Merkez bankaları bu aralar, güçlenen yerel parasının değerini düşürmek için müdahale derdinde. Ana sebep; ihracatta rekabet güçlerini artırmak. İlk müdahale parasının aşırı değerlenmesi ile ihracatta sıkıntı yaşayan Japonya’dan. Japonya'nın başlattığı müdahale hamlesi sonrasında Brezilya, Güney Kore, Tayvan, Malezya gibi ülkeler de para piyasalarında bir dizi operasyon gerçekleştirdi.
Çin’in ihracatını güçlendirmek için para birimi Yuan’ın değerlenmesini önlemesi, para piyasalarında ciddi tedirginlik sebebi.
İhracatçı ülkeler Çin’le rekabette giderek daha fazla pazar kaybediyor.
Çin’in üstünde Yuan’ın değerini düşürmesi konusunda yoğun baskı olsa da Çin’in bu konuda ne acelesi var, ne de bildik uygulamalara merakı. Çinliler, Yuan'ın değerini uluslararası piyasalarda seviyenin yüzde 20 ile 30 altında tutmaya çalışıyor. Bu kur politikası Çin’in ihracatını artırsa da başta Amerikalılar olmak üzere rahatsız ülkelerin sayısı giderek artmakta. Çin mallarının ucuz olmasından ve bu nedenle Amerikan ürünlerinin rağbet görmemesinden yakınan ABD, zayıf para politikasıyla, yani doların değerinin düşürülmesiyle Çinlilere baş etmeye çalışıyor. Ayrıca, ekonominin canlanması için bankalar desteklenerek ucuz krediler sağlanıyor. Buna karşın bütçe açığı yüksek ve Merkez Bankası da para basmak zorunda.
Çin, para biriminin değerini doğrudan düşürmüyor aslında, sadece Yuan'ın değerlenmesine izin vermiyor. Bu, Çin yönetiminin döviz kurlarında özellikle Amerikan Doları'na karşı izlediği siyasi bir tercih.
Uzmanların Çin’in bu tavrı ile ilgili değerlendirmeleri şöyle: ‘’Çinlilerin Amerikalıların aksine, çok daha az bocalayan sağlam bir döviz kuru var. Kolay bir ayarlama sistemi var ve aylık olarak belirlenen bir revalüasyon söz konusu. Ancak nihayetinde bu, Maliye Bakanlığı'nın Merkez Bankası üzerinden hayata geçirilen bir hükümet kararı Bunun anlamı da somut olarak şu: Çin tarafı, ABD'nin devlet tahvillerinin satışı ya da alışı konusunda, Çin ve ABD'nin para birimleri arasındaki ilişkiyi bu sabit kur uyarınca istediği noktada tutabiliyor.”
Çin’in elinde tuttuğu Japon tahvillerini artırması da Japonya’da endişelendiriyor. Çin’in elinde tuttuğu Japonya tahvillerinin tutarı son 7 ay üst üste artış göstermiş. Japonya’nın rahatsızlığı, Çin’i satın aldığı Japon tahvilleri ile yen’in değerini yüksek tutarak Yuan’ın ihracata desteğini sürdürmeye çalışması.
Çin’in ABD tahvillerine ilgisi de yüksek ve elinde bulundurduğu döviz rezervi bakımından ilk sırada yer alır.
Çin’in elinde bulundurduğu yüksek miktardaki yabancı rezerv kaynağı, ülkenin portföyünde gerçekleştireceği küçük bir politika değişikliğini dahi küresel yatırımcılar için önemli hale getiriyor.
Bankacılar, Çin’in elindeki rezervlerin üçte ikilik kısmını dolar cinsinden varlıklarda tuttuğunu tahmin ediyor. Ancak Çin rezervlerini; Euro, Yen ve gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinden oluşan geniş bir varlık yelpazesinde tuttuğu da biliniyor.
Dünyadaki para birimleri arasında kur savaşı tehlikesinden endişe artarken, ihracatın önde gelen isimlerinden Almanya'da durum şimdilik sakin. Bunun en önemli sebebi, Euro’nun değeri yüksek olsa da Alman mallarının kalitesi ve özellikleri nedeniyle hala alıcısı buluyor olması. Almanya ihracat yapısı itibarıyla, yani makine ve benzeri mallar üretmesi nedeniyle rahat bir konumda. Çünkü fiyatı nispeten pek değişmeyen makinelere talep her zaman var ve bu nedenle Euro değerlense de sert reaksiyon göstermiyor.
İhracatta pazar payı telaşı, ülkeleri "kur savaşı’’ içine sokmuş durumda. Para birimlerini devalüe etmek ‘’küresel strateji" olarak değerlendiriliyor artık. Bu durum aynı zamanda, ülkelerin kendi paralarını manipüle ederek ticaret avantajı sağlama olarak da görülmekte. Kur savaşında şimdilik en başarılı ülke Çin. Bunun en önemli sebebi Çin’in kur politikasında farklı yöntemler uygulaması. Bu yöntemlerin en ilginç olanı ise, Çin’in kendi parasının değerini düşüreceğine, rakip ülkelerin paralarının değerlenmesini sağlamaya çalışması kuşkusuz.
Güç gösterisi bu olsa gerek…