İnsanın ve insana ait şeylerin çoğalması nedeniyle kaybeden yaratıklardan biri de kirpidir.
On beş milyon yıl önce, biz ormanda maymunluk yaparken, kirpiler dünyanın birçok yerinde aşağı yukarı bugünkü şekilleriyle dolanıp duruyorlardı.
Şimdi süratle yok oluyorlar.
1950’lerde İngiltere’de 30 milyon kirpi geziniyordu. Ama, uysal ve zarif bir düşünürü andıran bu yaratıkların sayısı yüzde 97 oranında azalarak bugün bir milyon civarına indi. Ve düşmeye devam ediyor.
Bizde... Kıbrıs’tan bahsediyorum ... İnsanlar hakkında bile doğru dürüst istatistik tutulmadığı için doğal hayatla ilgili sayısal bilgi aramak çölde buzul bakınmaya benzer.
Ama bir de insanın gözleriyle gördükleri var.
En son canlı kirpiyi on yıldan fazla bir zaman önce bahçemde gördüm.
Bir dergide, bahçelerde yaban hayatın sığınabileceği yerler yapmanın yararlı olduğunu okuduktan sonra kiremit kullanarak barınak yapmıştım.
Kiremitleri uzunlamasına birbirine dayayınca altlarında üçgen şeklinde boş bir alan meydana geliyordu.
Üstlerini dallarla kapattım ve orada olduklarını unuttum.
Bir gün, uzun bir aradan sonra, acaba misafir kabul etmeye başladılar mı diye merak ettim.
Kiremitlerden birini biraz aralayarak altına baktım. Bir kirpi gördüm.
Kirpiler gece, gezer gündüz uyur.
Gözlerini kırpıştırdı. Onu uykusunda rahatsız etmiştim.
Kiremidi süratle eski haline getirdim ve bir daha dönmemek üzere oradan uzaklaştım.
O gün bugündür asfaltta arabaların ezdiğinden başka kirpi görmüyorum. (“Ertesi gün sen uyanırsın, o uyanmaz.”)
Bazen uyumaya çalışırken veya geceleyin uyandığımda penceremin altında tıkırtılar duyarım.
Küçük bir saksı devrilir veya boş bir saksı çanağı itilir. Daldan yere sarkan keçi çanı kısa bir ses verir. Salyangoz arayan kirpiler olabilir mi, diye düşünürüm.
Kirpilerin belirli bir yuvası yoktur. Geceleri devamlı dolaşırlar, yem ararken dokuz kilometre mesafe kat etmeleri normaldir.
Bazen orada, bazen burada gecelerler.
Çiftleşme dönemi hariç, yalnız dolaşırlar.
Böcek, sümüklü böcek, kurbağa, solucan, nadiren küçük fare ve yılan yavrusu yerler. Yılan zehrine, çok zehirli olan engerek hariç, dayanıklıdırlar.
Kışın ve bazen yazın uykuya yatarlar. Normal halinde kalpleri dakikada 190 kere atarken kış uykusunda 20 ye düşer.
Kirpi yavrusu on günlük iken, tehlike sezince kendini top haline getirmesini öğrenmiştir. On dört günlük iken gözleri açılır ama doğduğu andan itibaren dikenleri çıkmaya başlar.
İngiliz Parlamento’sunda 1566’da yapılan bir tartışmadan sonra kirpi getirene iki peni ödül verilmesi kararlaştırıldı. Nedeni, kirpilerin geceleri ineklerin sütünü emdiklerine dair çiftçiler tarafından yapılan şikayetlerdi. İki milyon civarında kirpi yakalanarak yetkililere teslim edildi.
Şimdi biliyoruz ki kirpilerde laktoz hassasiyeti var ve süt içmek onları öldürür.
Halk arasındaki yaygın fakat yanlış inançlardan biri kirpi etinin egzama hastalığına iyi geldiğidir. Bunun Hayat-ül Hayvan gibi bilimsellikten uzak kitaplarda yazılması, kirpinin yasak olduğu halde avlanılmasına neden olmaktadır.
Kurtuluşları yok gibi. Birçok başka hayvan gibi.
* KATHERİNE RUNDELL’E TEŞEKKÜRLERİMLE