Metin Münir

10 Mayıs 2016

Erdoğan’ın karakteri ne ise Türkiye’nin kaderi o olacak

Erdoğan tek adamlılığı ülkesi için değil kendisi için istiyor

Demokrasiden tek adam yönetimine kaymayı mazur gösterebilecek belki de tek şey süratli ekonomik kalkınmadır. 

Singapur bunun klasik örneğidir.

Uzak Doğu’da bir İngiliz sömürgesi olan ada 1963’te bağımsızlığına kavuştuğunda kişi başına düşen yıllık gelir 400 dolar civarındaydı. Bugün,  86 bin dolar ile (satın alma paritesine göre), dünyanın en zengin ülkelerinden biridir.

Bu zıplamanın mimarı 1959’da bakan olan ve arka arkaya sekiz seçim kazanan Lee Kuan Yew’dür. 

Türkiye de tek adamlığa geçiş süreci yaşıyor. Ama bu Singapur’da olduğu gibi zenginleşme ve medenileşme ile değil gerilik ve kan ile sonuçlanacak

Lee Uzak Doğu’daki Budist ülkelerinin geri kalmışlığının nedeninin istikrarsızlık ve kokuşmuşluk, yani dürüstlük ve liyakatten uzaklaşma olduğunu çok biliyordu. 

Adı demokrasi olan ama uygulamada tek adam/tek parti yönetimine dayalı bir düzen kurdu.

İlk günden, bu düzenin en  önemli özelliği temiz olmasıydı. Sağlam bir yargı sistemi ve serbest girişime dayalı, yatırım dostu bir ortam oluşturuldu. Yabancı sermaye yatırımları için ideal ortam yaratıldı. Bugün dünyanın en iyilerinden biri sayılan bir eğitim sistemi kuruldu.

Yönetim, adanın nüfusunu meydana getiren Çinli, Hintli, Malay (Müslüman) gibi değişik etnik gruplara eşit mesafede durdu. Geliri adil dağıttı.

 Singapur (Sanskrit dilinde “Singa,”aslan “Pura,” Şehir anlamına geliyor) tam bir demokrasi olmadı ama sağlam bir hukuk devleti oldu.

Sonuçta, geri bir ülke uygar, sefil bir halk zengin oldu. Halk demokrasiden feda ettiğini ekonomik refah olarak geri aldı.

Bu değişim geçen yüzyılın en heyecanlı ve olumlu, benim de anlatmaktan bıkmadığım  öykülerinden biridir.

İngiltere’deki Cambridge Üniversitesinin hukuk bölümünü birincilikle bitiren Lee (2015’te  91 yaşında öldü) tek adamlığı kendisi için istememişti.  Sürekli ve istikrarlı hükümeti kalkınmanın tek yolu kabul ettiği için seçmişti.

Erdoğan sadece tek adamlık istemiyor. Tek adamlığın nesilden nesle ailede kalmasını istiyor. Damadını milletvekili seçtirip kabineye almasının nedeni budur

 Nitekim, ne o ne adamları kendilerini zenginleştirmediler. Singapur, kurulduğundan beri, ülkelerin dürüstlüğünü ölçen endekslerin hep baş sıralarında oldu.

Türkiye de tek adamlığa geçiş süreci yaşıyor. 

Ama bu Singapur’da olduğu gibi zenginleşme ve medenileşme ile değil gerilik ve kan ile sonuçlanacak.

Bunun nedeni Lee ile Erdoğan arasındaki büyük bir farktır:

Erdoğan tek adamlılığı ülkesi için değil kendisi için istiyor.

Ülke için yapmak istediği her şeyi yapma gücüne zaten sahip. Meclis’te ezici çoğunluğu var. Devletin bütün kurumlarına hâkim. Türkiye’nin kalkınmasını hızlandırmak için ne güç gerekiyorsa fazlasıyla onda var. 

Ama Türkiye AKP yönetiminde orta gelir düzeyine çakılıp kaldı. Bir adım ileri gidemiyor. Bunun nedeni keyfi bir yönetime sahip olması, hukuk devleti olmaması, dünya rüşvet ve yolsuzluk rekortmenleri arasında başa oynaması, sakat bir yatırım ortamına sahip olması, mülk konseptinin sağlam olmaması, reform direnci ve yüksek siyasi risktir.

Erdoğan ve ekibinde bu durumu değiştirecek kapasite yok.

Erdoğan sadece tek adamlık istemiyor. Tek adamlığın nesilden nesle ailede kalmasını istiyor. Damadını milletvekili seçtirip kabineye almasının nedeni budur. Alıştıra alıştıra başbakan, kendi gittikten sonra Cumhurbaşkanı yapacak. Çünkü ailesini yargıdan ancak bu şekilde koruyabileceğini sanıyor.

Derler ki insanın karakteri ne ise kaderi odur. Bazen, bir liderin karakteri ne ise ülkesinin kaderi de o oluyor.