Shakespeare’in oyunlarının birinde ünlü bir cümle var:
“Yıkım diye haykır ve çöz, savaş köpeklerinin ipini.”
Hava Kuvvetlerini Suriye ve Kandil’deki hedeflere yollayarak Erdoğan’ın yaptığı budur; IŞİD ve PKK’yı Türkiye topraklarına gelip savaşmaya davet etmek.
Erdoğan bunu yaparak Türkiye’yi kazanması mümkün olmayan bir savaşa sokacak. Bunu Türkiye’nin gücünden veya Erdoğan’ın kararlığından şüphe duyduğum için söylemiyorum. Bazı savaşlar kazanılamaz. Onun için söylüyorum.
Kissinger’in ünlü sözlerini hatırlayalım:
Düzenli ordular yendiklerinde zafer kazanırlar, düzensiz ordular yenilmediklerinde.
Türkiye PKK’yı yenebilseydi 40 yılda yenerdi. ABD Kuzey Vietnam’ı yenerdi. El Kaide’yi silerdi. Afganistan’da Taliban’ı yok ederdi. Bunların hiçbirini yapamadığı gibi Irak ve Suriye’nin büyük bir bölümünde hakimiyet kuran İslam Halifeliği’ni (IŞİD) de bir yıldır bombalamasına rağmen durduramıyor.
Ankara Washington’un baskısına boyun eğerek İncirlik ve birkaç başka üssü Amerika’nın kullanımına tahsis etti. Ama bu Türkiye ve ABD’nin bölgede aynı politikayı uygulamaya başladığı anlamına gelmiyor. ABD kendini Türkiye’nin Kandil’i bombalamasında soyutladı bile. O işe ben karışmam diyor.
Türkiye’nin Esad’ı devirme, Suriye’de uçuşa yasak ve güvenli bölge kurma politikasına da karşı olmaya devam ediyor. Üzerinde “genel hatlarıyla” anlaşmaya varılan tek nokta Türkiye - Suriye hududunda, Kürtlerin kontrolüne girmemiş yaklaşık yüz kilometre uzunluğunda (derinliği daha kararlaştırılmadı) bir bölgede “IŞİD’den ari” bir kuşak kurmaktır. Ama ne Türk ne de Amerikan askerlerinin postalları oralara basmadan. Hava bombardıman ve topçu ateşiyle.
Bu iki anlama geliyor;
1. Bu kuşak kurulamayacak, ki muhtemelen olacak budur. (Çünkü sadece hava bombardımanı ile kurulamaz ve yerde orada bulunan IŞİD güçlerini söküp atacak güç yoktur.)
2. Türk askerleri hududu geçip bu kuşağı kurmaya çalışacak. Ve Suriye batağına saplanacak.
Esad’ı devirmek veya IŞİD’i ortadan kaldırmak ABD’nin amaçları arasında değil.
Washington Esad’ı devirmeye isteksiz çünkü yerine geçecek olanların ondan korkunç olabileceğini biliyor. (Bunu neden AKP hükümeti anlamıyor?) IŞİD’i bombalamasının nedeni bu örgütü ortadan kaldırmak değil belirli bölgelerden uzak tutmaktır. Bu bölgeler, başta, Orta Doğu’da Washington’un İsrail’den sonra en çok güvendiği Suriye ve Irak’ın kontrolündeki Kürt otonom bölgelerdir.
Hükümet üsleri Amerikan uçaklarına açarak, PKK ile ateş kesi sona erdirerek ve geçen haftaya kadar “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” havasında olduğu IŞİD’e savaş açarak ne elde etmek istiyor, bilmiyorum. Kendisi biliyor mu, ondan da emin değilim.
Bilemeyebilir çünkü bu üç girişimin de amacı askeri değil siyasidir.
Amaç PKK’ya veya İslam Hilafeliği’ne karşı askeri bir avantaj sağlamak değil milliyetçi kamu oyuna bu örgütlere karşı sert bir tutum alındığı izlenimini vermektir.
Güç gösterisi ile dikkatleri AKP’nin seçim yenilgisinden uzaklaştırmak, hükümete aslında sahip olmadığı bir güç kazandırmak ve erken seçim için zemin hazırlamaktır.
Bu planın önemli bir bölümü HDP’yi teröre ortak gibi gösterip marjinalleştirmek, seçimlerde aldığı oyların bir bölümünü AKP’ye transfer etmektir. Bunun için PKK’yı dağdan indirmek, Türkiye’ye çekmek lazım. Gene baskınlar olsun, mayınlar patlasın, gene genç askerler, polisler ölsün. Suç HDP’nin üstüne yıkılsın.
Olanlar ve olacakları anlamanın formülü bu iki gerçekte yatar:
* Erdoğan hiçbir şekilde iktidarı bölüşmek istemez. Koalisyon görüşmeleri, barış süreci gibi aldatmacadır.
* Erdoğan güçlü cumhurbaşkanı olmak amacından vazgeçmez. Ve bu uğurda göze almayacağı hiçbir şey yoktur.
Ama ilk silah patladıktan sonra – ki patladı – ne askeri ne de siyasi süreç kontrol edilebilir.
PKK ve IŞİD Erdoğan’ın savaş davetine icabet ederse ne olacak?