Metin Münir

16 Temmuz 2016

Erdoğan kurtuldu, Türkiye battı

Dün gece yönetime el koymaya kalkışan askerler Erdoğan’ı devirmek amacıyla yola çıktılar ama elde ettikleri sonuç onu daha güçlendirmek oldu

Friedrich Nietzsche bir feylesof tarafından edilen en akıllı laflardan birini etti:

Beni öldürmeyen şey güçlendirir.

Nietzsche’nin yargısı herkes için olduğu gibi Erdoğan için de geçerlidir.

Dün gece yönetime el koymaya kalkışan askerler Erdoğan’ı devirmek amacıyla yola çıktılar ama elde ettikleri sonuç onu daha güçlendirmek oldu.

Halk askerleri dinleyip evine çekilmedi. AKP’lileri dinleyip sokaklara döküldü. Tankların değil Erdoğan’ın etrafında toplandı.

Erdoğan kurtuldu. Ama Türkiye batmaya devam ediyor.

Yaşanmakta olan korkunç olaylar Erdoğan’ı değiştirmeyecek. Daha da şımartacak. Daha da otoriterleşmesine bahane olacak.

Erdoğan aklını başına toplamayacak, yaptığı sayısız hatanın envanterini yapmayacak, kaosa sürüklediği Türkiye’yi düzlüğe taşımayacak.

Bunların olması için birleştirici olması, tek adamlık hevesinden vazgeçip demokrasiyi güçlendirmesi, dış politika maceralarından vazgeçmesi, dışladığı Alevileri ve Kürtleri kucaklaması gerekir.

O böyle bir dönüşümü yapmaya muktedir değildir.

Nitekim darbe girişimi sonrası ilk konuşmasında ayaklanmayı Fetullah Gülen’e yıkmaya çalışarak kaosun en büyük nedeninin kendi olduğu gerçeğini kamufle etmeye başladı bile. O sütten çıkmış ak kaşıktır. Kabahat, her zaman olduğu gibi, Gülen’de ve ‘Türkiye’nin güçlenmesini ‘istemeyenlerde’dir.

Türkiye’nin en fazla ihtiyacı olan şey iç barış ve istikrardır. Erdoğan ve AKP’nin bunlara yoğunlaşması lazım.

Ama böyle bir şey yapmayacaklar.

Erdoğan daha da otoriterleşecek.

Özgürlükleri daha da kısacak.

Kalabalıkları çevresine toplayabilmekten aldığı güvenle anayasayı kendi isteğine göre şekillendirme kampanyasına hız verecek.

Belki de ortalık yatışınca çoğunluğunu daha da artırmak için seçime gidecek.

Ve uzun zamandır yırtındığı çoğunluğu elde edecek.

Yani ne idi ise o olmaya devam edecek.

Bu ne ekonomi, ne huzur, ne iç barış için iyi bir haber değildir.

Erdoğan ve AKP için de iyi haber değildir.

Yaşananalar Erdoğan’ın güçsüz olmasının değil aşırı güçlenmesinin bir sonucudur.

Daha güçlü Erdoğan daha büyük kaostur.

Bunları AKP’nin içinde düşünen, anlayan bir tek Allah’ın kulu var mıdır?

Dün gecenin en traji-komik olayı Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Abdülkadir Selvi gibilerin televizyon ekranlarında demokrasi peygamberi kesilip “Türkiye ne Latin Amerika ne de Afrika ülkesidir,” gibi laflar etmeleriydi.

Ne ülkesidir peki Türkiye? Ne ülkesi? 

Halkı demokratik olmayan bir darbe girişimi ile demokratik olmayan bir yönetim arasında seçim yapmaya zorlayanlarda hiç utanma yok.

                                                   *

Bu başarısız darbe girişimi gösterdi ki Türkiye’de askeri despotluk devri artık bir daha açılmamak üzere kapandı.

Ya sivil despotluğu?

Onun devri galiba hiç kapanmayacak.