaptığına dikkatinizi çekerim) gibi kurumlara yer yoktur.
Hiç olmazsa ayrı, dev bir sektör teşkil edecek, neredeyse alternatif bir eğitim kurumu olacak büyüklükte değil.
Başbakan’ı bu kararından dolayı kutlarım.
Yalnız açıklamasında bir boşluk var.
Eğer üniversite sınav soruları ortaöğretim müfredatına göre değil, dershanelerin müfredatına göre hazırlanıyorsa burada suç oluşturan bir durum var. Birileri, milyar lira gelirli dershaneleri, bu yöntemle, sınavları geçmek için olmazsa olmaz hale getirerek haksız rant yarattı.
Başka hangi nedenle sınav soruları dershane müfredatına göre hazırlanıyor olabilir?
Eğer bu varsayım doğru ise, yıllarca, milyonlarca öğrenci haksız rekabete uğramış demektir.
Büyük alçaklıkların anavatanı olan ülkemizde bile bu alçaklık, heykeli dikilecek bir alçaklıktır.
Kimler var bunun arkasında, kim açıklayacak?
Bu sahtekârlığın bu kadar uzun zaman devam edebilmiş olmasını insanın aklı almıyor.
Eğitim bakanları?
Genel müdürler?
Dershanelerin kaldırılması, bazı öğrencilerin bazı dersler için ek desteğe ihtiyacını ortadan kaldırmayacak. Bazı derslerin de tamamen gereksiz olduğu gerçeğini de.
Bu konularda ne yapılacak?
Eğer boşluğu dolduracak bir mekanizma bulunmazsa dershaneler başka şekillerde baş gösterecek.
AKP, Gülen’in bütün oyunlarını, bütün numaralarını, bütün hinliğini başından beri biliyordu
İlk yapılması gereken iş, öğrencilere okutulan ders sayısını azaltmak, belirli bir yaştan sonra edebiyata merakı olmayanlara sadece fen, fene merakı olmayanlara sadece edebiyat dersleri okutmaktır.
Ders kitabı yazmak da serbest bırakılmalı, bütün öğrencilerin aynı kitapları okuma zorunluluğu kaldırılmalıdır. Neden bilgisine güvenen ders kitabı yazmasın?
Özel girişim her yerde geçerli de neden bu konuda geçerli değil?
Bu tekelden kimler, hangi matbaalar ne kadar para kazanıyor? Kim denetliyor bunu?
Çocuklarımıza yaptığımız en büyük kötülük, onlara berbat okullarda kötü eğitim vermektir. Bunu yaparak hem kişi olarak hayatlarında sınıfta kalmalarına katkıda bulunuyoruz, hem de ülkemizi üçüncü dünyaya hapsediyoruz.
Eğitim reformu parça parça, politikacılara puan kazandırmak için dizayn edilmiş sansasyonel kararlarla yapılmaz. İyi düşünülmüş, uluslararası en iyi uygulamaları dikkate alan çalışmalar sonunda yapılır.
Yapılmalıdır.
Uluslararası kalitede eğitim sistemi olmayan ülkelerin uluslararası arenada ağırlığı olamaz.
...
Bu yazımı, geçen gün başka bir yazı ararken tesadüfen buldum.13.09.2012 tarihli Milliyet’te çıkmıştı.
O tarihte, Tayyip Erdoğan başbakandı.
Ve daha o tarihte, bilmesi gereken herkes, Türkiye’deki dershanelerin neredeyse hepsinin sahibi olan Gülen kurumlarının melanetinin boyutlarını biliyordu.
Ama ne sorumluları cezalandırdılar, ne dershaneleri kapattılar.
Dershanelerin gelirleri Gülen hareketinin cebine akmaya devam etti. Türk çocuklarının dershane eziyeti de. AKP’nin Gülen’e biatı da.
AKP, Gülen’in bütün oyunlarını, bütün numaralarını, bütün hinliğini başından beri biliyordu. Bürokraside ve orduda yuvalanmak için yaptıklarını da. Ama darbe girişimine kadar onları zapturapt altına almak için hiçbir şey yapmadı.
Gülenciler, AKP’nin onlara açtığı sahada güçlendiler ve şımardılar.
Bu nedenle suç, işinden olan, hapishanelerde çürüyen yüz binlerin değildir.
Bunun olmasını mümkün kılan AKP’nindir.
Tarih, AKP’nin sansüründen kurtulduğu gün, bunu böyle yazacak.