Metin Münir

17 Aralık 2015

Gül: Olduğun gibi görünme, göründüğün gibi olma

Tarihin Gül için vereceği not Erdoğan için vereceğinden pek farklı olmayacak

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Tunus'ta yaptığı bir konuşmada yolsuzluk konusunda söylediklerini okuyunca son zamanlarda gittikçe daha sık yaptığım bir şey yaptım: Acı acı güldüm.

T24’ün Cumhuriyet’e atfen verdiği habere göre, Gül, Cumhurbaşkanı Beji Caid Essebsi'nin davetlisi olarak bulunduğu Tunus’ta şöyle konuşmuş:

"Yolsuzluk sadece rüşvet alıp vermek değildir. Yolsuzluğa daha geniş anlamda bakmak gerekiyor. İhaleler açık, şeffaf yapılabiliyor mu? Birilerine herhangi bir şekilde haksız uygulama yapılıyor mu? İşte bütün bunlar için kamunun yenilenmesini yaptık. Daha sonra da devlet olarak bunları kontrol etmeye başladık.”

Gül’ün kendine sorduğu sorular doğru ama verdiği cevaplar yanlıştır.

AKP’nin iktidarda bulunduğu on üç yıl içinde rüşvet ve yolsuzluğu azaltmak için “kamunun yenilenmesi” yapılmadı ve rüşvet ve yolsuzluk konusunda herhangi bir “kontrol” getirilmedi.

Tersine var olan denetim mekanizmaları zayıflatıldı: Sayıştay’ın yetkileri daraltıldı, bakanlıkların teftiş görevi yapan daireleri lüzumsuz hale getirildi.

Türkiye’de “İhaleler açık, şeffaf yapılabiliyor mu?”

Hayır.

“Birilerine herhangi bir şekilde haksız uygulama yapılıyor mu?”

Evet.

Bunu herkesten fazla Gül’ün bilmesi gerekir. İhale yasası sayısız defa değiştirilip iktidarın istediği ihaleyi istediğine vermesi kolaylaştırılırken ya hükümetteydi, ya da cumhurbaşkanıydı.

Enerji ihalelerini ihale yasası dışında tutan, yani ihalesiz kontrata bağlanmasını sağlayan yasanın altında da imzası var.

Boğaz’daki tanker trafiğini hafifletmek için tasarlanan Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşaatı bu yasaya dayanarak keyfi bir biçimde Çalık grubuna verildi.

Ahmet Çalık, hatırlayacaksınız, Erdoğan’ın Katar’dan ve devlet bankalarından ayarladığı kredilerle Sabah gazetesini satın alan kişidir.

Erdoğan’ın halen hükümette Enerji Bakanı olan damadı Berat Albayrak’ı şirketinde en üst  görevlerden birine getiren de bu beyefendidir.

Eş dost kapitalizminin bundan daha saf bir örneğini bulmak mümkün değildir.

Gül ’ün bu alışverişten haberdar olmaması mümkün mü?

Tunus’ta “Hukukun ve kuralların çok açık olmadığı yerde her türlü yolsuzluk da olur kötü işler de olur” derken acaba hukukun ve kuralların çok açık olmadığı AKP Türkiye’sini mi düşünüyordu?

Gül : “Hukuk reformu bu yüzden her şeyin başıdır” da demiş.

Keşke bunu daha önce düşünmüş olsaydı.

Gül, cumhurbaşkanlığı döneminde önüne gelen bütün yasları ve kararnameleri imzalayarak Erdoğan’ın Türkiye’yi demokrasiden uzaklaştırmasına büyük katkıda bulundu. Dış politikanın altüst edilmesinde de eşit derecede kabahati var.

Hiçbir konferans, hiçbir beyanat bu gerçekleri değiştiremez. Tarihin Gül için vereceği not Erdoğan için vereceğinden pek farklı olmayacak.

AKP’nin tepe kişilerinin rüşvet ve yolsuzluk konundaki konuşmaları Kuzey Kore Devlet Başkanı  Kim Jong Un’un demokrasi konusunda ahkâm kesmesi kadar anlamsızdır.

Bunu idrak edip zekâmıza hakaret etmekten vazgeçseler çok iyi olacak.