Rusya’nın bir numaralı doğalgaz tüketicisiyiz. Türkiye’yi kaybetmek, Rusya için ciddi bir kayıp olur. Türkiye, gerektiğinde, doğalgazı çok farklı yerlerden temin yoluna da gidebilir.
Erdoğan’ın geçen hafta sarf ettiği bu üç cümlenin ikisi yanlıştır.
Rusya’nın bir numaralı doğalgaz müşterisi Türkiye değil, Almanya’dır.
Türkiye, gerektiğinde, doğalgazı çok farklı yerlerden temin yoluna gidemez.
Türkiye’nin ithal ettiği gazın yüzde altmışa yakın bölümü Rusya’dan geliyor. Bu ticareti yöneten anlaşmalar tek yanlı feshedilemez. Feshedilse bile Rus gazının yerini dolduracak gaz kolay kolay bulunamaz. Bulunabilse bile ne nakledecek, ne de depolayacak kapasite vardır.
Yıllarca, Türkiye’nin enerjide Rusya’ya bağımlılığının aşırı olduğu, bu işten anlayan herkes tarafından söylendi. Erdoğan kulak asmadı. Tersine Türkiye’nin ilk nükleer santralını da Ruslara ihale etti. Ve Rus gaz şirketi Gazprom’a yerli piyasayı açtı.
Türkiye, gazda, kısa vadede, içinden çıkamayacağı kadar Rusya’ya bağımlıdır ve Rusya gaz kozunu kullanarak Türkiye’yi keyfince itip kakabilir. Ve itip kakacaktır.
İtip kakması iyi de olur. Kendini herkesten akıllı sananların ne kadar akıllı olduğunu herkes öğrenir.
Geçmişte Rusya, Erdoğan’ı yönlendirmek istediğinde Türkiye’nin kontrata bağladığı gazı azalttı (tabii kış aylarıydı), istediğini elde edince çoğalttı.
Türkiye’nin elinde –boş lafı saymazsak– Ruslara karşı kullanacak kozu yoktur.
Erdoğan’ın Putin’e küsmesinin nedeni budur. Yapacak bir şeyin yoksa, surat asarsın, küsersin, ben sana konuşmuyorum dersin. Çocuklar bunu iyi bilir.
Ama küsmek bir işe yaramaz.
Liderler arasındaki kimya iyi ise devletler arasındaki ilişkiler daha iyi yürür. Ama belirleyici olan kimya değil çıkarlardır. Bir devletin diğer devletten koparacak bir çıkarı varsa, o devletin başkanının hırsız, fanatik veya despot olması veya karısını her gece kızılcık sopası ile dövmesi önemli değildir.
Erdoğan sadece gazla ilgili yanlış laflar etmedi. Rusların Mersin’de inşa etmekte olduğu nükleer santralla ilgili olarak da hatalı konuştu. "Mersin Akkuyu’yu Ruslar yapmaz ise bir başkası gelir yapar" dedi.
Gelmez ve yapmaz.
Türkiye, Erdoğan’ın hataları yüzünden o kadar gözden düştü, o kadar güvenilmez bir ortak haline geldi ki bırakın nükleer santral gibi riskli bir işi, dudağına sigara iliştirse kimse çakmağına uzanmaz.
Mersin’deki santral başka şirketler ilgilenmediği için Ruslara kaldı. İlgisizliğin nedeni Türkiye’nin sunduğu koşullarda santralın karlı olmasının imkansız olmasıydı. Ruslar ticari olmayan koşulları kabul ettiler çünkü onlar için nükleer santral ekonomik olmaktan çok siyasi bir proje idi.
Ayrıca, nasıl olsa, gaz kartını kullanarak bu koşulları ileride iyileştirebilirlerdi.
Enerji Bakanlığı, Erdoğan’ın gaz ve nükleer konusundaki sözlerinden o kadar rahatsız oldu ki – hiç yapmadığı bir iş yaparak – düzeltme yayınlamak ihtiyacı duydu. Rusya’dan, gaz alımının “sorunsuz” devam etmekte olduğunu açıkladı.
Nükleer santral konusunda da Türkiye ve Rusya arasında herhangi bir sorun yoktu. Proje “planlandığı şekilde” devam etmekteydi. Bakanlık Rusya ile “uyum içinde” çalışmaktaydı.
Ne güzel olurdu her bakanlık Erdoğan’ın doğru olmayan her beyanını düzeltse. Başka iş yapmaya vakitleri kalmazdı, o başka mesele.